1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

02.04.2004 - Avrupa basınından özetler...

Derleyen: Ahmet Günaltay2 Nisan 2004
https://p.dw.com/p/Abv9

Baden Württemberg eyalet parlamentosunun, ideolojik sembol olarak ta kullanıldığı gerekçesiyle, öğretmenlere başörtüsü takma yasağı koyan yasa tasarısını onaylamasından sonra Berlin eyalet yönetimi de resmi dairelerde dini sembolleri yasaklamak üzere harekete geçti. Heilbronner Stimme gazetesi, eyalet parlamentosunun müslüman öğretmenleri resmi okullarda başörtüsü takmaktan menetmesinin ilk bakışta makul karşılanabileceğini bellirttiği yorumunda devamla şu görüşlere yer veriyor:

"Başşörtüsü yasaklanırken Hristiyan ve Musevilerin dini sembollerine izin verilmesi ne ölçüde tutarlıdır? Anayasa hukukçularının bu konudaki kuşkuları, yasaktan yana olanların mahkemeye verilme riskini arttırıyor."

Thüringer Allgemeine Zeitung gazetesi de konuya yorumunda şöyle değinmiş.:

”Batı medeniyeti galebe çaldı. Eyalet okullarında başörtüsü yasaklanırken, Hristiyan ve Museviler’in dini sembolleri bundan böyle de takılabilecek. Bu yasanın kültürel hoşgörüyle ilgisi yoktur. Gerçi başörtüsü ve türban kadının dini amaçla baskı altında tutulmasını sembolize etmektedir. Öte yandan bütün islam toplumlarında kadın-erkek eşitliğinin sağlanmış olduğu da iddia edilemez. Ama bu, tek bir dinin okulda sembolsüz kılınmasına gerekçe oluşturamaz. Anayasa mahkemesinin kararları, mahkemelere çok iş düşeceğini gösteriyor. Yasaların teminatı altındaki din hürriyeti karşısında devlete tarafsız olmak düşer. İslam dışındaki dinlere ayrıcalık tanınması doğru değildir."

Berlin eyalet hükümeti ise bütün dini sembolleri kamu hayatının dışında bırakmayı amaçlayan bir yasa tasarısı hazırlıyor. Rheinische Post gazetesi bu girişimi şöyle değerlendirmiş.:

"Devletin tarafsız dünya görüşünü vurgulamak üzere üç büyük dinin sembollerini de resmi daire ve okullardan çıkarmak isteyen Berlin eyalet hükümeti, din hürriyeti yerine dini sembollarden hür olmayı tercih etmişe benziyor. Berlin okulları dinden arındırılacak. Ancak ibadet hürriyetinin devlet teminatı altında olduğu unutulmamalı. Berlin’in aşırı laik, çok kültürlü meroppol solakları ölçüyü kaçırmış olmasınlar? Meslek okularıyla çocuk yuvalarında dini sembol taşınmasına izin veren yasa inşallah Anayasa Mahkemesi’nne şikayet edilir. Berlin eyaletinin yasa tasarısı Batı’nın hürriyetçi geleneklerini kaale almamaktadır."

İsviçre’deki Kıbrıs görüşmelerinin başarısızlıkla sonuçlanması Alman basınının yorumlarına da konu oldu. Hannoversche Allgemeine Gazetesi, ‘birleşmenin mimarları toplumlumlararası uçurumun ne kadar derin olduğunu unutmuşa benziyorlar’, cümlesine yer verdiği yorumda şu görüşü savunuyor:

"Yurt dışında öğnemin görmüş batılı ada Rumları bile nefret duygularıyla dolu. Kıbrıs’ta Türk askeri birliği bulundurulmasına imkan tanıyan bir anlaşmayı ada Rumları’nın kabul etmesi için hiçbir neden yok. Kaldı ki Rum kesimi zaten 1 Mayıs’ta AB üyesi olacak."

Dresdner Neueste Nachrichten gazetesinde ise şu satırları okuyoruz.:

"30 yıl önce bölünen Kıbrıs’ın ancak Annan planı temelinde birleşebileceğini iddia eden, mültecilerin durumunu, adanın silahlandırılmasını ve etnik bölünmenin kemikleşmesini sineye çekmiş demektir. BM Genel Sekreteri böylelikle, Londra ve Zürih anlaşmalarındaki etnik bölünmüşlüğü simgeleyen hatayı tekrarlamış oluyor. Barış planına Ankara’nın sevinmesine şaşmamak gerek. ABD’nin baskısıyla Türkiye’nin çıkarlarına uygun olarak hazırlanan Annan planı topu Rum ve Yunan taraflarına atıyor. Bu bakımdan Türkiye’nin 24 Nisan’daki halkoylamasından endişelenmesi için hiçbir neden bulunmuyor."

Berlin’de yapılan iki günlük Afganistan konferansı bugünkü Alman gazetelerinin başyorum sütunlarını işgal ediyor. Bonn’da yayımlanan General Anzeiger gazetesinin yorumu özetle şöyle:

"Berlin konferansına katılan 65 devlet ve kuruluşun temsilcileri bol keseden yardım vaadederken çok bonkördüler. Almanya’nın yoğun angajmanı boşa gitmemişşe benziyor. Donör devletler 2010 yılına kadar Afganistan’a 22.6 milyar euroluk yardım taahüdünde bulundular. Sıra vaatlerin yerine getirilmesinde. Devletler topluluğunun Irak gibi Afganistan’da da başarısızlığa uğramaya tahammüllü yok."

Süddeutsche Zeitung gazetesinden aktaracağımız satırlarla basın özetlerine son veriyoruz.:

"Afganistan’daki haşhaş tarlalarını ateşe vermekle iş bitmiyor. Bu ülkedeki çarpık iktidar yapısı ortadan kaldırılıp, üreticiye maddi perspektif sağlanmadan ve uyuşturucu baronlarının egemenliğine son verilmeden, istikrarlı ekonomik yapılanma mümkün olmayacaktır. Afganistan bu zor değişimi başarmak zorunda. Ekonomik yapılanma olmazsa Afganistan’da milli devlet oluşturma deneyi hayal kırıklığıyla sonuçlanır."