1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

04.07.2005 - Avrupa basınından özetler...

Derleyen: Ayşe Tekin4 Temmuz 2005
https://p.dw.com/p/Abq3

Alman ve Avrupa basınında bugün manşetlere çıkan ortak konu hafta sonunda yapılan Live 8 konserleri. Dünyanın 10 kentinde yapılan, iki milyon kişinin katıldığı, yoksulluğa ve açlığa karşı kitlesel protesto eylemi olarak nitelendirilen konserlerin Çarşamba günü İskoçya’nın Gleaneagles kentinde toplanacak G8 zirvesini nasıl etkileyeceği ise yorum köşelerinin konusu. Alman gazetelerinde, ayrıca Türkiye’deki terör olayları ve Karamanlis – Erdoğan görüşmesi yorumlanıyor.

Almanya’nın en büyük gazetelerinden Bild gazetesi Live 8 konserlerini, “dünyanın sekizinci harikası gibi konserler” başlığı ile tam sayfa resimli olarak veriyor. Hamburger Morgenpost ise “Yoksulluğu tarihe gömelim, sloganına iki milyon kişi imza attı, bu tepkinin G8 Zirvesi’ni nasıl etkileyeceğini göreceğiz, ama tamamen görmezden gelinmesi mümkün değil” yorumunu yapıyor. Brauenschweiger Zeitung, “Milyonların duygusal protestosu büyük başarı idi, ama Afrika’nın sürekli desteğe ihtiyacı var” uyarısında bulunuyor. Frankfurter Allgemeine Zeitung, “Kimse, Afrika’daki yoksullukla mücadelenin aynı zamanda varsılların çıkarına olduğunu inkar edemez. Ama sadece batının değil Afrika ülkeleri hükümetlerinin de,yeni kolonyalizmin kıtanın yaşam damarlarını kuruttuğu bahanesine sığınmadan sorumluluk üstlenmesi gerekir” diyor.

Konserlerin organizasyona yönelik tüm eleştirilere rağmen dünyanın dikkatini Afrika’ya çekmeyi başardığını belirten Frankfurter Rundschau gazetesi gibi, Westdeutsche Allgemeine Zeitung da, “Pop müzik branşı, varsıl endüstri ülkelerine baskıyı arttırmayı başardı, bunu eleştirenler alternatif göstermeliler yorumunu yapıyor. Protestonun “beyaz” olduğu eleştirisine Dresdner Neuste Nachrichten gazetesi de katılıyor:

“Umursamazlığa son verilmesi ve küresel politikada kitlelerin de sözünün olduğunun gösterilmesi açısından konserler umut verici idi. Eğer Afrikalılar konserlere daha fazla katılsa idi, daha etkili olurdu. Kara kıtanın müzisyenleri arka sıralarda kaldılar, ortak bir dünyanın görüntüsü bu olmamalı idi.”

Fransız La Tribüne gazetesi, “Afrika için maddi yardımın yeterli olmadığı, yönetim anlayışının da değişmesi gerektiği” görüşünde. İspanya’dan El Pais, “Rock konserleri dünyanın sorunlarını çözemez, ama politikacılar için bir uyarı olmalıdır” yorumunu yapıyor. Hollanda gazetesi Telegraaf’a göre “Maddi yardım musluğunun açılması acil sorunları çözebilir ama yapısal sorunları değil ve bunların üstesinden Afrikalılar kendileri gelmeliler.” İtalyan La Republica gazetesi ise ileri sanayi ülkelerinin zirvesinde Afrika ile dünya ikliminin korunması konularının birbirine rakip olabileceğini ve ABD Başkanı Bush’un yardıma karşılık çevre korumadan vazgeçme önerisini getirebileceğini yazıyor.

Alman basınında Türkiye ile ilgili haber ve yorumlar da dikkat çekiyor. Frankfurter Allgemeine, Frankfurter Rundschau ve Süddeutsche Zeitung gazetelerinde Ankara’da bakanlık önündeki bombalı intihar eylemi girişimi, Türkiye’nin doğusunda bir yolcu trenine yapılan bombalı saldırı ve Ankara ile Atina arasındaki yakınlaşma haberlerine yer veriliyor. Hafta sonunda televizyon ve radyo bültenlerine de konu olan bu üç gelişmenin dışında Süddeutsche Zeitung gazetesinde, İstanbul’da başlayan Dünya Mimarlık Kongresi’ne ve bu vesile ile mimari açıdan İstanbul’un konumuna dikkat çekiliyor. Frankfurter Allgemeine Zeitung, Gümülcine doğalgaz boru hattının açılışı için Meriç köprüsü üzerindeki İpsala sınır kapısında düzenlenen törene iki ülke başbakanlarının katılmasını, Ankara ile Atina’dan uyum gösterisi başlığı ile sunuyor. Karamanlis ve Erdoğan’ı birlikte gösteren resmin altında, iki ülke arasında kıta sahanlığı ve Kıbrıs gibi çözülmemiş sorunların olduğuna da dikkat çekiliyor. Elazığ - Tatvan demiryolundaki bombalı saldırı olayı Süddeutsche Zeitung gazetesinde “Kürt Terörü” başlığı ile yorumlanıyor:

“Aşırı milliyetçiler, dün Bingöl’deki İnsan Hakları Merkezi’ni talan ettiler. Gerekçeleri PKK gerillasının iki trene yaptığı ölümle sonuçlanan terör saldırısı idi. Türkiye’de terörün ülkeyi bölmesinden medet umanlar yok değil, ama bunlar azınlıktalar. Büyük çoğunluk ülkenin demokratikleşme ve Avrupalılaşma yolunda ilerlemesinden yana. Terör yanlılarını, sivilleri taşıyan bir trene bomba koymaya iten belki de bu kararlılık. Uzaktan kumanladı bombalar suçsuz yolcuları öldürdü, eylemciler yolcuların Kürt olduğunu bile umursamadılar. Belki de PKK’nın hedefi belirsiz eylemlerinin altında, kitlesel desteği kaybetmekten duyduğu umutsuzluk yatıyor. Gerillanın Türkiye’deki Kürt politikacıları dinleyip dinlemediğini bilmiyoruz, ama herkes, Avrupa’dakiler de dahil terörü durdurmak için elinden geleni yapmalı.”

Süddeutsche Zeitung gazetesinin Türkiye muhabiri Christiane Schlötzer, İstanbul’da dün başlayan Dünya Mimarlık Kongresi ile ilgili yazısında “İstanbul neden daha iyi işliyor” sorusuna cevap arıyor. 2600 yıllık kentin her yıl 400 bin göçmene mekan olduğunu, buna rağmen evsizlerin sayısını çok az ve çöp toplama işleminin neredeyse dakik olduğunu belirtiyor. İstanbul’a “kaçak yapılan cenneti” yakıştırması yapan Schlötzer, kentin mimarisindeki bozulmanın son kırk yılda gerçekleştiğini, kuralsız yapılaşmanın bir çok tarihi mekanı da tahrip ettiğini hatırlatıyor. Buna rağmen kentin tarihi silüetinin, ünlü yazar Herman Melville’in 1856 yılında İstanbul’a gemi ile gelişinde tasvir ettiği gibi korunduğunu belirten yazar, yeni deniz yolları yönetimince kaldırılmak istenen İstanbul’un vapurlarının da kentle özdeşleştiğini, adeta bir kültür mirası olduğunu vurguluyor.