1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Şaron'suz Ortadoğu tartışması

Janine Albrecht7 Ocak 2006

Ariel Şaron’ın son yıllarda izlediği politika ile ülkesinin en Önemli sorunlarından biri olan Filistinlilerle barışa hizmet edip etmediği konusunda görüşler farklı. Alman Bilim ve Politika Vakfı Ortadoğu uzmanı Martin Beck, konuyla ilgili DW’nin sorularını yanıtladı.

https://p.dw.com/p/AaFv
Şaron, İsrail'in eski genelkurmay başkanlarından
Şaron, İsrail'in eski genelkurmay başkanlarındanFotoğraf: dpa

Bazı Filistinli yöneticiler bile Şaron’un yarattığı boşluğun barış sürecini zorlaştıracağı görüşünde. Alman Bilim ve Politika Vakfı’ndan Ortadoğu uzmanı Martin Beck, Şaron’un çok ince bir politika izlediğini ve gerçeklerin üstünü örtmeyi başardığını söylüyor. İsrail’in istikrarlı bir demokrasiye sahip olduğuna işaret eden Martin Beck, bir krizden söz edilemeyeceği görüşünde. Şaron’un durumunun İsrail’in savunmasını da etkilemeyeceğini ifade eden Beck, “İran ya da Suriye gibi komşular, Şaron’un sağlık durumunu İsrail’in durumu ile karıştırmazlarsa iyi ederler” uyarısında bulunuyor. DW’nin Martin Beck’e yönelttiği sorular ve yanıtları şöyle:

- Ariel Şaron İsrail için ne ifade ediyor?

BECK:
İsrail’den bakarsak ortanın temsilcisi, Avrupalılar açısından sağcı bir politikacı, öte yandan son yıllarda ondan başka hiçbir politikacı farklı akımları biraraya getirmeyi başaramadı.

- Peki Şaron Filistinliler için ne ifade ediyor?

BECK: Filistinliler için Şaron hala buldozer ya da kuzu postundaki kurt. Filistinlilerin hatırında kalan İsrail ordusundaki rolü. Ama aynı zamanda, 1982 yılında, Lübnan başkenti Beyrut’daki Filistin mülteci kamplarındaki katliamı engellememesi ile hatırlanıyor.

- Buna rağmen Şaron, Filistinliler için son yıllarda barış süreci için masaya oturdukları politikacı haline gelmişti. Son gelişmeler bu süreç için ne anlama geliyor?

BECK: Şaron Gazze’den çekilme planını, tek taraflı uyguladı. Bu açıdan bile Filistinliler için gerçek bir partner değildi. Birkaç buluşma dışında, Filistin Özerk Bölgesi Yönetimi ile doğrudan ilişkiye girmekten kaçındı. Arafat’ı yıllarca izole yaşamaya mahkum etti. Burada amacı barış sürecinin devam etmesini ve İsrail yönetiminin Filistinlilerle görüşmek zorunda kalmasını önlemekti. Gazze’den geri çekilirken de özerk yönetimle işbirliği yapmaması, sonuçta Filistinlilerin gözünde, Gazze’den çekilmenin Hamas’ın eylemleri sayesinde gerçekleştiği izlenimine yol açtı.

- İsrail’in komşuları ile ilişkileri iyi değil, hatta düşmanca. Bu durumda iç politikadaki bu boşluğu kullanmaları beklenebilir mi?

BECK:
Kuşkusuz kesin konuşmamak gerek, ama biraz olsun mantıklı düşünürsek komşularının böyle bir girişimde bulunmaması gerekir. İsrail muz cumhuriyeti değil, istikrarlı bir demokrasi. Yakında seçimlere gidilecek. İsrail’de bir krizden söz edilemez. Şaron’un durumu İsrail’in savunmasını da etkilemeyecektir. İran ya da Suriye gibi komşuların, Şaron’un sağlık durumunu İsrail’in durumu ile karıştırmazlarsa iyi ederler.

- Seçimlerden söz ettiniz, bu durumda seçimlerin yapılabileceğini mi düşünüyorsunuz?

BECK: Seçimler yapılmak zorunda. Anayasaya göre Şaron’un yerine geçen Olmert sadece 100 gün görevde kalabilir. Bu durumda da seçimlerin ilkbaharda yapılması gerekirdi. Büyük ihtimalle 28 Mart’ta seçimler yapılacaktır. Aksine işaret eden hiçbir şey yok.