1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

01.09.2005 - Avrupa basınından özetler...

Derleyen: Elmas Topcu1 Eylül 2005
https://p.dw.com/p/AbpM

Alman ve Avrupa basınında bugün, Türkiye - AB ilişkileri, Amerika Birleşik Devletleri’nde büyük hasara neden olan Katrina Kasırgası ve Irak’taki izdihamda yüzlerce kişinin ölmesi öne çıkıyor.

Alman Süddeutsche Zeitung gazetesi, bugün İngiltere’de başlayan ve Türkiye ile AB arasındaki müzakerelerin ele alındığı AB dışişleri bakanları toplantısı öncesinde yaşanan tartışmalara geniş yer veriyor. Alexander Hagelüken’in yazdığı yorumda, Türkiye’nin AB’ye üyeliğine karşı sert açıklamalarda bulunan Avusturya Başbakanı Wolfgang Schüssel’in sözlerine dikkat çekiliyor ve Schüssel’in tutumunun, Türkiye’nin AB’ye günün birinde gerçekten üye olup olamayacağı konusundaki şüpheleri yansıttığı belirtiliyor. Yorumun devamı şöyle:

“AB devlet ve hükümet başkanları geçen Aralık ayında yaptıkları zirvede, Türkiye ile müzakerelere başlanması konusunda görüş birliğine varmışlardı, ancak müzakere tarihi yaklaştıkça Türkiye’nin Birliğe tam üyeliği konusundaki şüpheler yüksek sesle telaffuz edilmeye başlandı. İlk tepki de Birliğin genişlemesinden yorulduğunu söyleyen Fransızlar’ın AB Anayasası’na hayır demesi oldu. İç politikadaki sarsıntı nedeniyle Cumhurbaşkanı Chirac taraf değiştirdi ve Türkiye karşıtı saflara geçti. Almanya’da ise 18 Eylül’de yapılacak erken seçimleri muhalefetteki Hıristiyan Birlik partilerinin kazanması halinde Türkiye’nin tam üyeliğine hayır denmesi söz konusu. Aslında politikacılar seçmenlerinin tepkisini yansıtıyor. Örneğin, istatistikler Avusturyalılar’ın % 10’nun Türkiye’nin AB’ye üyeliğine karşı olduğunu gösteriyor.“

Süddeutsche Zeitung gazetesinde yayımlanan bir diğer yorumda da Türkiye’nin AB’ye tam üyeliğinin önünde üç engelin bulunduğuna değiniliyor ve aslında Türkiye’nin müzakerelere başlamak için gerekli şartları yerine getirdiği belirtiliyor. Christiane Schlötzer imzalı yorumun devamınde şu satırları okuyoruz:

“Kıbrıs ve Kürt sorunu, her ikisi de Türkler’in milliyetçilik duygularının en hassas olduğu konular. Kıbrıs konusunda, Ankara sözlü bir mücadele yürütürken, Kürt sorunu konusunda askeri bir yol izliyor. Bu arada Kürt sorunun ne kadar belirleyici olduğunu Başbakan Erdoğan’ın son haftalardaki icraatları iyice ortaya koyuyor. Erdoğan, geçenlerde önce bir grup Türk ve Kürt aydınıyla buluştu, ardından da Diyarbakır’a gitti. Türkiye Başbakanı, Kürtler’e daha fazla demokrasi, daha fazla hak ve özgürlük ve daha fazla ekonomik iyileşme sözü verdi. İşin özüne bakılırsa, Erdoğan hükümeti, AB’ye girmek için üzerine düşeni yaptı. Bazı konulardaki ilerlemeler mükemmel olmasa da çaba harcanıyor. Örneğin, üçüncü büyük sorunu teşkil eden Ermeni soykırımı tartışmaları hakkında, daha önce iptal edilen bir konferans, Başbakan Erdoğan’nın isteği üzerine önümüzdeki günlerde düzenlenecek.“

Türkiye AB ilişkileri Alman Handelsblatt gazetesinin yorum sütunlarına da yansımış. Gazete, Avrupa Birliği Dışişleri Bakanları’nı Türkiye konusunu geç ele almakla suçluyor.

“Türkiye ile ilgili dosya yaklaşık iki aydır görüşülmeyi bekliyor. Müzakerelere başlanması konusundaki nihai karar içinse 3 Ekim tarihi öngürülmüş, yani müzakerelerin başlamasından birkaç saat öncesi. Birliğin dönem başkanlığını yürüten İngiltere’nin Başbakanı Blair, Ankara’yı Kıbrıs konusunda ödün vermemesi için yüreklendirdi. Türkiye, ’Kıbrıs Rum Kesimi’ni tanımıyorum’ diye açıklamalar yaptığında, Blair tepki göstermedi. Şimdi, izlenen bu politikanın rövanşı oynanabilir ve bazı ülkeler intikam almak isteyebilir.“

Irak’ın başkenti Bağdat’ta dün bir camide yaşanan izdihamda yaklaşık 1000 Şii yaşamını yitirdi. Alman Main Echo, Frankfurter Allgemeine, Nürnberger Zeitung ve Dresdner Neueste Nachrichten gazeteleri, yaşanan izdihamı Irak’ta güven ortamının hala sağlanamamasına örnek gösteriyor ve teröristlerin halkı korkutma konusunda ne kadar başarılı olduklarına, endişeyle dikkat çekiyor. İsviçre’nin Cenevre kentinde yayımlanan Tages-Anzeiger gazetesinin konuya ilişkin yorumu ise şöyle:

“Bağdat’ta yaşananlar Şiiler’le Sünniler arasındaki şiddeti ve nefreti körükleyecek. Belki de sonuçta El Kaide’nin ulaşmak istediği bir iç savaş yaşanacak. Dicle ve Fırat arasında çatışmalar sürdükçe de Irak’ın ABD tarafından yeniden imarı, ekonomisinin iyileştirilmesi mümkün olmayacak. Konu, ister tartışmalı anayasa taslağı, isterse dün Bağdat’ta yaşanan izdiham olayları olsun, Irak’ta işler olacağına varıyor ve hiç kimse bunu engelleyemiyor. Görünen o ki; herşey daha da kötüye gidecek.“

Avrupa basınında dikkat çeken bir diğer konu, ABD’yi vuran Katrina Kasırgası. Kasırga, Amerikan petrolünün % 42’sinin sağlandığı Meksika Körfezi’ndeki petrol platformları da vurduğu için ham petrol fiyatları rekor artış kaydediyor. Fransız La Figaro gazetesi, tüm dünya ekonomisin etkileyen kasıgayı şöyle değerlendiriyor:

“Katrina alışılmışın dışında bir kasırga. Amerika Birleşik Devletleri için stratejik öneme sahip olan New Orleans’ı vurdu. Amerikan petrolünün önemli bir bölümünün üretildiği Meksika Körfezi’ni felce uğrattı. Petrolün varil fiyatı 70 dolara ulaştı. Katrina, Amerikan ekonomisin uzun süre etkileyeceğe benziyor."