1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

04.10.2004 - Avrupa basınından özetler...

Derleyen: Beklan Kulaksızoğlu4 Ekim 2004
https://p.dw.com/p/AbtA

Alman basınında bugün yer alan yorumlarda Türkiye’nin AB üyelik süreci ile ilgili tartışmalar ve dün 14’üncü yıldönümü kutlanan Almanya’nın yeniden birleşmesi konuları öne çıkıyor.

Almanya’nın en yüksek tirajlı gazetesi Bild, bugün yayınladığı haberde Avrupa Komisyonu’nun 6 Ekim’deki raporunda Türkiye ile müzakerelere başlanmasını tavsiye edeceğini yazıyor. Gazete, Komisyon kaynaklarına dayandırarak verdiği haberde, rapordan alıntı yapıyor ve "Komisyon, Türkiye’nin siyasi kriterleri yeterli ölçüde yerine getirdiği görüşündedir ve müzakerelere başlanmasını tavsiye etmektedir" ifadesinin yer aldığını belirtiyor. Gazetenin konu ile ilgili yorumu ise şöyle:

"Avrupa Türkiye’nin üyeliği için müzakerelere başlamayı planlıyor. Komisyon’un bu tavsiyesi iyi bir işaret. Ama sadece Türkler için değil, Avrupalılar için de. Şurası kesin: Müzakerelerin başlangıcı, aynı zamanda uzun bir yolun başlangıcı. Ama önemli olan, müzakerelerde, dostlar arasında yaşanan yakınlaşmadır. Tüm Avrupa’da barış ve özgürlüğü, ekonomik ve kültürel güçlülüğü korumak isteyen, bu yakınlaşmayı kabul etmelidir. Bu yolu birlikte yürürsek sonunda herkes karlı çıkabilir!"

Frankfurter Neue Presse

gazetesi ise Türkiye ile ilgili ekonomik sorunları ön plana çıkarıyor:

"AB, Türkiye’yi bünyesine katabilecek durumda değil. Türkiye’de kişi başına milli gelir eski 15’ler Avrupası ortalamasının sadece yüzde 26’sı oranında. Ki eski 15’ler daha 1 Mayıs’ta yeni üye olmuş on ülkeyi ekonomik olarak sindirebilmek durumunda. Bu ülkelerde nüfus daha az olduğu için bu belki başarılabilir. Ama kısa süre sonra Avrupa’nın en kalabalık nüfuslu ülkesi haline gelecek bir Türkiye sözkonusu olduğunda AB’nin imkanları önemli ölçüde zorlanacaktır. Türkiye’nin üyeliği ile birlikte AB’nin yılda 27 milyar euroya varan miktarlarda ödeme yapması gerekecek. Maliye Bakanı Eichel’ın, Avrupa kasasına daha fazla para ödememek için Brüksel ile şimdiden tartışmaya giriştiği düşünülürse, Avrupa kasasına en büyük katkıyı yapan Almanya’nın masraflı aday Türkiye’yi desteklemesi ekonomik açıdan tutarsızlıktır."

Neue Osnabrücker Zeitung

’un yorumunda ise şu satırları okuyoruz:

"Türkiye ile müzakerelere başlanacağı ortada. Soru, Türkiye Avrupa’nın bir parçası mı? Coğrafi olarak sadece küçük bir parçası. Ama ne olmuş ki? AB harita ile değil, fikir ve irade ile şekillenmiştir... Türkiye’nin Müslüman, yoksul, tarım toplumuna dayalı ve devletin vatandaşa karşı baskın olduğu bir geleneğe sahip olması, Türkiye’yi Avrupa’dan ayıran bir özellik olarak coğrafyadan daha çok ciddiye alınmalıdır. Ama eski aday ülkelerde olduğu gibi burada da üyelik sürecinde Avrupa’ya yönelimin güçlenmesi halk için şimdiden önemli iyileşmeleri getirmekte. Avrupa’ya yönelim Türkiye’de zaten vardır, hem de pekçok yönden. İki örnek verelim: Tarihi olarak Türkiye Osmanlı İmparatorluğu’nun halefidir. Osmanlı İmparatorluğu yüzlerce yıl Güneydoğu Avrupa’nın parçası olarak Avrupa’da önemli bir güçtü. Ve ikinci örnek: Diyarbakır futbol kulübü 2001 yılında birinci lige yükselip sansasyon yarattığında stadyumdaki pankartlar, taraftarın düşlerini yansıtıyordu: Tabii ki Asyalı takımları değil, Real, Liverpool, Bayern Münih yani Avrupa’yı!’’

Almanya dün yeniden birleşmenin 14’üncü yıldönümünü kutladı. Ancak Alman Birliği Günü, özellikle de Doğu ve Batı arasında kapatılamayan uçurumun ve bunun yarattığı sosyal gerginliğin gölgesinde geçti. Maerkische Oderzeitung’un yorumunda şu satırları okuyoruz:

"Yeniden birleşmenin sorunlarla dolu 15’inci yılında Doğu ile Batı arasında belirgin bir uçurum var. Doğu’da daha az kazanılıyor, işsizlik Batı’dakinin iki katı, vergi gücü sadece yüzde 55, üretim sadece yüzde 75. Bu kabul edilemez. Almanya sadece bir bütün olarak düşünülebilir ve bu bütün sadece devletin birliğini değil, çok daha fazlasını içine alıyor. Batı daha uzun süre Doğu ile dayanışma içinde olmalıdır ve Cumhuriyet’in siyasi mekanizmasında bulunan aklı başında hiçkimse bunu inkar edemez."

Alman gazeteleri egemenliğin 14’üncü yılında mevcut sorunları ön plana çıkarırken Fransız Ouest-France gazetesinin yorumunda yeniden birleşmenin sevindirici yönleri vurgulanıyor:

"Berlin dün ‘Alman Birliği Günü’nü, yeniden birleşmenin 14’üncü yıldönümünü kutladı. Halkın coşkusu ile gerçekleşen yeniden birleşme ile Alman tarihinin iki karanlık sayfası birden çevrilmiş oldu. Soğuk Savaş sayfası, ama aynı zamanda onun öncesindeki Nazi döneminin sayfası. Dünkü bayram, ekonomik ve sosyal zorluklara rağmen coşkuyla kutlanabilirdi. Bu tür zorluklardan hiçbir Avrupa ülkesi muaf değil. Hele Berlin’in, özgür ve yeniden birleşmiş bir Almanya’nın başkenti olarak diplomatik ağırlığını da yeniden kazanmış olması bu sevinci daha da artırmalı. Bu başarı ne Bonn’a ve tabii ki ne de eski Demokratik Almanya Cumhuriyeti’ne nasib oldu. Nasıl oluyor da Almanlar’ı bu kadar mutlu etmesi gereken birşeyin üzerinde bulutlar dolaşıyor?"