1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

04.08.2004 - Avrupa basınından özetler...

Derleyen: Ayşe Tekin4 Ağustos 2004
https://p.dw.com/p/Abto

Alman medyasında bugün, çocuklar adına açtırılan hesaplardaki miktarın işsizlik yardımının ödenmesinde etkili olmasıyla ilgili yorum ve haberler dikkat çekiyor. Avrupa basınında ise ABD’ndeki terör uyarıları konusunu ön plana çıkıyor.

Münih’te yayımlanan Süddeutsche Zeitung, ”Devlet için Tasarruf” başlıklı yorumunda Almanya'daki tartışmalara şöyle yaklaşıyor:

”Hükümet çocuklar için açılan tasarruf hesaplarını görmek istiyor. Uzun süreli işsiz olan ana-babalar, devletten para almak için ihtiyaç bildirmek ve bunun için ailenin tüm maddi varlığını ortaya koymak zorundalar. Sorun bu açıklamanın boyutunun saptanmasında. Çocukların tasarruf hesaplarına konulan 750 euroluk sınır çok düşük. Ayrıca çocuklar adına yapılan yatırımlara el atmak, onların eğitiş şansını azaltmak anlamına gelir. Sırf devletten para alabilmek için mal varlıklarını çocuklarının üzerine yapanlar ise bunun suç olduğunu bilmeliler.”

Saarbrücker Zeitung ise çocuklar adına açılan hesaplara belli bir sınır getirilmesinden yana

”Çocuklar adına açılan hesaplar, mal varlığı dışında tutulursa, ana-babalar işsizlik yardımı alabilmek için tüm paralarını çocukların hesabına yatırabilirler. Hatta mülklerini satıp, çocuklarının hesabına yatırabilirler. Reformun hedefi gerçekten de bu değil. Bu nedenle çocuklar adına açılacak hesaplara bir sınır getirilmeli. Çocukların tasarrufun değerini anlamaları için 1000 euroluk bir sınır konulabilir.”

Almanya’da tartışılan bir başka konuda üst düzey yöneticilerin maaşlarının açıklanması. Bu tartışma Daimler Chrysler firmasındaki toplu sözleşme göreşmeleri sırasında yönetim kurulu üyelerinin tasarruf hedefi ile çalışma saatlerinin artmasını talep ederken, kendi maaşlarında da yüzde onluk indirime razı olmaları ile gündeme geldi. Yönetim Kurulu üyelerinin maaşları açıklansın çağrısına çok az şirketten olumlu yanıt geldi. Alman Borsa Endeksi DAX’ta yer alan firmalardan sadece onu yönetici maaşlarının açıklanmasını kabul ettiler. Yirmisi ise buna rekabeti engelleyeceği gerekçesi ile karşı çıktılar. Financial Times Deutschland bu konuyu yorumladığı yazısında açık kartlarla oynamayı tercih edenlere ”teşekkür ediyor”, diğerlerine ise ”utanın” diyor. Yöneticilerin maaşlarının açıklanması halinde Alman şirketlerinin uluslararası piyasadan üst düzey yönetici bulamayacakları argümanına ise şu cevabı veriyor:

”Üst düzeydeki Amerikan yöneticilerinden hangisi para için Almanya’ya gelir? Peki ya uluslararası holdinglerden kaçında kaç tane üst düzey Alman yönetici var? Neredeyse sıfır. Amerikalı şirketler Almanlar'ın bu mantığını anlamakta zorlanıyor: Bir yönetici maaşını bu kadar gizlerse, daha neleri gizler? Politikacılarla sendikalar bu durumu kendi çıkarlarına kullanıyor... Ama asıl güç hissedarlarda. Şirket genel kurullarında, yönetim kurulunun üyelerinin maaşlarını sormalılar. Aldıkları parayı gizlemek için bu kadar enerji harcayan yöneticilerin şirketi düşünecek zamanı kalmayacaktır.”

Avrupa basınında ortak yorum konusu ABD’de terör uyarısı ve Başkan Bush’un istihbarat örgtülerinde reforma gidileceğini açıklamış olması. Rusya’dan Kommersant, ”istihbarat servislerinde reform Bush’a oy kazandıracak” başlıklı yorumunda çifte standarda dikkat çekiyor:

"Burada bir gariplik var. Totaliter rejimlerde istihbarat örgütlerinin güçlendirilmesi eleştirilir. Örnek demokrasi uyguladıklarını ileri süren ülkelerde ise istihbarat örgütlerinin güçlendirileceği haberi olumlu algılanıyor. ABD’nde Demokratlar ve Cumhuriyetçiler, istihbarat konusunda kimin en iyi reformu yapabileceğini tartışıyor. George Bush, istihbarat örgütleri için yeni bir koordinatör atayarak seçimi şimdiden kazandı. Demokratlar bu karara karşı çıkmak istemiyorlar ve çıkamazlar. Oysa bunu onayladıkları anda kendi yenilgilerini açıklamış olacaklar.”

Fransız Liberation gazetesi, ABD’indeki terör uyarısı ve istihbarat örgütlerinin güçlendirilmesi açıklamasını, ”eniği an sopayı kap” atasözü ile yorumluyor ve Bush’un kriz döneminde kaptan değişmez ilkesinden yararlanmak istediğini yazıyor. Der Standart gazetesi, "Son üç yılın deneyimleri ile Bush’un terör uyarısına inanmak mümkün değil" yorumunu yapıyor, İsparnya’dan El Pais ve Lüksemburg’dan Luxemburger Wort gazeteleri de terör uyarılarını ve bu uyarıların dört yıl önceki raporlara dayandırılmasını seçim kampanyası olarak nitelendiriyorlar.

Bugünkü Almanca basında Türkiye’ye ilişkin bir yazı ise Avusturya’dan Die Presse’de yer alıyor. Jan Keetman imzalı yazıda, Türkiye’de Avrupa Birliği reformları çerçevesinde Milli Güvenlik Kurulu'nun başına bir sivilin getirileceği anlatılıyor. Keetman, ”Generallerin bu değişime boyun eğeceklerini sananlar yanılacaklar. Türkiye’de ordu sadece dış değil aynı zamanda içteki düşmanlara karşı da Cumhuriyet'in bekçisi olarak geçiyor. Eski değerlere dayalı eğitim sistemi değişmedikçe bu da değişmeyecektir” yorumunu yapıyor.