1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

02.03.2009 - Alman basınından özetler

Beklan Kulaksızoğlu2 Mart 2009

Avrupa Birliği liderlerinin küresel ekonomik krizle mücadele zirvesi ve Almanya'da otomobil üreticisi Opel'in kurtarılması tartışmaları 2 Mart 2009 tarihli Alman basınında öne çıkan konular...

https://p.dw.com/p/H3nu
Fotoğraf: dpa

Stuttgarter Nachrichten gazetesi, AB kriz zirvelerini içeriksel açıdan eleştiriyor:

“Alelacele düzenlenen AB zirveleri, enerji ve kararlılıktan çok, çaresizlik ve kıskançlık hislerini açığa çıkarıyor. Birlik içinde açığa çıkan ikiliklerden doğan sıkıntı ve endişeler de buna ekleniyor. Pazar günkü son zirve, bir öncekinin devamı değildi. Çünkü aradan geçen zamanda sorun tablosunda da değişiklikler oldu. Son zirve daha ziyade, ‘Zirve yapan, hareket halindedir' sloganı doğrultusunda ya da bu izlenimi yaratmak için gerçekleşti. Temel nedeni ise üye ülkeler arasında giderek daha da sık su yüzüne çıkan fikir ayrılıklarını kontrol altına alma zorunluluğuydu."

Mannheimer Morgen gazetesinin yorumunda ise şu satırları okuyoruz:

“Durum ciddi ve AB'nin tarihindeki en ağır sınav. Macaristan Başbakanı'nın acı bir şekilde dile getirdiği, Avrupa'da yeni bir ‘Demir Perde' oluştuğu ifadesi, ekonomik kriz nedeniyle Avrupa'nın karşı karşıya olduğu bölünme tehlikesini ortaya koyuyor. Devlet ve hükümet başkanları dünkü zirvede en ciddi tehlikeyi bertaraf etti. O da Batı ile Doğu arasında yeni bir bölünme ve ulus-devletlerin küçük parçalara ayrılması tehlikesiydi."

Bayerische Rundschau gazetesinin yorumu ise şöyle:

“Devlet ve hükümet başkanlarının serbest iç pazarın önemini açıkça vurgulamaları büyük önem taşıyordu. Çünkü örneğin Fransa'nın geçtiğimiz Cumartesi'ye kadar kendi otomotiv sanayisi için atmaya çalıştığı korumacı adımlar sadece tüm Avrupa ekonomisini tehlikeye atmakla kalmıyor, aynı zamanda AB içinde cepheleşmeyi de hızlandırıyor.”

Otomobil üreticisi Opel'i iflastan kurtarmak için devletin atmayı planladığı adımlarla ilgili tartışmalar da bugünün Alman basınında geniş yer alıyor. Lausitzer Rundschau gazetesi, devletin bir ikilemle karşı karşıya olduğunu belirtiyor yorumunda:

“Hükümetin önündeki iki seçenek de şüphesiz tehlikeler barındırıyor. Hükümet Opel'in iflasına izin verirse bunun siyasi hasarı büyük olur. Kefalet ve kredilerle şirketi kurtarmaya çabalarsa, bu Opel'in sonunun sadece gecikmesi anlamına gelecek, yatırılan tüm para da yanıp gidecektir. Yeni otomobil alımlarını teşvik için getirilen hurda primi önlemi ile satışlarda yaşanan kısa vadeli canlanma, Opel otomobillerinin çok satmadığı gerçeğini değiştiremez. Durum böyle kaldığı sürece devletin yapacağı tüm yardımlar büyük soru işaretlerinin gölgesinde kalacaktır.”

Financial Times Deutschland gazetesinin yorumu ise şöyle:

“Acı gerçek şu: Hükümetin sonuçta Opel'i korumaya almak dışında bir seçeneği yok. Başbakan Angela Merkel, Kasım ayı sonunda yaptığı açıklamada Opel'e yardım edileceği işaretini açıkça vererek, yaşananlarda söz sahibi olabilme fırsatını kullandı. Popülist eğilimli eyalet başbakanları Roland Koch ve Jürgen Rüttgers de devletin olayın içinde kalması için üzerlerine düşeni yaptılar. Ekonomi politikaları açısından en makul yol olan, kurtarma işlemi için vergi paralarının kullanılmaması seçeneği ise artık gündemden kalkmış durumda.”

Handelsblatt gazetesi ise Opel'in iflasa terk edilmesi gerektiği görüşünü savunuyor:

“Kendimizi kandırmayalım. Hükümet Opel için bir konsept oluşturulmasını boş yere bekliyor. Köhnemiş Amerikan General Motors şirketinin Avrupa yönetiminin sunduğu, bir konsept değil, iflas ilanı. Ve bir iflas ilanında normalde nasıl davranılıyorsa, şimdi de öyle davranılması gerekir. Opel ve General Motors şirketinin Avrupa'daki diğer tüm kolları iflasını açıklamalı. Opel'in iflası felaket değil. Tam tersine gerçekleşmeyecek umutları beslemek yerine dürüst bir fırsat sunuyor. Sonuçta planlı iflas, bir şirketi yönetmeye devam etmek, bu arada gerekli kalıcı önlemleri alarak yeniden organize etmek ve alacaklılardan korumak için bu ülkede de geçerli makul bir yöntem.”