1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

TÜR 0212 Presseschau 2

2 Aralık 2010

Almanya'da İslâm konusunda yapılan araştırmanın sonuçları, Kazakistan'ta yapılan AGİT Zirvesi ve Wikileaks'in ABD Dışişleri Bakanlığı'na ait gizli belgeleri yayınlaması, Avrupa basınının yorum konularını oluşturuyor.

https://p.dw.com/p/QNwF

Münster Üniversitesi'nde yapılan 'Din ve politika' başlıklı, Avrupa'da İslâmı mercek altına alan araştırmanın sonuçları, bugün Berlin'de açıklandı. Araştırmaya göre Almanlar'ın akıllarına İslâm deyince gelen ilk kavramlar, 'kadınların dışlanması', 'fanatizm' ve 'şiddet eğilimi'. Alman Frankfurter Rundschau, araştırmanın sonuçlarını şöyle yorumluyor:

"Münster Üniversitesi araştırmasında, birçok Alman'ın Müslümanlar söz konusu olduğunda korku ve hoşgörüsüzlüğe sahip olduğu yönünde, bugüne kadar bilinen fenomene, önemli bir bilgi daha ekledi: Başka bir işleyiş de mümkün. Fransa ya da Hollanda gibi, Müslümanların dinlerini açık biçimde yaşayıp, bunun gereklerini yerine getirebilen bir grup olarak, gündelik hayatın bir parçası haline gelmeleriyle, ortaklık ve birlikteliğin inşa edilmesi de mümkün oluyor. Bizde, Almanya'da sabır, politik sağduyu ve İslâm ile temastan duyulan korkunun azalmasına ihtiyaç var. Özellikle de herkesin birbirini dinlemediği konuşmalar yerine, hâlâ zor olsa da, Müslüman ya da Müslüman olmayanların birbirbirlerini karşılıklı olarak dinlediği, verimli konuşmaların yapılması gerekli."

İsviçre'den Neue Zürcher Zeitung, Kazakistan'daki AGİT Zirvesi'ni masaya yatırıyor. Yorumda teşkilatın kendi imajına zarar verebileceği uyarısı yapılıyor:

"Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı ve onun öncesinde kurulan Güvenlik ve İşbirliği Konferansı, haklı olarak barış, demokrasi ve insan haklarının destekleyicileri ününe kavuşmayı haketti. Özellikle İsviçre bu konudaki çalışmalarının etkili olmasını başardı. Ancak İsviçre ve onun gibi barışı destekleyen ülkeler yalnız değil. İsviçre ve bu ülkeler AGİT içinde hiç de iştah kabartmayan, barış ve demokrasiyi bizim anladığımızdan farklı algılayan aktörlerle iç içeler. Bunlara, zirveye ev sahipliği yaparak yakışıksız biçimde yüceltilen, Kazakistan iktidarı da dahil. Ancak siyasi güç kategorilerini düşünüp, bunu gözetenler, bu konuda elde edilecek kazanç yüksek olacaksa, prensiplerin bir ölçüde gözardı edilebileceği tezini öne sürebilirler. Ancak bunun da garantisi yok ve sonuç olarak AGİT'in bu zirveden 'kaybeden' olarak çıkma riski de büyük."

Norveç'in muhafazakâr Aftenposten gazetesi ise aynı konuyla ilgili yorumunda, şu görüşlere yer veriyor:

"Üst düzey politikacıların yaptığı açıklamalara rağmen, AGİT Zirvesi, uluslararası kamuoyunun dikkatini çekmiyor. Temelde AGİT'in 2010 yılı Avrupası'na katkı sağladığı konusunda şüpheler mevcut. Organizasyonun kendisi, varlık nedenini haklı çıkarmak için bir gerekçe arayışı içinde. Kazakistan ev sahibi ülke olarak ne yazık ki AGİT'in sahip olduğu birçok problemi sembolik olarak gösteriyor. Otoriter Kazakistan Devlet Başkanı Nursultan Nazarbayev'in, organizasyonun dışarıya yansıyan yüzü olması, AGİT'in, demokrasi ve insan haklarının önde gelen savaşcısı olduğunu söyleyerek, bundan yararlanması tezi de kulağa hiç ikna edici gelmiyor. Bu zirvenin en yararlı yanı, bu tür buluşmalarda aslında hep yaşanan, resmi olmayan görüşmelere vesile olması."

Bugünkü gazetelerin yer verdiği bir başka önemli konu ise Wikileaks internet platformunun, Amerikan Dışişleri Bakanlığı'na ait gizli belgeleri yayınlaması ve belgelerin içeriği. Viyana kaynaklı Die Presse, yorumunda şu değerlendirmeyi yapıyor:

"Yayınlanan belgeler, Amerikan diplomasisi için gerçi utanç verici ama belki de artık böyle değil. Çünkü yayınlanan bazı belgeler insanı yatıştırıcı özellikte. ABD, İsrail ve bazı Arap ülkelerinin yoğun baskısına rağmen, İran macerasına girişmedi ve bunun yerine Tahran'a karşı daha sert yaptırımların uygulanması için akıllı bir ittifak kurdu. Ortaya çıkan, Çeçenistan Devlet Başkanı'nın Dağıstan'daki bir düğüne katılımıyla ilgili diğer gizli belgelerdeki ifadelerse edebi bir kaliteye sahip. Wikileaks, bu belgeleri yazanlara, bileklerinin hakkıyla kazandıkları bir okuyucu kitlesi yaratmış oldu."

© Deutsche Welle Türkçe

Derleyen: Hülya Topcu

Editör: Beklan Kulaksızoğlu