1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

03.03.2005 - Avrupa basınından özetler...

Derleyen: Çelik Akpınar3 Mart 2005
https://p.dw.com/p/AbrQ

Alman ve diğer Avrupa basınında basınında bugün, Suriye’nin Lübnan’da oynadığı role ilişkin değerlendirmeler, Almanya’da muhalefetin hükümete istihdam için işbirliği önerisi ve yoksulluk raporu öne çıkıyor. Thüringer Allgemeine Zeitung gazetesinin, Suriye’nin Lübnan’da oynadığı rolü irdelediği yorumda şu satırlar yer alıyor:

“Şam’ın elleri heryere uzanıyor ve teröristleri himaye ediyor. Filistinli örgüt İslami Cihad örgütünün Tel Aviv’deki son bombalı eyleminin izleri de Suriye’ye uzanıyor. Ne var ki, Suriye’ye her zaman son derece eleştirel gözle bakan eski Lübnan Başbakanı Hariri’yi katledenler bardağı taşırdılar. Eylemin ardında kimin olduğuna ilişkin kanıtları beklemeye gerek görmeyen kitleler, Lübnan’da haftalarca süren protesto eylemlerini başlattılar. Öyle ki bu gösteriler, Suriye yanlısı yeni Lübnan hükümetini de bir anda silip süpürdü. Eski iç savaş ülkesi Lübnan’daki barışçıl protesto gösterilerinin ilk kez siyasi hedeflerine ulaşması, BM’yi de harekete geçirdi. BM, şimdi Lübnan’da konuşlanmış olan 14 bin Suriye askerinin çekilmesi için tüm tarafların baskı yapması çağrısında bulunuyor.“

Liberal Danimarka gazetesi Politiken ise, Suriye’nin Lübnan’dan asker çekmeye hazır olduğuna ilişkin yorumunda şu farklı görüşleri savunuyor:

“İyi niyetli bir dünyada yaşıyor olsaydık, Lübnanlılar’a biraz düşünüp ondan sonra karar vermeleri için olanak tanırdık. Ama bu iyi niyet yok, Lübnan’a karşı da zaten hiç olmamıştı. Aslında somut talebin, ’Lübnan’dan ellerinizi çekin’ olması gerekir. Elbette Suriye’nin Lübnan’da işgalci bir kontrol gücü gibi bulunmasına da son vermesi gerekmektedir. Ancak, Suriye’nin Lübnan’ı terketmesi sonucunda ortaya çıkacak boşlukta İran’ın, Suudiler’in ya da Amerikalılar’ın at koşturmasıyla veya İsrail ile Filistinliler’in ortamı kendi çıkarları doğrultusunda etkilemeye çalışmalarıyla Lübnanlılar’a yardım edilmiş olunamaz. Lübnan’da ne yazık ki güçlü bir hükümet bulunmuyor. Ancak Beyrut’taki göstericilerin cesaret verici sinyalleri de gösterdi ki, Lübnanlılar boyunduruk yerine özgürlük, baskı yerine demokrasi istiyorlar.“

Almanya’da işsizlik sayısının 5 milyon 200 bin gibi rekor bir düzeye ulaşması sonrasında Alman ana muhalefet Hristiyan Birlik partileri, işsizliğe birlikte çare bulmak için hükümete istihdam paktı önerisinde bulundular. Ancak koalisyon hükümetinin büyük ortağı Sosyal Demokrat Parti’den olumlu yanıt alamadılar. Frankfurter Allgemeine Zeitung gazetesi bu duruma ilişkin olarak yorumunda şu görüşleri savunuyor:

“Bayan Merkel ile Stoiber, Schröder’e sundukları ortak önerilerle, gündemi belirlemek, siyasi birlikteliklerini sergilemek ve Schröder’i dize getirmek hedefini güdüyorlar. Başbakan Schröder ise kalan görev süresi içerisinde reformların etkisini ve konjonktürel sıçramayı görmek için beklemeye yatmak istemekteydi. Ama her iki açıdan da durum Schröder için pek iç açıcı görünmüyor. Schröder’in reformlarından çok daha fazlasını yapmak istedikleri açıklayan ana muhalefetin, bu vaadiyle Almanya’da iktidara gelip gelemeyeceği ise gelecek yılın sonbaharındaki seçimlerde belli olacak.“

Offenbach Post adlı gazete ise yorumunda, Sosyal Demokrat Parti’nin istihdam için işbirliğine „hayır“ demesini anlayışla karşılamıyor:

“Hristiyan Birlik partilerinin uzattığı ele bir an önce sarılmak ve işveren ve sendikalarla birlkite işsizliğe karşı önlem almak en iyi çözüm olurdu. O zaman kimin bu konuda ciddi olduğu, kimin sadece safsata konuştuğu da ortaya çıkardı. Zira, aslında onyıllardan beri iktidar ve muhalefet partileri birlikte arabayı duvara toslattılar ve hiç çekinmeden halka teskin edici ilaç verdiler. Bu yüzden, daha büyük zararlar açılmadan sadece büyük halk partilerinin değil, tüm toplumsal güçlerin büyük koalisyona gitmesi artık vazgeçilmez bir gereklilik oldu. Şimdi olmayacaksa, bu başka ne zaman olacak?“

Almanya’da federal hükümetin açıkladığı ikinci yoksulluk raporuna ilişkin olarak Maerkische Zeitung gazetesinin yorumuna göz atıyoruz:

“Almanya’da yoksul insan sayısında artış olmasının ilk etkenlerinden biri, işsizlik. Bu gelişme tersine çevrilemediği ve ek işyerleri açılması sağlanamadığı takdirde, iki yıl sonraki yoksulluk, zenginlik raporu çok daha olumsuz görüntü sergileyecek. Bu durumda zenginlerden daha fazla katkı sağlamalarını istemek belki toplumun moralini yatıştırmaya yarayabilir, ancak asıl sorunu çözmez.“

Son olarak Almanya’da artan işsizlik, yoksulluk ve zayıf ekonomik büyüme sorununa ilişkin olarak İtalyan La Repubblica gazetesinin yorumunu alıyoruz:

“Almanya’da işsizler yoksullaşıyor, çünkü İngiltere ya da ABD’dekinin tersine Almanya’da iş piyasasından ayrılanların piyasaya tekrar dahil olmaları çok güç. Bu bir anlamda, Anglosakson tarzı yeni liberal kapitalizm karşısında Alman modelinin iflası anlamına da geliyor. Nitekim, İngiltere’nin şu anki ekonomik büyümesine Almanya gıpta ediyor: İngiltere’de işsizlik Almanya’dakinin hemen hemen dörtte biri oranında, ayrıca bu ülkenin mali durumu da yerli yerinde.“