1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

TÜR 0204 Presseschau 2

2 Nisan 2010

Avrupa basınında Katolik Kilisesi’nde ortaya çıkan cinsel taciz skandalları, Fransa ve Belçika’daki burkanın yasaklanması tartışmaları ile Avrupa’da aşırı sağcı partilerin yükselişe geçmesiyle ilgili yorumlar ön planda.

https://p.dw.com/p/MlwH
Fotoğraf: AP

Katolik Kilise ve kurumlarındaki çocuklara cinsel taciz skandalları muhafazakâr Fransız gazetesi Le Figaro'nun yorum sütunlarına şöyle yansıyor:

“Katoliklerin kilisesi hiç bu kadar yaralanmaya müsait duruma düşmemişti. Saldırılar -ki bunu bazı kilise mensupları da yapıyor- dinmek bilmiyor. Avrupa ve ABD’nde ortaya çıkan son skandalda açıklama yapanların söylediklerine bakılırsa, Papa, pedofilinin kilise içinde genel olarak yaygınlaşmış bir sistem haline gelmesine göz yummuş. Onlara göre işlenen suçlar, Papazlara evlenmeyi yasaklayan uygulamanın kaldırılmasını ve Papa 16. Benedikt’in de istifa etmesini gerektiriyor. Sergilenen direniş, skandalın gerçek boyutunu aşarak, kilisenin temelden sarsılmasına vesile oluyor. Ancak unutulmaması gereken önemli bir nokta da kilisenin Papa baskısıyla suçunu kabul eden tek otorite olması.”

Fransa’nın Katolik La Croix gazetesi ise Fransa’da inancın önemini analiz ediyor:

“Yapılan bir kamuoyu yoklamasına göre Fransa’daki Katoliklerin yüzde 62’si Hıristiyanlık değerlerinin günümüz dünyasında hala güncelliğini koruduğu görüşünü savunuyor. Rakamlar inananların kilisenin barış ve adalet için sosyal çabalarından da büyük beklenti içinde olduğunu gösteriyor. Bu sonuç Hıristiyanlığın önemine duyulan güveni gösteriyor. Hıristiyan inançlarının teşvik ettiği faaliyetler, çabalar, insani ihtiyaç olduğu gibi aynı zamanda evrensel değerlere de sahip. Hıristiyanlar barış ve adalete hizmet ettiklerinde, bunu inançlarının bir ifadesi sayıyorlar. Bu sonuçlar cesaretlendirici. Ankete katılanlar, Hıristiyanların yaptıklarını, ‘önemli’ diye nitelendiriyor.”

Belçika ve Fransa'da yüzü tanınmayacak biçimde kapatan burkanın yasaklanması tartışmaları, Hollanda’nın de Volkskrant gazetesinde geniş yer buluyor:

“Demokratik bir hukuk devleti, nadir rastlanan ancak buna rağmen çok dikkat çeken dış görünüş konusunda uygun bir tavır sergilemeli. Birçok insan vücudunu tamamen kapatan bu giysileri giyenlere baktığında huzursuz oluyor. Bunun nedeni sadece ‘iman’ adına düzenlenen terör saldırıları değil. Yüzün tamamen kapatılması, önemli bir engel olarak görülüyor ve hatta tehlikeli bulunuyor. İnsanlar özellikle iç içe, yakın oldukları durumlarda, birbirlerinin yüzünü görmek istiyor. Oldukça yaygın olan bu istek, bu küçük azınlığın ikna edilmesini mümkün kılabilir.”

İsveç’in Sosyal Demokrat Afdonbladet gazetesi ise bugünkü sayısında Avrupa’nın birçok ülkesinde yapılan seçimlerde aşırı sağcı partilerin başarı sağlamasını ele alıyor:

“Hümanizme inanan vatandaşların, kendisini giderek daha fazla gösteren sağı ciddiye almasının tam zamanı. Çünkü sağcılar son Avrupa Parlamentosu seçimlerinde oylarını önemli oranda artırmayı başarmıştı. Son dönemlerde ise bazı ülkelerdeki seçimlerde de aynı şekilde başarılı oldular. İtalya Başbakanı Silvio Berlusconi ve koalisyon ortağı Kuzey Ligi (Lega Nord), bölgesel seçimlerde kayda değer biçimde oylarını artırdı. Kuzey Ligi ülkenin Romanlar'dan temizlenmesinden bahsediyor. Aşırı sağcılar, küçük gruplar değil, bir ülkede seçimleri kazanıp, parlamentoyu ele geçirebilecek güçte büyük siyasi partiler. Şu günlerde yaşananların 1930’lı yıllarda olup bitenleri hatırlattığını söylemek, abartılı olmaz. Almanya’da işsiz sayısının 5 milyonun üzerinde olması bekleniyor. Bu, 1932 yılından bu yana kaydedilen en yüksek rakam. Aşırı sağcıları durdurmak, hepimize düşen en önemli sorumluluk.”

© Deutsche Welle Türkçe

Derleyen: Hülya Topcu

Editör: Ahmet Günaltay