1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

01.10.2010 - Avrupa basınından özetler

1 Ekim 2010

Hollanda’nın müstakbel koalisyon hükümeti, Kuzey Kore’deki liderlik bilmecesi, Brezilya’daki seçimler ve euro krizi, bugünkü Avrupa gazetelerinde geniş yer bulan yorumların konularından.

https://p.dw.com/p/PRsX
Fotoğraf: picture-alliance/dpa

Hollanda'da kurulması kararlaştırılan popülist sağ destekli koalisyon hükümeti, Kuzey Kore'deki liderlik bilmecesi, Brezilya'daki seçimler ve euro krizinin yeniden alevlenmesi, bugünkü Avrupa gazetelerinden derlediğimiz yorumların konuları. De Volkskrant adlı Hollanda gazetesi, azınlık hükümetinin atalete mahkum olduğunu dile getiriyor:

“Geert Wilders birçok talebini koalisyona destek protokolüne aldırdı. Göç ve iltica şartlarının ağırlaştırılması, kaçak ikametin cezalandırılması ve yabancı asıllıların Hollanda uyruğundan çıkarılabilmesi, gibi. ‘Önemli olan topluluk değil, bireydir' diyen başbakan adayı Rutte'nin Wilders'in gözüne kestirdiği yabancıları koruyup koruyamayacağı belli değil. Başbakan, koalisyon protokolünde yer alan konularda güven oyu isteyemeyecek, güvensizlik oylamasını da destekleyemeyecek. Ama yasa tasarılarına karşı çıkabilecek. Bu durumda da iki koalisyon ortağı muhalefet sıralarından destek sağlamaya çalışacak. Koalisyon mimarisinin en kırılgan noktası da zaten bu. Bakanlar kurulu, muhalefetle işbirliği yapamadığı zaman inisiyatif kullanamayacak.”

Zürich'te yayımlanan Tages-Anzeiger adlı İsviçre gazetesi bazı Avrupa ülkelerindeki sağa kayışa tepki gösterirken ikiyüzlülük yapıldığını öne sürüyor:

“Günümüz Avrupa'sında bir aşırı sağcı tarafından iktidara getirilmenin müeyyidesi yok. Hollanda'daki koalisyon ortaklarıyla Geert Wilders arasındaki dışarıdan destek anlaşması rahatsız edici olsa da pek eleştirilmiyor. Eskiden böyle değildi. Bundan tam on yıl önce Wolfgang Schüssel, özgürlükçü Jörg Haider'in desteğiyle Avusturya başbakanlığına seçildiğinde, Avrupa Birliği'ndeki ortaklarının yaptırımlarına maruz kalmıştı. Schüssel – Haider ortaklığının en çok öfkelendirdiği ülkelerden biri de Hollanda'ydı. O günlerde ortakları, Avusturya ile ilişkilerini askıya almıştı. Ama şimdi kimse çıkıp, ‘Hollanda lalesi almayın', demiyor.”

Fransa'nın Lille kentinde yayımlanan La Voix du Nord adlı gazeteden aktaracağımız yorumun konusu ise Kuzey Kore diktatörü Kim Jong İl'e veliaht arayışı:

“Dış dünyaya tamamen kapalı bu ülkeyi tanıyanların hiç kuşkusu yok. Komünist Parti kongresinin kapanışında resimleri asılan küçük oğul Kim Jong Un babasının yerini alacak. 2008 yılında beyin kanaması geçiren Kim Jong İl günün birinde iktidarı devretmeye karar verdiğinde halefinin kim olacağı belli. Ama baba Kim kongrede, Kuzey Kore'nin hiçbir zaman nükleer silahtan vazgeçmeyeceğini, hatta bu silahların sayısını arttıracağını söylemekle, atom silahlarının kontrolünü kimseye bırakmayacağını açıkça dile getirdi.”

İtalyan gazetesi La Stampa'dan aktaracağımız yorumda, Brezilya'daki devlet başkanlığı seçimi için tahmin yürütmeye gerek olmadığı ve galibin, oylamaya katılmamasına rağmen, süper star Lula olduğu dile getiriliyor:

“Süper başkan Luiz İnacio Lula da Silva katılmadığı seçimi şimdiden kazandı bile. Pazar günkü oylamaya hazırlanan Brezilya'nın tarihinde hiçbir devlet başkanı görev süresinin sonunda bu kadar onay bulmamıştı. İkinci görev süresini tamamlayan Lula'yı Brezilyalıların yüzde 80'i destekliyor. Lula'nın adayı Dilma Roussef de rakiplerinin önünde. Roussef, Lula'dan aldığı rüzgârla ipi ilk sırada göğüslerse, Almanya Başbakanı Merkel ve Amerikan Dışişleri Bakanı Hillary Clinton'un ardından dünyanın en güçlü üçüncü kadın lideri olacak.”

Son yorumumuz Luxemburger Wort gazetesinden. Avrupa para birimi Euro'nun büyük bir şantiyeyi andırdığı ifade edilen yorumda para birimi krizinin tekerrür etmemesi için atılan adımlar değerlendiriliyor:

“Yunanistan'ı kurtarma operasyonu finans piyasalarındaki olumsuz beklentilerin İspanya, Portekiz ve İrlanda'ya da sıçramasını belki geciktirebilir. Ama Euro ülkeleri uzun yıllar riskli büyüme ve gelir dağılımı politikalarını benimsedikleri için, tehlike geçmiş sayılmaz. Avrupa Birliği'nin can simidine ihtiyaçlarının olup olmayacağını önümüzdeki aylar gösterecek. Öte yandan ise Avrupa Birliği para krizinden doğru uzun vadeli sonuçları çıkarıyor. Euro ülkelerinin bütçe ve büyüme politikalarını daha sıkı bir şekilde koordine etmeleri, ilkbahardakine benzer bir krizin patlak vermesini önleyebilir. Bu bakımdan Euro'yu eskisinden çok daha büyük bir şantiyeye benzetmek mümkündür.”


© Deutsche Welle Türkçe

Derleyen: Ahmet Günaltay

Editör: Beklan Kulaksızoğlu