1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

TÜR 0504 Presseschau 2

5 Nisan 2011

Bugünkü Avrupa basınının yorum konuları Libya ve Fildişi Sahili'ndeki çatışmalar, ABD'deki başkanlık seçimlerine hazırlık ve Hür Demokrat Parti'deki genel başkan arayışı.

https://p.dw.com/p/10ner

Fransız Liberation gazetesi bugünkü sayısında Libya ve Fildişi Sahili’ndeki şiddet olayları ve çatışmalar ışığında, Fransa’nın bu iki ülkeye tavrını masaya yatırıyor:

“Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy, aksini iddia etse de hem Libya hem de Fildişi Sahili’nde taraf tutuyor. Paris iktidardaki Muammer Kaddafi’yi ve Gbagbo’yu şiddet kullanarak ülkelerinden göndermeye çalışıyor. Fransa, ordusunun kullandığı şiddetle bir tarafı, diğerine karşı koruyor. Sarkozy bunu yaparak Fransa’yı iki tehlikeli misyona sürüklüyor. Fildişi Sahili’nde sivillerin korunması isteği, ülkenin batısındaki Duikoue kasabasında yaşanan katliamı neden engellemedi? Bu katliam, besbelli seçimlerde devlet başkanlığına seçilen Quattra’nın güçlerinin hanesine kayıtlı. Peki Fransa Libya'daki muhalefetin hukuka saygılı olduğunun güvencesini nereden verebiliyor? Ki, koalisyonun düzenlediği askeri operasyonu haklı çıkaracak neden ancak budur."

Polonya'dan sol liberal Gazeta Wyborcza Libya’daki çatışmaların ardından İtalya’nın Lampedusa adasına daha fazla mültecinin akın etmesini ele alıyor:

“İtalya, mülteci sorununun üstesinden tek başına gelemez. Lampedusa adası, Avrupa’nın yasadışı göç ve ilticaya karşı olanaklarının sınırlı olduğunu gösteren bir ölçüt haline geldi. Avrupa Birliği’nin sınırlarını korumak ve kontrol etmekle görevli Sınır Koruma Ajansı Frontex’in kendine ait bütçesi yok. Frontex, bünyesinde görev yapacak polisler için AB üyesi ülkelerden ricacı oluyor. BM, AB ülkelerine, İtalya’ya mülteciler konusunda en azından geçici bir süre destek çıkma çağrısında bulundu. Avrupa Birliği içinde dayanışma, özellikle insani konularda sınırlı biçimde mevcut. Brüksel bürokrasisi, geçmişte bu konuda aciz olduğunu ve üye ülkelerin iyi ya da kötü dilek ve isteklerine bağımlı olduğunu tekrar tekrar gösterdi.”

İtalya’dan sol liberal La Repubblica ise ABD’de Başkan Barack Obama’nın başkanlık seçimlerine 20 ay kala adaylığını açıklamasına dikkat çekiyor:

“'Yes, we can / Evet, biz yapabiliriz’ sloganının ikinci bölümü başlıyor: Başkan Barack Obama yeniden deniyor. Başkan Obama’nın oylarının yüzde 50’nin altında olduğunu gösteren bütün kamuoyu yoklamalarına, bütçedeki açığa ve Libya ile Irak ve Afganistan’ın ardından üçüncü bir savaşın başlatıldığı yönündeki tartışmalara rağmen, Obama kendisine yeni bir şans verilmesini istiyor. Seçim kampanyasının ilk reklam spotu hazır ve internette beğenilerek izleniyor. Çok güzel bir spot. Spottaki başaktörler sıradan vatandaşlar. Başkan Obama sadece arka planda görülüyor. Yeni slogan, ‘Herşey bizimle başlıyor’. Gerçekten de böyle olabilir. Harry Truman’ın söylediği ve Obama’nın ise birçok kez yaşayarak öğrendiği gibi, her şey ona bağlı.”

Hollanda'dan NRC gazetesi ise Almanya'da hükümet ortağı Hür Demokrat Parti içindeki genel başkan arayışını ele alıyor. Gazete, Hür Demokratların, varlıklarının en büyük kaynağı liberalizmi ihmal ettiği görüşünde:

“Liberal bir parti, materyalist konulara yoğunlaşıp ideallerini ihmal ediyorsa, tehlike içinde demektir. Liberalizm, yıllık olarak yapılması gereken vergi beyannamesinden çok daha büyük bir öneme sahip. Hür Demokrat Parti bunu şimdi anlıyor. Parti, Westerwelle'nin yönetimi altında yıllarca vergi indirimi için kampanyalar yürüttü. Hatta 2008 yılındaki kredi krizi bile partinin izlediği bu politikayı gözden geçirmesi için bir neden teşkil etmedi. Ancak Hür Demokrat Parti'nin kasıtlı olarak ihmâl ettiği manevi profili, büyük olasılıkla en az vatandaşların cüzdanı kadar önemli.”

© Deutsche Welle Türkçe

Derleyen: Hülya Topcu

Editör: Hülya Köylü