1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Çin, azınlıklar üzerinde baskıyı artırıyor

10 Temmuz 2009

Pekin yönetimi, Sincan’daki olayların sorumluların en ağır cezaya çaptırılacağını açıkladı. Gelişmelerden Müslüman Uygurlar kadar üzerlerindeki baskı artan diğer azınlıklar da endişeli. Bunlardan biri de Moğollar

https://p.dw.com/p/IkWo
Fotoğraf: AP

Ülke bütünlüğünün korunması Çin yönetiminin en büyük önceliği. Komünist Parti'nin Uygurlu kadrosuna büyük önem veriliyor. Sürgündeki Uygurlular ise anadillerinin anaokullarında bile bastırıldığı, çocukların Çince konuşmaya yönlendirildiği eleştirisinde bulunuyor.

Karte Uiguren Region China Xinjiang Unruhen Protest
Fotoğraf: AP

Tehdit altındaki topluluklar örgütünün Asya uzmanı Ulrich Delius, birkaç yıl önce durumun bu kadar kötü olmadığını, ortamın giderek daha çok gerildiğini belirtiyor. Çin’de 55 farklı etnik azınlık yaşıyor. Sadece Sincan, Tibet ve İç Moğolistan özerk bölgelerindeki nüfus, neredeyse toplam nüfusun yarısına eşit. Delius, şu değerlendirmeyi yapıyor:

"Bu azınlıklar, stratejik ve ekonomik öneme sahip bölgelerde oturmadıkları müddetçe, Çin makamları bu kişilerin etnik kimliklerini korumalarına kısmen izin veriyor. Ancak konu Sincan'daki gibi bir sınır bölgesi veya Tibet gibi özerk bir bölge olunca, durum o zaman içinden çıkılmaz bir hal alıyor.”

Uiguren / Xinjiang
Sincan'da geçtiğimiz pazar günü yaşanan olaylar sırasında kaç kişinin hayatını kaybettiği konusundaysa hala net bir bilgi bulunmuyorFotoğraf: AP

Moğollar da benzer sorunlarla baş başa

Şimdiye kadar örneğin İç Moğolistan Özerk Bölgesi'nde genellikle bir uyuşmazlık durumu yaşanmıyordu. Son yıllarda bu da değişti. Bölgede yaşayan bir kadın, tamamen izole edildiklerini anlatıyor. İsminin açıklanmasını istemeyen Moğol kadın, şöyle konuşuyor:

Fabrik in der Mongolei
Fotoğraf: AP

"Bölgemizin etrafı çitle çevrildi ve sürülerimizi alıp istediğimiz yere göç etmemiz yasaklandı. Bizi 150 kilometre uzağa yerleştirdiler. Tüm hayvanlarımı satmak zorunda kaldım. Hükümet bizi zorla gönderdi. Kimse gitmeyi istemiyordu. Ailelerimiz dağıldı. Yeni evimiz eskisinden daha küçük. Burada her şey paralı… Oysa bozkırdayken su, yakacak hepsi bedavaydı. Burada ota bile para veriyorum. Bir göçebe olarak iş bulmak zor... Bulduğum süt sağma işinde bile sadece iki ay çalışabildim."

Birkaç kilometre ilerideyse küçük bir çiftlik evinde başka bir Moğol aile yaşıyor. Ev tertemiz ve sıcak… Ailenin yeterli yiyeceği, hatta bir televizyonu var. Moğol baba, oğlunun Moğolca konuşmasını istemediğini belirtiyor ve şöyle konuşuyor:

China Volkskongress 2006
Fotoğraf: AP

"Sürü gütmek, göçebe olarak çalışmaktan tabii ki çok daha güzel. Ama oğlum da sığır başında beklesin istemiyorum. Toplum çok çabuk değişiyor. Göçebe olsunlar diye çocuk yapmıyoruz. Çocuklarının daha iyi bir konuma gelebilmesi için kişilerin ileriyi düşünmeleri gerekiyor. Oğlumun şehirde yaşamasını umuyorum. Ona hiçbir şekilde göçebe geleneklerini öğretmeyeceğim"

Çince Moğolcaya tercih ediliyor

Çin'in İç Moğolistan bölgesinde Moğolca öğretilen okullar bulunuyor. Ancak gittikçe daha çok aile çocuklarını öğrenim dili Çince olan okullara gönderiyor. Çünkü iyi Çince bilmek ileride iyi bir iş sahibi olma konusunda avantaj sağlıyor.

Moğol tarihi Profesörü Buyamderger, bunun beklenen bir gelişme olduğunu, ancak kendisini endişelendirdiğini belirtiyor:

"Geçtiğimiz son 30 yıldır Moğollar değişime ayak uydurmaya çalıştılar. Gerçek bir Moğol göçmeni için her şey çok hızlı değişiyor ve o da buna ayak uyduramıyor. Bunda hükümet de hatalı. Çünkü kültür farklılıklarını muhafaza etmek için düzgün bir planı yok. Bugün Çin'deki tek konu para... Bir şey para kazandırdığı sürece sorun yok. Kültürel farklılıklar görmezden geliniyor. Özellikle bölgesel makamların tutumu çok kötü… Bunu herkes biliyor ama kimse bir şey demiyor. Önce bozup, sonra bozduğumuzu onarmaya çalışıyoruz. Ancak bozulanı sonradan onarmaya çalışmak hep daha pahalıya mal oluyor."

Astrid Freyeisen / Çeviren: Banu Ertek

Editör: Beklan Kulaksizoglu