1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Ürdün saldırılarının perde arkası

Peter Philipp10 Kasım 2005

Dün Ürdün’ün başkenti Amman’da üç lüks otele eşzamanlı olarak düzenlenen ve 56 kişinin öldüğü saldırıları El Kaide örgütünün Irak kolu üstlendi. El Kaide Irak kolunun bir Internet sitesinde yayınladığı mesajda Ürdün, ‚bölgedeki düşmanların arka bahçesi, ihanet ve fuhuşun merkezi’ olmakla suçlandı. Mesajda Irak’taki Amerikan askeri varlığına gönderme yapılarak, ‚’Şimdi haçlı ordusunun arka bahçesi de vurulmaktadır’’ denildi. Bu arada Ürdünlü güvenlik birimleri intihar eylemcilerinin kimliğini belirleyebilmek üzere cesetlerde DNA testi yapıyor. Batı yanlısı politikalarıyla bölgedeki radikal İslamcı grupların hedefi haline gelen Ürdün’de mevcut durumla ilgil

https://p.dw.com/p/AZsh

i DW’den Peter Philipp’in değerlendirmesini sunuyoruz.

Ürdün Krallığı, izlediği politikalar nedeniyle Arap dünyasında radikal grupların hep gözüne battı. Kral Hüseyin döneminde Ürdün’ün Mısır ile birlikte İsrail ile barış anlaşması imzalaması, İsrail ile doğrudan temas halinde bulunması, Kral Hüseyin ve onun ölümünün ardından oğlu Kral Abdullah döneminde de Batı yanlısı ve Amerikan dostu politikalar izlemesi, Arap dünyasında dikkat çekti.

Ürdün’ün bu tutumu özellikle Irak savaşında tüm netliğiyle ortadaydı. Ürdün Krallığı Irak’ın doğrudan komşusu olarak Irak’a geçiş ülkesi işlevi gördü, Irak’ta tehdit altında bulunan Amerikalılar ve diğer yabancılar Amman’a nakledildi. BM de, Bağdat’taki merkezine düzenlenen saldırının ardından çalışanlarını güvenliğe almak için Amman’a gönderdi.

Saldırının nedenini hem İsrail-Filistin anlaşmazlığında, hem de Irak’ta aramak mümkün. Irak bağlantısı daha olası görünüyor. Çünkü El Kaide’ye yakın terörist gruplar ABD ve koalisyon ortaklarına karşı savaşlarına Ürdün’ü de bulaştırmak için son aylarda yoğun çaba gösterdiler. Kızıldeniz’deki Akabe limanında bir Amerikan savaş gemisine düzenlenen saldırı dışında ölüm ve maddi hasara yol açan olaylar yaşanmadı, girişimler Ürdünlü güvenlik birimleri tarafından engellendi.

Nüfusunun yüzde 60’ını, hükümetin Amerika yanlısı politikalarından hiç de hoşnut olmayan Filistinliler’in oluşturduğu bir ülkede radikal grupların destek bulması şaşırtıcı değil. Irak’ın en azılı teröristi Mussab el Zerkavi’nin Ürdünlü olduğu ve ülkede taraftarlarının bulunması da.

Ürdün bu saldırılarla, Irak’taki Saddam Hüseyin rejimine çok erkenden sırt çevirmiş olmasının bedelini ödüyor olabilir. Amman yıllar boyunca Saddam rejiminin ikmal yolu olarak büyük kar sağladı. Ancak ABD’nin Irak’a saldırısı yaklaşırken yön değiştirerek Saddam’a karşı ABD’nin yanında net bir pozisyon aldı. Ürdün’ün Batı yanlısı tutumu o kadar açıktı ki, Irak’ta savaşın ardından Ürdün askerlerinin yeni Irak hükümetine destek için görev almasına şiddetle karşı çıkıldı.

Bu açıdan bakıldığında Amman’da yaşanan saldırıların pekçok hedefi olabilir. Birincisi, Ürdün Kraliyet ailesi, taraf değiştirmesi nedeniyle cezalandırılmak istenmiş olabilir. İkincisi Ürdün’ün Batılı işadamları ve turistler için güvenli ülke olma özelliği hedef alınmış olabilir. Ya da daha basiti: Ürdün’e ağır ekonomik zarar vermek istenmiş olabilir. İşadamları, siyasetçiler ya da ordu mensupları Ürdün’e rahatça gitmeyi sürdürse bile turistlerin iki kez düşünmesi gerekecek. Ürdün yılın özelikle bu mevsiminde turistlerin sevdiği bir tatil mekanı. Bunun nedeni sadece Kızıldeniz’deki ılıman iklim değil, aynı zamanda Hristiyan hacılar tarafından kutsal toprakların bir parçası olarak görülmesi ve Noel döneminde Beytüllahim ve Kudüs’e giden hac turlarına dahil edilmesi.