1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

01.08.2005 - Avrupa basınından özetler...

Derleyen: Elmas Topcu1 Ağustos 2005

Bugünkü Alman ve Avrupa basınına Gümrük Birliği Anlaşması Ek Protokolü’ne imza atan Ankara’nın Kırbıs Rum Kesimi’ni tanımadığına yönelik açıklamasına tepkiler ve terörle mücadelede İngiliz ve İtalyan polislerinin gösterdiği başarı konuları damgasını vuruyor.

https://p.dw.com/p/Abpj

Köln’de yayımlanan Kölner Stadt Anzeiger gazetesi „Türkiye Avrupa Birliği’nin tamamını istemiyor“ başlıklı haber-yorumunda, Ankara’nın ek protokole imza atmasına rağmen Kıbrıs Rum Kesimi’nin tanımadığına ilişkin tutumunu şöyle yorumlanıyor.

„Türkiye bu açıklamayla Avrupa Birilği’nin hukuki çerçevesine aykırı davranmış oluyor. Ankara, Kıbrıs Rum Kesimini, ada 1974 yılından beri bölünmüş olsa da Kıbrıs’ın tamamının temsilcisi olarak kabul etmek zorunda. Hem Birliğin dönem başkanlığını yürüten İngiltere, hem de Avrupa Birliği Komisyonu, durumu inceleceğini duyurdu. Peki ama yeni gelişmelere rağmen Türkiye ile müzakereler öngörüldüğü gibi 3 Ekimde başlayabilecek mi? Haziran ayı sonuda çatılan ve müzakerelerin çerçeveseni belirleyen anlaşmaya göre evet, ama müzakerelerin başlamasına yönelik karar 25 Eylül’de tüm üye ülkelerce onaylanmak zorunda, buna Kıbrıs Rum yönetimi de dahil“.

Alman Süddeutsche Zeitung gazetesi de Türkiye’nin Kıbrıs Rum Kesimi’nin konumuna ilişkin yaptığı 6 maddelik açıklamayı doğrudan vermiş haber sütunlarında. Gazete bu son anlaşma ile Türkiye’nin müzakereler için resmi olarak tüm şartları yerine getirdiği duyuruyor. Maerkische Allgemeine gazetesi ise resmi şartların yerine getirilmesiyle sorunun çözülmediğine dikkat çekiyor. Yorumun devamında şu satırları okuyoruz:

„ Ankara, Kıbrıs’ın gemilerinin İstanbul’a yanaşmasına izin vermediği sürece müzakerelere başlamak mümkün mü? Üstelik Kıbrıs Rum Kesimi vatandaşlarının Türkiye’de serbest oturum hakkı kazanması ya da yerel seçimlerde oy kullanması konusuna ne çözüm getirilecek? Tüm bunlar Avrupa Birliği’nin temel öğeleri, pazarlık payı olmayan şeyler. Alman Hristiyan Birlik Partisi’nin Avrupa Parlamenteri Elmar Brock, Türkiye ile imtiyazlı ortaklık teklifini yinelerse, bilinki sadece Almanya’daki seçimler yüzünden. Ama Ankara akıllı, Kıbrıs kozunu Almanya’da iç seçimler nedeniyle harcamaz. Bu nedenle de uyum anlaşmasını imzaladığını söyledi, ama Kıbrıs Rum Kesimi’ni tanımadığını da ekledi“.

Lüksemburg’da yayımlanan Lüxemburger Wort da, tek taraflı hiç bir baskının bölünmüş Kıbrıs sorunun çözümüne katkıda bulunamayacağını yazıyor.

„Kıbrıs bölünmüş durumda ve Rum yönetimi, adadaki Türk vatandaşlarının ihtiyaçlarını ve haklarını ciddiye almadığı sürece de bölünmüş olarak kalmaya devam edecek. Annan’nın öngördüğü ve Türk azınlığın haklarının ciddiye alınmasına, onlara imtiyazlık tanınmasına ilişkin adımlar atılmadı. Lefkoşe’nin inadı sorunu çıkmaza sürükledi. Bu arada adadaki milliyetçi Türk kanadının da, Kırbıs Rum Kesimi’nin tamamen reddedilmesine yönelik oyunu da sonuç vermedi. Şimdi her iki tarafın vatandaşları geçmiş iç savaşın kanlı hatıralarına rağmen birleşmeyi istiyor“.

Avusturya’da çıkan die Presse de Türkiye’nin Avrupa Biriliği’ne üyeliği konusuna kaygılı bakan bir yoruma yer vermiş sütunlarında, ancak bunu Kıbrıs Rum Kesimi’nin tanınmamasından çok, İslam dininin kadın haklarını kısıtlamasına ve bunun da Türkiye toplumunun yapısını keskin bir biçimde belirliyor olmasına bağlamış. Yorumun devamında şu satırları okuyoruz.

„ Kadın haklarının aşırı dinci Müslümanlarca kısıtlanması, zedelenmesi artık Avrupa’nın da sorunu, bunu biliyoruz. Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne katılmasıyla bu eğilim daha da artacak, Türk devleti resmi olarak laik bir yapıya sahip olsa da. Avrupa’da kadınlar yıllarca hakları için savaştı ve şimdi göz göre göre bu değerlerin çiğnenmesine izin veremez. „

Basın turumuzda şimdi terörle mücadelede İngiliz ve İtalyan polislerinin gösterdiği başarıyı öven, ancak terörün boyutuna da dikkat çeken yorumlar var sırada. Süddeutsche Zeitung, İngiliz polisinin 7 ve 21 Temmuz saldırılarının faillerinin kimliklerini kısa sürede tespit etme ve yakalama konusundki başarısının Amerikan televizyonlarında biraz kıskançlıkla duyurulduğunu yazıyor.

„ Amerikan Fox televizyonunun sunucusu FBI şefine İngiliz polisinin kısa süredeki başarısının formülünü sorarken kıskançlık vardı sesinde. Amerikan güvenlik güçlerinin yıllardır dalga geçtiği, tüm gününü şehir turu atarak geçirdiğine inandığı İngiliz polisi az zamada büyük başarı gösterdi. Bu başarıda İrlanda Cumhuruyetçi Ordusu IRA’nın da payını göz ardı etmemek gerek. Yıllar süren terör saldırıları nedeniyle İngiliz polisi bir sürü meydana, metroya kamera yerleştirmişti. Bu kamera kayıtları sayesinde Londra saldırılarının failleri hemen bulundu. Üstelik İngiliz polisi o kadar koordineli çalıştı ki, hiç bir birim diğerinin operasyonlarını engellemedi. Yanlışlıkla öldürülen Brezilyalının olayı bile halkla polis arasındaki ilişkiyi olumsuz etkilemedi“.

Düsseldorf’ta çıkan Handelsblatt gazetesi de Londra ve Roma polislerinin başarılı operasyonları sayesinde yeni bir terör dalgasının engellenmiş olduğunu belirtiyor.

„ Birmingham, Roma ve Londra’daki tutuklamalar teröristlerin geniş bir ağa sahip olduğunu gösteriyor. Bu arada polisin de yeni saldırıları engellemeyi başardığını görmek gerek. Yeni gözaltılardan sonra güvenlik ve istihbarat birimlerinin terör hücrelerini takip edecekleri yeni kaynaklara ihtiyacı var“.