1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Çin'de bankacılık reformu

Matthias von Hein / DW16 Ocak 2004

Pekin yönetimi, bankacılık sistemini düzeltmek için döviz rezervlerinden 100 milyar dolar ayırdı. Çin yönetiminin, bankaları istikrara kavuşturmadan ekonomik zenginliğin değerlendirilemeyeceği bilinciyle finans reformunu son derece ciddiye aldığı anlaşılıyor.

https://p.dw.com/p/Abhc
Çin, toplam 450 milyar dolarlık döviz rezerviyle dünyanın en zenin ülkelerinden biri
Çin, toplam 450 milyar dolarlık döviz rezerviyle dünyanın en zenin ülkelerinden biriFotoğraf: AP

Ekonomik büyüme hızıyla Çin’in yıllardır duraksayan dünya ekonomisinin tek lokomotifi konumuna geleceğini kim tahmin edebilirdi? Ancak, bankacılık ve finans sistemine bakıldığında, Çin’i, ayakları üzerinde zor duran bir deve benzetmek de mümkün.

Kamu bankalarının kayıtlarındaki kredilerin büyük bölümü bir daha geri dönmeyecek şekilde uçup gitmiş. Pekin yönetimi, bankacılık sistemini düzeltmek için döviz rezervlerinden 100 milyar dolar ayırdı. Çin yönetiminin, bankaları istikrara kavuşturmadan ekonomik zenginliğin değerlendirilemeyeceği bilinciyle finans reformunu son derece ciddiye aldığı anlaşılıyor.

Bankacılık Denetleme Kurulu oluşturuldu

Devlet Başkanı Hu Jintao liderliğindeki yeni Pekin yönetimi bundan bir yıl kadar önce işbaşı yaptığında, bankacılığı icraat ajandasının ilk sırasına oturtmuştu. İlk iş olarak, batılı anlamda bir Bankacılık Denetleme Kurulu oluşturuldu ve kurulun başına da Çin’in en büyük bankası olan Bank of China’nın Genel Müdürü Liu Mingkang getirildi. Resmi rakamlara göre, Çin bankalarının açtıkları kredilerin yaklaşık dörtte birini geri dönüşü olmayan krediler oluşturuyor. Bütün büyük kamu bankalarının kredi ticaretinden uğradıkları toplam kayıp 200 milyar doları buluyor.

Batılı finans çevreleri ise resmi verilerin gerçeği yansıtmadığını ve kamu bankalarından alınan kredilerin yarıya yakınının geri dönmediğini söylüyorlar. Bu çarpıklık yapısal nedenlerden kaynaklanıyor. Çin bankaları şimdiye kadar ticari anlayışla ve müşterinin karlılık durumuna göre değil de Komünist Parti’nin direktifleri doğrultusunda kredi dağıtmaktaydılar.

Katı kurallar getirildi

Bankalar öncelikle kamu iktisadi teşebbüslerinin para açığını kapatmakla görevliydiler ve bu işletmelerin kar mı yoksa zarar mı ettiklerine hiç bakılmazdı. Siyasi önceliklere göre açılan kredilere tükenmez kaynak gözüyle bakılıyor, nasıl olsa devamı geleceği için alınan kredinin batıp batmadığına kimse aldırmıyordu. Buna kötü yönetim de eklenince, finans dünyasının reel ekonomik şartlara ayak uydurması ihtimali ortadan kalkıyordu.

Ama artık, banka mevduatını kamu kuruluşlarına hortumlatanlar hapsi boyluyor. Bank of China’nın eski Yönetim Kurulu Başkanı 724 milyon doları batırdığı için 12 yıl hapse mahkum edilmişti. Batık kredi ayıbını örtmek için üç büyük bankaya ilk etapta 45 milyar dolar havale edileceği ve hazinenin bu operasyon için toplam 100 milyar doları gözden çıkardığı belirtiliyor.

Dünyanın en zengin ülkelerinden biri Çin

Toplam 450 milyar dolarlık döviz rezerviyle dünyanın en zengin ülkelerinden biri olan Çin bir yandan bankalarını borsaya açılacak duruma getirmeye diğer yandan da yabancı bankaların rekabetine dayanacak güce kavuşturmaya çalışıyor. Hamburg’daki Asya Etüdleri Enstitüsü’nün Çin finans sistemi uzmanı Margot Schüller reformları şöyle anlatıyor:

"Çin’in 2001 yılında Dünya Ticaret Teşkilatı üyesi olmasıyla ortaya çıkan bir takvim var. Çin üyelik protokolüyle, yabancı bankalara izin vermeyi ve milli bankaları rekabete hazırlamayı taahhüt etmişti. Bu da bankacılığın ticari zihniyete göre yeniden düzenlenmesi anlamına geliyor."