1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

01.11.2010 - Avrupa basınından özetler

Ahmet Günaltay1 Kasım 2010

Avrupa basınında, ABD'deki Kongre ara seçimleri, El Kaide'nin son terör saldırısı girişimi, Avrupa istikrar paktı tartışmaları ve grevlerin Fransız ekonomisi üzerindeki etkileri ele alınıyor.

https://p.dw.com/p/PvVt

Dagens Nyether adlı liberal İsveç gazetesi ABD’deki Kongre ara seçimlerini konu alan yorumunda, seçimin kaygı verici sonuçlara yol açabileceği belirtiliyor:

“ABD açısından, seçimlerin ardından siyasi felce uğrama tehlikesi söz konusu. Başkan Barack Obama istemese de Cumhuriyetçilerle işbirliği yapmanın yollarını aramak zorunda kalacak. Obama’nın olumlu etki yapan 2008 yılındaki umut ve değişim vaatli sözlerinin ardından politikasını beğendirememesi oldukça şaşırtıcı. Düzeltmeyi vaat ettiği Washington’daki siyasi kutuplaşma da daha çetin bir görünüm aldı. ABD belirsiz bir geleceğe doğru ilerliyor. Ara seçimde Demokratların Senato'da, Cumhuriyetçilerin ise Temsilciler Meclisi’nde çoğunluğa geçmesiyle oluşacak siyasi eşitlik ve ekonomik krizin sürmesi, endişelenmek için yeterli nedenlerdir.”

Başarısızlığa uğratılan kargo uçaklarındaki bomba tuzağıyla ilgili olarak El Pais adlı İspanyol gazetesinde yayınlanan yorumda El Kaide terör şebekesinin yeni metotlar denediği görüşüne yer veriliyor:

“11 Eylül 2001 saldırılarının tekrarlanamamış olmasının El Kaide zirvesini telaşlandırdığı anlaşılıyor. Şimdi de durmadan, geri kalmış zayıf ülkelerden yola çıkarak terörün basit metotlarına başvuruyorlar. Batı bu yeni tehdide önce siyasi, ekonomik ve diplomatik yollardan karşılık vermelidir. Ancak bu yöntemin her zaman başarılı sonuç verdiği söylenemez. İkinci adım olarak belli güzergâhlardaki uçuşların daha sıkı denetlenmesi düşünülebilir. Uzun vadede ise, her türlü terör silahını bulacak teknolojiler geliştirilmelidir.”

İngiliz The Independent gazetesi terörle mücadelede Yemen hükümetiyle işbirliği yapılmasını öneriyor:

“Başarısızlığa uğratılan saldırı teşebbüsü El Kaide’nin Afganistan ile Pakistan arasındaki sınır bölgesinin çok uzaklarına taştığını gösteriyor. Militanlar Arap yarımadasını ve Afrika Boynuzu’nu ricat bölgesi olarak kullanıyorlar. Bu gerçek, Afganistan’daki NATO askeri varlığının Batı’nın teröre hedef olmasını önlediği iddiasını çürütüyor. Kargo güvenliği tabii ki yeniden gözden geçirilmelidir. Terör şebekelerinin dağıtılabilmesi için batılı hükümetler Yemen ile işbirliği yapmalıdır. Aynı zamanda zayıf Yemen hükümeti desteklenmeli, yüzde 35’i bulan işsizlikle mücadelede Yemen’e yardım edilmelidir.”

Euro bölgesi istikrar paktı reformu için birlik antlaşmalarının değiştirilmesi gerekiyor. Trouw adlı Hollanda gazetesi, ‘Alman anayasasını değiştirmek birlik antlaşmalarını değiştirmekten kolaydır’ dediği yorumunda şu görüşlere yer veriyor:

“Euro bölgesinde bütçe disiplininin sağlanabilmesi için zorlayıcı tedbirler alınmalıdır. Ancak birlik liderlerinin bu amaçla tuttukları yol tehlikelidir ve çıkmaza sürükler. Liderler, 27 üyenin üzerinde bin bir güçlükle anlaştığı AB antlaşmasını değiştirmek istiyorlar. Bayan Merkel’in kördüğümü kendi ülkesinde çözmeye çalışması belki daha iyi olur. Sorun, yaptırımların otomatikman devreye girmesinin milli egemenlik haklarını devretme anlamına gelmesinden kaynaklanıyor. Almanya hükümeti sağlam hukuki temel olmadan bunu yapamaz. Ama Alman yasalarının gevşetilmesi, Avrupa antlaşmasının değiştirilmesinden kolaydır. Hele, gündeme getirilen yeni oyun kurallarının Almanya’nın çıkarlarına uygun olduğu düşünülürse.”

Paris’te yayımlanan Le Figaro gazetesi, emeklilik reformunu hedef alan Fransa’daki grevlerin muhtemel sonuçlarını şöyle değerlendiriyor:

“Grevler Fransız ekonomisini günde 400 milyon euro zarara uğrattı ama ekonomik çöküş önlendi. Bunda grev süresince ücret ödenmemesi de önemli rol oynadı. 2004 yılından bu yana grevcilerin ücreti hemen kesiliyor. Kamu hizmetlerindeki servis garantisi de etkisini gösterdi. 2008 yılında çıkan yasaya göre, toplu taşımacılığın aksamaması için grevlerin en geç 48 saat önceden bildirilmesi gerekiyor. Bundan böyle atılması gereken adımlara gelince. Acaba İngiliz modeli mi uygulansın? Margareth Thatcher 1982 yılında dayanışma grevlerini ve altıdan fazla grev gözcüsü bulundurulmasını yasaklamıştı. Bu uygulama başarılı da olmuştu. Kanıtı da, grev yasasının sosyalist Tony Blair ve Gordon Brown tarafından değiştirilmemiş olmasıdır.”

© Deutsche Welle Türkçe


Derleyen: Ahmet Günaltay

Editör: Beklan Kulaksızoğlu