1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

02.02.2010 - Alman basınından özetler

2 Şubat 2010

Kıbrıs görüşmeleri, Yunanistan'ın borç sorunu, yeni Amerikan bütçesi, Haiti'deki öksüz çocukların mağduriyeti ve Alman yüksek okullarında imam yetiştirme planları Alman basınından seçtiğimiz ana yorum konuları.

https://p.dw.com/p/Lp9c
Fotoğraf: AP

2 Şubat 2010 Salı gününün basın özetlerine Süddeutsche Zeitung’un Kıbrıs’taki toplumlar arası görüşmeleri konu alan yorumuyla başlıyoruz. Yorumda, Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Ban Ki Moon’un Lefkoşe ziyaretinin etkisiz kalacağı öne sürülüyor:

“Kıbrıs’ı bölen, korku, güvensizlik, önyargılar, kanlı bir geçmiş ve somut siyasi çıkarlardır. Mülkiyet anlaşmazlığı bir zamanların bölünmüş Almanya’sını akla getiriyor. Aynı zamanda, zengin güneyle fakir kuzeyin birleşmesiyle ilgili endişeler de dağıtılabilmiş değil. Ama hepsinden önemlisi, Kıbrıs’ın Türkiye tarafından rehin alınması. Öncelikle Türk Silahlı Kuvvetleri bu kozu kaybetmek istemiyor. Kıbrıs önemli olduğundan değil. Adanın stratejik önemi sanıldığı kadar fazla değil. Generallerin asıl gayesi, Kıbrıs kozuyla Ankara hükümetini dizginlemek. Silahlı kuvvetler 40 bin askerini Kıbrıs’tan çekmemekte diretirse, Türkiye’nin Avrupa Birliği hayalleri Akdeniz’de batabilir.”

Alman gazetelerinden derlediğimiz yorumlara Westdeutsche Zeitung'un Yunanistan’daki borç krizini konu alan değerlendirmeyle devam ediyoruz.

“Almanya Dışişlerli Bakanı’nın Atina’da diplomatik nezaket icabı sarf ettiği, ‘Alman-Yunan ilişkilerinin son derece sıkı olduğu ve karşılıklı güvene dayandığı’, şeklindeki sözleri aslında duyulan güvensizliği perdelemeye yetmiyor. Berlin yönetimi, gırtlağına kadar borca batmış Para Birliği sonuncusu Yunanistan’ın ortak para birimi euroyu riske sokmasından büyük endişe duyuyor. Yunanistan, 2001 yılında ortaklarını kandırarak Euro Bölgesi'ne girdikten sonra da, Helen efsanelerini andıran yalanlarıyla, Para Birliği üyelerini enayi yerine koymaya devam etti.”

Astronomik borçlanmayı öngören Amerikan bütçe taslağını yorum konusu yapan Frankfurter Allgemeine Zeitung, Obama yönetiminin bu bütçeyle yılı idare etmesinin bile zor olacağı görüşünde:

“2010 yılında ABD’nin bütçe açığı 1 trilyon 600 milyar doları bulacak. Bu rakam, gayrı safi yurtiçi hasılanın %10’una tekabül ediyor. 2011 yılında ise bütçe açığının 1,3 trilyon dolara düşmesi hedefleniyor. Ama bunun başarılacağı şüphe götürür. Beyaz Saray’ın bütçe taslakları, Kongre’den hiçbir zaman yara bere almadan geçemedi. Bu bakımdan önümüzdeki yılın bütçe açığı hedefinin tutturulması son derece zor olacak. Obama yönetiminin tasarruf öncelikleri, bütçe giderlerinin azaltılmasına yaramayacak. Sosyal güvenlik ve savunma bütçelerinde indirim öngörülmüyor. Aksine, savunma bütçesi 700 milyar dolara çıkacak. Bu, Obama’nın Avrupalı müttefiklerinin tasavvur edemeyeceği bir rakam.”

Deprem felaketinde en az 180 bin kişinin hayatını kaybettiği Haiti’de öksüz çocuk ticaretine teşebbüs edenlerin artması endişeyle izleniyor. Berlin’in Tageszeitung gazetesi, insan tacirlerinin göz diktiği çocukların çoğunun öksüz bile olmadığını yazıyor:

“Felaket ve kaos talebi artırır, ticareti kolaylaştırır. Çavuşesku rejiminin yıkılmasından sonra Romanya’nın yetimhaneleri süper markete dönmüştü. Şimdi sıra Haiti’de. Çocuk sahibi olma arzusunun yerine gelmeyişi, acilen ve şahsen yardım etme güdüsüyle birleştiğinde ortaya saflık ve düşüncesizlik çıkıyor. Çocuk tacirlerinin kötü emellerine alet olunduğu, bilmek bile istenmiyor. Öksüz olsa da olmasa da, her çocuğun kendi vatanında, kendi dil, kültür ve diniyle yetişmeye hakkı olduğu unutuluyor.”

Alman yüksek okullarında İslam ilahiyatçısı yetiştirme önerisinin yankıları sürüyor. Potsdam’da yayımlanan Märkische Allgemeine gazetesi konuyu şu satırları ayırmış:

“Batılı anlamda aydınlanmış İslam ya İslam âleminde kabul görmez ya da bölünmüş durumdaki dinî cemaatlere bir yenisinin eklenmesine yarar. Kısmen açıkça dile getirilen, İslam karşısındaki hegemonyacılık eğilimi de bariz bir şekilde hissediliyor. Nasıl bir Hrıstiyan, dinini Tahran’daki bir fakültede öğrenmek istemezse, bir Müslüman da Avrupalı din öğretmenleri karşısında aynı kuşkuyu duyar. İslam’daki aydınlanma, Müslümanlara düşen bir görevdir.”


© Deutsche Welle Türkçe


Derleyen: Ahmet Günaltay

Editör: Murat Çelikkafa