01.03.2011-Avrupa basınından özetler

Avusturya'dan Der Standard gazetesi ‘Türkler kendini alaya alınmış hissediyor' başlıklı yorumunda şu satırlara yer veriyor:

“AB, Türklere açık 34 müzakere başlığının sadece birini sunuyor. Bu, başlıklar arasında en karmaşık olanı ve dolayısıyla aslında müzakerelerin en sonunda yer alması gerekeni: Rekabet kurallarının uyumu ve piyasaların tamamen açılması. Türkler kendileriyle dalga geçildiğini düşünmesin de ne yapsın? Şimdi de misillemede bulunuyorlar. Türklere vize zorunluluğu kalkmadan, AB mültecilerin geri alım anlaşmasını unutabilir.”

İspanya'dan ABC gazetesi, Arap dünyasındaki karmaşa karşısında AB'nin tutumunu eleştiriyor.

“Batı, Arap dünyasında yaşanan karmaşaya uygun bir tepki vermeyi beceremiyor. Halbuki Arap ülkelerinde ayaklananlar, AB ve ABD'nin üzerine kurulduğu değerler için mücadele ettiklerini söylüyor. Çeşitli ülkelerdeki ayaklanmalar hiçbir şekilde aynı kefeye konamaz. Ancak bir ortak noktaları var: O da bu durum ne kadar uzun sürerse, siyasî düzensizliğin o kadar yayılacağı. Bu, piyasalara güven vermeye katkıda bulunmaz. Ama bu ülkelerde acilen ihtiyaç duyulan refahı sağlayabilmek için gerekli olan tam da bu.”

İsviçre'den Neue Zürcher Zeitung ise ‘Silah ambargosu için çok geç” başlıklı yorumunda, uluslararası topluluğun Libya'ya karşı kararlaştırdığı yaptırımları ele alıyor:

“Kararlaştırılan önlemler, önümüzdeki dönemde fazla bir etki yapmaya uygun değil. Sırtını duvara yaslamış ve hayatta kalma mücadelesi veren bir rejim, herhalde seyahat yasağı ya da yurtdışındaki banka hesaplarının dondurulmasıyla geri adım atmayacaktır. Silah ambargosu çok geç devreye giriyor. BM Güvenlik Konseyi, ilkesel olarak Libya'daki sivil halkı şiddete karşı koruma görevini tasdik etti. Ama ilk etapta bir uçuş yasağı ve bunun uygulanmasının askerî yöntemlerle denetlenmesini devre dışı bırakarak, bu görevin yerine getirilmesinde maalesef önüne set çekmiş oldu.

Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy iç politikada zorlu bir dönem geçiriyor. Paris'te yayımlanan Liberation gazetesi, Sarkozy'nin uyguladığı hiçbir politikanın, kan kaybına çare olamadığını belirtiyor:

“Şunun itiraf edilmesi gerek. Bir yıldır herşey berbat gidiyor. Milli kimlikle ilgili tartışmalar mı? Hiçbir yararı yok. Romanlar'a karşı taarruz? Şoke edici. İç güvenlikle ilgili terane? Yapıcı değil. Emeklilik reformu? Adaletsiz. Kabine değişikliği? İkincisi gerekliydi. Cumhurbaşkanı'nın en büyük önceliklerinden dış politika? Elinde patladı. Ve böylece sağcı milletvekillerinin meclisteki sandalyeleri fırlatma koltuğuna dönüşüyor ve şimdiye kadar tahayyül edilemeyecek birşeyi düşünmeye başlıyorlar: 2012 yılındaki seçimlere başka bir aday göstermeyi. Hükümetin, anketlerde umutsuz bir azınlığa dönüşen meclis çoğunluğunu kurtarabilmek için.”

© Deutsche Welle Türkçe

Derleyen: Beklan Kulaksızoğlu

Editör: Ahmet Günaltay