1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Şii - Sünni gerginliğinin geçmişi

Peter Phillip / DW24 Şubat 2006

Samarra’daki altın kubbeli Askeriye Türbesi’ne düzenlenen saldırı, Irak’ta Sünni – Şii gerginliğine yol açtı. Ülkede şimdi mezhep çatışmasının, bir iç savaşa dönüşmesinden korkuluyor. DW editörlerinden Peter Phillip ise Şii ve Sünniler arasında yüzyıllardır devam eden anlaşmazlığı mercek altına aldı...

https://p.dw.com/p/AaBC
Şii ve Sünniler arasındaki anlaşmazlık yüzyıllara dayanıyor
Şii ve Sünniler arasındaki anlaşmazlık yüzyıllara dayanıyorFotoğraf: AP

Kuzey Afrika ve İran dahil Ortadoğu’nun beşte biri İslam dininin Şii mezhebine dahil. Ancak sadece dört ülkede Şiiler çoğunlukta: İran nüfusunun yüzde 85’i, Irak ve Yemen’in yüzde 75’i, Bahreyn’in de yüzde 60’ını Şiiler oluşturuyor. Diğer Müslüman ülkelerde ise çoğunluğu Sünniler oluşturuyor. Şii ve Sünniler, Hıristiyanlık’taki mezheplerle bir yere kadar karşılaştırılabilir, ancak bu iki grup arasında derin fikir ayrılıkları söz konusu.

İki mezhep arasındaki ihtilafın kaynağı ise Hz. Muhammed’in ardından kimin geleceği ile başlıyor. Hz. Muhammed öldükten sonra 632 yılında Ebu Bekir, ilk halife seçildi. Ebu Bekir’in ardından, daha sonra birbiriyle mücedele eden birçok halife gelse de Şam, Bağdat ve Samarra’da hüküm süren Ebu Bekir’in halefleri en önemli kolu oluşturdu.

Şiiler’in iddiası ise Hz. Muhammed ölümünden kısa bir süre önce Müslümanlar’ı yönetme görevini, kuzeni ve damadı Hz. Ali’ye vermişti. Hz. Ali dördüncü halife seçildi, ancak Şiiler tarafından ilk imam olarak kabul ediliyor. Şiiler için “İmam” kavramı en yüksek dini lideri tanımlıyor. Sünniler için ise toplu olarak ibadeti yönetebilecek kadar eğitimli olan herkes imam olabilir.

Sünniler açısından Hz. Ali yetersiz bir halifeydi, ancak iki mezhep de Hz. Ali’nin halifeliğinin meşruluğunda hemfikirdi. Ancak bu uzun sürmedi. Müslüman gruplar arasında ihtilaf ve bölünme yaşandı. Hz. Ali halifelikten alındı ve taraftarları yeni halifeyi tanımadı. Hz. Ali taraftarları kendilerini “Şii-at Ali” yani, “Ali’nin Partisi” olarak adlandırdılar.

Hz. Ali, 661 yılında öldürüldü. Halefleri ise Şii mezhebinden seçilen imamlardı. Bugün mezarları Samarra’da olan 11. İmam Hasan El Askeri ve babası 10. İmam Ali El Hadi’ye kadar bu böyle devam etti. Hasan El Askeri’den sonra imamların Hz. Muhammed’e kadar sürülebilen izi yok oluyor. Çünkü El Askeri’nin oğlu Muhammed El Mehdi 9. yüzyılda daha çocukken kayboluyor. Şiiler, 12. İmam El Mehdi’nin sağ olduğuna ve bir gün geri döneceğine inanıyor.

Sünniler’de ise halifelik, birbiriyle rekabet halinde olan birçok aday olsa dahi yüzyıllarca önemini korumaya devam etti. Hilafet, Bağdat’ta Moğollar tarafından, Türkiye Cumhuriyeti’nde ise 1924 yılında kaldırıldı. Şiilik, İran’da 16. yüzyıldan beri ülkenin resmi dini. Ancak Şiiler’in kutsal mabetlerinin en önemlileri, üçüncü, yedinci, dokuzuncu, onuncu ve onbirinci imamların mezarları, tarihinde oldukça fazla değişime tanık olan komşusu Irak’ta bulunuyor. Irak’ta Sünniler azınlıkta olmasına rağmen, uzun zaman Sünniler tarafından yönetildi.