1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

03.10.2006 - Alman basınından özetler...

Derleyen: Cem Sey4 Ekim 2006
https://p.dw.com/p/Abkq

Bugünkü basın özetimizde Almanya’nın bundan 16 yıl önce birleşmesi, Frankfurt’ta açılan Kitap Fuarı ve Bosna Hersek’te hafta sonu yapılan seçim sonuçlarına ilişkin değerlendirmeler dikkat çekiyor.

Almanya dün ülkenin bundan 16 yıl önce tekrar birleşmesini kutladı. Bugünkü yorumunda bu yıldönümünü ele alan Handelsblatt gazetesi, bugün Doğu Almanya’nın ne noktada olduğu sorusunun sadece tören konuşmalarında sorulduğunu savunuyor:

“Artık 16 yaşındaki bir Doğu Alman Dresdenli, siyasi görüşü, müzik zevki ve yaşam hedefleri bakımından aynı yaştaki bir Doğu Alman Cottbussludan, Batı Alman bir Saarbrückenliye göre daha farklı. Doğu’da Dresden ve Oberhavel gibi bölgeler ekonomik bakımdan patlarken, Potsdam civarında ışıklar sönüyor. Eyaletlerin ortalamasının bir anlam ifade etmediği yerde, ‘Doğu’nun ortalama değerleri’ anlamını kaybediyor.”

Frankfurt kentinde Almanya’nın birleşme gününde açılan geleneksel kitap fuarı da bugün gazetelerin ele aldığı konular arasında. Frankfurter Rundschau gazetesi, Batılı ülkeleri eleştirerek şu ifadeyi kullanıyor:

“Bizim, Batılı demokrasilerin, köktendincilerin olsun, dürüst geçinenlerin olsun, Doğu Avrupa’ya hakim olan sözde demokratik hükümdarların olsun beyin yıkamasına karşı korumalı olduğumuzu düşünmemize hiç gerek yok. Bu bakımdan dünyanın en büyük kitap fuarı çok değerli bir diplomatik görevi yerine getiriyor. Çünkü burada, kimlikleri dinin ve ulusun ötesinde özgür sözde bulunan okurların değerler topluluğu bir araya geliyor.”

Berliner Zeitung gazetesiyse, kitap okumanın güzelliğinin ne olduğu sorusuna yanıt arıyor:

“Bir roman okumak, bir kader olduğunu, bir noktada kısmen ya da tamamen aydınlanan bir şeyin değişmez şekilde varolduğunu kabul etmek demek. Konulu bir kitap okumak demek, bir düşünce zincirine, olaylar arasında kendiliğinden düşünülemeyecek bir ilişkiye konsantre olmak demek. Okurları hipertekstler ve karşılıklı etkileşimle yazarın sultasından kurtarmak isteyen, bu sultanın yazma ve okumanın anlamının ta kendisi olduğunu ya da en azından bugüne kadar olduğunu anlamamış demektir. Okumak, harflerin anlamının kölece deşifre edilmesi değildir. Yabancı bir bireyselliğe kendini teslim etmek konusunda serbest bir seçimdir. Edebiyat olsun, bir olayı ya da düşünce zincirini anlatan konulu kitaplar olsun, hepsi, özgürlüğü en ideal şekilde zorlamayla birleştiren araçlar olarak karşılıklı etkileşime izin vermemelerine rağmen değil, tersine öyle oldukları için rakipsiz kalacak.”

Tageszeitung gazetesi bugün Bosna Hersek’te bu hafta sonu yapılan seçimlerin sonucunu yorumluyor. Seçmenlerin ilk defa milliyetçi partileri reddettiğini ve hatta milliyetçiliğe karşı olduğu ortada olan güçlerin, ülkenin üç kişiden oluşan başkanlık divanına bir üye sokmayı başardığını haber veriyor ve şöyle devam ediyor:

“Fakat ancak bu yeni güçlü adamlar uzlaşmayı başarırsa ülke rahat bir nefes alabilir. Birçik vatandaş milliyetçi gerilimlerden bıkmış ve normal bir devlet ister durumda. Birçok Müslüman, Sırp ve Hırvat başkalarını seçtiğinden, yani sadece kendi partilerini değil, başka ulusal gruplardan adayları da seçtiğinden Bosna Hersek’in siyasi manzarası değişmeye başladı. Bu da genel bir iyimserliğe neden oluyor.”