Çabalar sonuçsuz, saldırılar sürüyor...

İsrail - Hizbullah çatışmaları, iki haftayı geride bıraktı, bilanço ise her geçen gün ağırlaşıyor. Çoğu sivil 450’yi aşan can kaybına, yerle bir edilmiş binalar ve çatışmalardan kaçarak mülteci durumuna düşen yüzbinlerce insan eklenince tablonun ne kadar karanlık olduğu belirginleşiyor. İsrail’in saldırılarında BM gözlem birimindeki 4 mavi berelinin de ölmesi, tartışmalar farklı bir yöne sürüklendi ve konu BM Güvenlik Konseyi’nde taşındı.

BM Güvenlik Konseyi’nde İsrail’in kınanmasını öngören karar tasarısı ABD’nin engeline takılırken, İsrail’in saldırıları devam ediyor. Hizbullah militanlarına karşı kara operasyonunun genişletilmesine karşı çıkan İsrail hükümeti, ancak hava saldırıları da yoğunlaştırılması konusunda uzlaştı. Kapalı kapılar ardında yapılan toplantıdan sonra açıklama yapılmadı.

İsrail güvenlik kabinesi ise yeni yedek askerler için seferberlik ilan edilmesine yeşil ışık yaktı. Kabine’den yapılan açıklamada, “Genelkurmay Başkanlığı’nın tavsiyesi üzerine, kabine, askeri potansiyeli ve kapasiteyi güçlendirmek ve Lübnan cephesinde Hizbullah'a karşı gelebilmek amacıyla yedekleri seferber etmeyi kararlaştırmıştır'' denildi.

Saldırılar sürüyor

İsrail’in Lübnan’daki saldırıları ise aralıksız devam ediyor. İsrail birliklerinin, bugün (27.07) Lübnan’ın güneyinde 90’den fazla hedefi vurduğu ve Bekaa Vadisi’ndeki saldırılarında da en az üç kişinin öldüğü bildirildi. Hizbullah’ın da misilleme saldırıları sürüyor.

İsrail'in kuzeyindeki bir kimyasal tesisin, Hizbullah militanları tarafından vurulduğu bildirildi. Güvenlik yetkilileri, kuzeydeki Kiryat Şemona'daki kimyasal tesise bir roketin isabet ettiğini söyledi. Saldırıların başlamasından bu yana Lübnan’da 400’den fazla sivil, İsrail tarafında ise 18’i sivil olmak üzere 51 kişi hayatını kaybetti.

Çok uluslu güç tartışmaları

Diğer yandan bölgeye çok uluslu güç gönderilmesine ilişkin tartışmalar ise devam ediyor. Bu konuda net bir görüş henüz oluşmadı ve barış gücünün sınırda konuşlandırılması durumunda BM tarafından mı yoksa NATO tarafından mı komuta edileceği henüz bilinmiyor. Ancak NATO’nun bu güce komuta etmemesi gerektiği yönündeki görüş ağırlık kazanıyor.

Almanya ve Fransa’dan sonra Avustralya da bölgeye NATO birliklerinin gönderilmesine karşı çıktı. Avusturalya Savunma Bakanı Brendan Nelson, tüm şartların oluşması halinde de Avustralya’nın bu duruma iştirak edeceğini tahmin etmediğini belirtti. Nelson, “İsrail’in Hizbullah saldırıları devam ettiği sürece, Güney Lübnan’da bulunan herkes büyük bir tehlikeyle karşı karşıya” dedi.

Tahliyeler sürüyor

Bölgedeki tahliyeler de halen sürüyor. Kıbrıs, şimdiye kadar binlerce insanın Lübnan’dan ayrıldıktan sonra sığındıkları ilk durak oldu. Larnaka ve Limasol limanlarına Lübnan’dan kaçanları taşıyan gemilere her gün bir yenisi ekleniyor. Kıbrıs’a dün akşam yapılan seferlerde aralarında 60 Alman’ın da bulunduğu 1100 kişi getirildi.

Kıbrıslı yetkililer, kriz bölgesinden kaçanların süratle kendi ülkelerine gönderildiğini ve bu konuda şimdilik bir sorunla karşılaşmadıklarını belirtiyor. Resmi makamlar, Kıbrıs’a 70 bin sığınmacının ulaşmasını bekliyor ve aynı zamanda Lübnan’ı terk etmek için kesin kararını vermemiş 100 bin AB vatandaşının hala kriz bölgesinde bulunduğunu hatırlatıyor.