1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Alman basınından özetler

4 Ekim 2012

Bugünkü Alman basınında Türkiye-Suriye krizi ağırlıklı olarak ele alınıyor.

https://p.dw.com/p/16KqJ
Ein Käufer entnimmt einem Zeitungsständer mit den Tageszeitungen "Die Welt" und "Frankfurter Allgemeine Zeitung" am Freitag (06.08.2004) das Nachrichtenmagazin " Der Spiegel". Wie schon die FAZ, kehren nun auch die Axel Springer AG und der Spiegel-Verlag in ihren Print- und Online-Publikationen zur alten Rechtschreibung zurück. Auch der S¸ddeutsche Verlag will sich anschlieflen. Die Deutsche Presse-Agentur dpa will ein Meinungsbild bei den Kunden einholen, auf dessen Grundlage eine Entscheidung in Zusammenarbeit mit den anderen deutsch-sprachigen Nachrichtenagenturen gefällt werden soll. Foto: Ulrich Perrey dpa/lno
Symbolbild deutsche Presseschau PresseFotoğraf: picture-alliance/dpa

Akçakale'de bir kadın ve 4 çocuğun ölümüne neden olan top mermisinin ardından Türkiye ile Suriye arasındaki gerginlik daha da tırmandı. Hükümete sınır ötesi operasyon yetkisi veren tezkere Meclis'ten geçti. Die Welt gazetesi, hızlı kararlardan kaçınılması konusunda uyarıda bulunuyor:

“Dünya tarihinde iki tarafın da gerçek anlamda bir çıkarının olmadığı çok sayıda savaş yaşandı. Bu nedenle dünyanın Suriye rejimine, isyancılara karşı sınıra yakın bölgelerde askerî operasyon düzenlenmesinin ne tür riskleri olduğunu açıkça ifade etmesi önemli zira mermilerin yolunu şaşırıp öteki tarafa geçmesi tehlikesi her zaman mevcuttur. NATO müttefikleri kulis arkasında Türk hükümetini kendi söylemlerinin tutsağı olmaması konusunda uyarmalıdır. Savaşlar hararetli durumlarda sanılandan çok daha hızlı ortaya çıkabilir. Ayrıca siyasi liderlerin başlangıçta umduklarından daha yıkıcı olup daha uzun sürerler. Irak ve Afganistan'dan sonra Batı bunu çok daha iyi biliyor.”

Berliner Zeitung ise Suriye’nin Türkiye’ye yakın kesiminde bir tampon bölge kurulması konusunda şu değerlendirmede bulunuyor:

“Tampon bölge yalnızca gerektiği takdirde askerî olarak da savunulacaksa mantıklıdır. Ancak NATO böyle bir seçenekten kaçınıyor. Esad için gerektiğinde hamisi Hizbullah'ın yardımıyla savaşı Lübnan'a yaymak ve İsrail'i de provoke etmek çok kolay. Bu da petrol zengini ve dolayısıyla jeostratejik açıdan önemli olan bölgede, bir yanda Türkiye ve Suudi Arabistan, diğer yanda da İran ve Suriye'nin bulunduğu iki taraf arasında üstünlük için yapılan büyük halat çekme yarışında, durumun daha da tırmanmasına yol açar.”

Frankfurter Allgemeine Zeitung olası bir askerî operasyonun tehlikelerine dikkat çekiyor:

“Suriye rejiminin de bir çeşit özür şeklinde ifade ettiği gibi, top atışının Türkiye'deki sınır kentine isabet etmesinin ‘trajik bir talihsizlik' olduğu muhtemelen doğru. Çünkü Esad'ın şu anda Türkiye ile askerî bir sınır çatışması başlatmaktan hiçbir çıkarı olamaz. Türkiye'nin de çatışmayı tırmandırmaktan çıkarı az. Çünkü bunun bölgede yaratacağı sonuçlar tahmin edilemez ve tahminen kontrol altına alınamaz boyuta ulaşabilir: Yakın ve Ortadoğu'yu kapsayan bir savaş tehlikesi doğabilir. Siyaseten hayatta kalmak için mücadele veren Esad, muhtemelen fizikî yaşamını tehlikeye atmayacak kadar rasyonel biri. Ancak bir sonraki ‘trajik talihsizliğin' bu barut fıçısına atılmış bir kıvılcıma dönüşmesi riski hâlâ mevcut.”

Mannheimer Morgen gazetesinin konuyla ilgili yorumu ise şu şekilde:

“Türkiye bölgedeki nüfuzunu genişletmek ve koyu muhafazakâr Suudi Arabistan'a modern bir karşıt model olarak ortaya çıkmak istiyor. Böylesine iddialı planlara sahip bir ülke tabii ki Suriye top mermilerinin Türk sivilleri öldürmesini kabul edemez. Sınır ötesinde misilleme eylemlerinin ne kadar süreceğini zaman gösterecek. Şu ana dek Türkiye savaş tarafı olarak Suriye'ye girme teşebbüslerine karşı koydu. Ankara muhalifleri destekliyor ve Esad rejimine karşı saldırgan bir tutum sergiliyor. Ancak ne askerî müdahale ne de isyancılara silah teminatı ciddi bir şekilde masaya yatırıldı.”

© Deutsche Welle Türkçe

Derleyen: Başak Sezen

Editör: Ercan Coşkun