1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

04.08.2005 - Avrupa basınından özetler...

Derleyen: Elmas Topcu4 Ağustos 2005
https://p.dw.com/p/Abpg

Süddeutsche gazetesi, Alman Dışişleri Bakanlığı’nın, Şarm El Şeyh ve Antalya’daki patlamalara dikkat çekerek, tatile giden vatandaşları uyardığını yazıyor. Muhalefetteki Hristiyan Birlik Partisi millevekili Ernst Hinsken’in, hükümetten tehlikeli olan ülkelere baskı yapmasını istediği de haberde verilen diğer bir ayrıntı. Devamı şöyle:

„Alman turistlerin % 90’ı, tatillerini nerede geçireceklerine karar verirken, o ülkenin güvenli olup olmadığına dikkat ediyor. Bu nedenle turizme önem veren ülkelerin hükümetleri terör saldırılarına karşı güvenlik önlemlerini arttırmaya zorlanmalı. Türkiye’nin doğusu ve güney doğusunda PKK ve Türk güvenlik güçleri arasında çatışmalar yaşanıyor. Önlemler alınsa da garanti verilmesi mümkün değil. Antalya’daki son saldırda 9 kişi yaralanmıştı“.

Basın turumuzda şimdiki konumuz İran. İzlediği muhafazakar politikaya rağmen İran İslam Cumhuriyeti’nin dış ülkelerle diplomatik ve ekonomik ilişkileri iyiydi. Taa ki geçen yıl ülkedeki nükleer tesisleri kontrol eden uluslararası uzmanları sınırdışı edene kadar. Bunun üzerine Amerikan ve İsrail yönetimleri İran’ı yeniden nükleer silah geliştirmekle suçlamış, Almanya, Fransa ve İngiltere’nin müzakerele başlaması üzerine durum yatışmıştı. Ancak Avrupa Birilği’nin İran’a vaadettiği ekonomik yardımlara ilişkin somut adımlar gelmeyince, İran geçen Pazartesi günü İsfahan’daki tesislerinde yeniden uranyum zenginleştirmeye başlayacağını duyurmuştu. Batıyla gerginliğin tırmandığı tam da böylesi bir dönemde dün Tahran’da yeni muhafazakar Cumhurbaşkanı Ahmedinecad görevi resmen devraldı. Konu İsviçre’nin Basler, İngiltere’nin The Times ve Alman Frankfurter Allgemeine gazetelerinde geniş yankı bulmuş. Alman Frankfurter Allgemeine gazetesi örneğin, yeni cumhurbaşkanının İslami adalete önem vereceğini vurgulamasını şöyle yorumluyor:

„ Mahmud Ahmedinecad, yolsuzluk ve fakirlikle mücadele ederse bir çok İranlı ona gerçekten müteşekkir olacak. Ancak yolsuzluğun üstesinden gelmesi zor, çünkü ucu taa yüksek mevkilerdeki dini liderlere uzanıyor. Peki ama bu konumdaki siyasilere, din adamlarına dokunmaya kim cesaret eder? Eski Cumhurbaşkanı Hatemi döneminde filizlenen irili ufaklı bir iki fide çiğnenecektir elbette. Öte yandan Ahmedinecad’ın basın özgürlüğünü arttıracağı yönündeki sözlerine kimse inanmıyor. Haftalardır açlık grevinde olan gazeteci Ekber Ganci’nin durumu ciddiye alınmıyor„

Discovery yeryüzüne sağlam bir biçimde iniş yapacak mı, yapamayacak mı? Fırlatılırken, yakıt tankından bir izolasyon parçasının kopması üzerine tüm dünyayı tedirgin edenuzay mekiği Discovery, dün tamir edildi, tamir işlemini bir çok televizyon kanalı naklen verdi. Amerikan Başkanı Bush da olayı bizzat izleyenler arasındaydı. Tamirin başarılı geçmesi Bush’u yüreklendirmiş olsa gerek, Amerikan Başkanı marsa da insan gönderme planlarından bahsetti. Uzmanlar ne ekonomik ne de teknik olanakların yetmediğinin gün gibi ortada olduğu bir dönemde bu açıklamaların gelmesini Amerikan politikasının prestij kazanma çabası olarak yorumluyor. Alman Frankfurter Rundschau gazetesi de uzmanlarla aynı görüşte. Regensburg’da yayımlanan Mittelbayarischer Zeitung ise, problemli Discovery macerasının bile Başkan Bush’u bilim kurgu romanı benzeri fantazisinden caydırmaya yetmediğine dikkat çekiyor. Haftalık die Zeit ise, NASA’nın uzay mekiği programlarını bozuk bir kabloya benzetiyor. Yorumun devamı şöyle:

„ Uzmanlar NASA’nın yıllardır izlediği çizginin tehlikesine dikkat çekiyor. Amerikan Havacılık Dairesi şimdiye dek „ nasıl olsa yolunda gider, hele bir gönderelim“ mantığı ile hareket etti. Bu tavrın nedeni açık, uzay mekiği programları politik prestije hizmet ediyor. Üstelik misyonların çoğunda, serbest piyasa kuralları devre dışı bırakılarak, ihaleler büyük şirketlere verildi, bilim ahlakına uygun davranılmadı. Durum böyle olunca da NASA’yı eleştirmemek elde değil“.

Basın özetlerimizde son olarak Ortadoğu’ya uzanıyoruz. Bilindiği gibi Ağustos ayı ortasında Yahudi yerleşimciler Gazze Şeridi’ni boşaltacak. Avusturya’da yayımlanan Salzburger Nachrichten gazetesi, Şaron hükümetinin bu adımla Ortadoğu barışı için çaba harcayan bir lider konumuna gelmediğini vurguluyor. Yorum devamında şu satırları okuyoruz:

„ Tüm dünyanın gözlerinin Gazze Şeridi’ne çevrildiği bir dönemde Şaron Güvenlik Duvarının ve yeni Yahudi yerleşim birimlerinin inşaası ile Kudüs ve Batı Şeria’da işi oldu bittiye getiriyor. İsrail hükümeti böylece fakir ve yüzölçümü az bir alanda yaşamak zorunda kalmaktan huzursuz Filistinlilerle yeni anlaşmazlıkların doğmasına zemin hazırlıyor. Müzakereye gidilmesi olasılığı da düşük. Gözümüzü, barış için Gazze’ye değil, Kudüse çevirmeliyiz, çünkü barışın tohumları önce orada atılmalı“.