06.05.2011 - Avrupa basınından özetler

İsviçre gazetesi Neue Zürcher Zeitung, "amaç, araçları haklı çıkartmıyor" başlıklı yorumunda, terör örgütü lideri Usame Bin Ladin’in öldürülmesinin hukuka uygun olup olmadığını irdeliyor:

“Terörizmle mücadele nizami savaş mıdır, yoksa siyasi şuç işleyenlerin güvenlik güçleri ve adalet makamları tarafından takibatı anlamına mı gelmelidir? Cezai takibatın temel ilkesi orantılılık olmalıdır ve bireysel suçların mahkemede görülmesini zorunlu kılar. Savaş halinde ise taraf olmayan sivillerin öldürülmesi bile -eğer sınırı aşmamış ve kasten yapılmamışsa- devletler hukuku açısından kabul görür. Terörle mücadele, çift nitelikli doğası gereği dış ülkelerde savaşmayı ve de cezai kovuşturmayı içeriyor. Avrupalılar bu konuda epeyce zorlanıyorlar; özellikle de Almanya izlediği politikalarla iki yüzlülüğü adeta sanat haline getirmiştir.Terörizmle mücadelenin çok farklı ahlaki ikilemleri vardır. Eli kolu bağlı oturmak suretiyle suçlu konumuna düşmek de bunlardan biridir.”

Aynı konuda muhafazakar İngiliz gazetesi The Times, Bin Ladin'in ölümüyle sonuçlanan ABD’nin komando operasyonunun doğru bir karar olduğunu şu gerekçelerle savunuyor:

“Bin Ladin’in yerini saptadığında, Amerikan hükümetinin hangi seçenekleri vardı? Bulduğu ganimet Amerikan topraklarında değildi ve hiçbir zaman da o topraklarda olmayacak. Bu durumda ABD, öldürmeye kararlı olan düşmanına diyalog çağrısı mı yapacaktı? Öyle yapmış olsaydı, sadece kendi güvenliğini ihmal etmiş olmakla kalmaz, kitlesel cinayetlerden sorumlu bir katilden hesap sorma fırsatını da elinden kaçırmış olurdu. ABD belki Bin Ladin’i takip altında tutmaya devam edebilirdi. Bu opsiyon da mutlaka gözden geçirilmiş ve haklı olarak bir kenera bırakılmıştır. Öyle bir durumda Bin Ladin yine bir kaçış yolu bulurdu. Sonuçta komando operasyonu kararı Başkan Obama’nın hanesine yazılacak artı puandır.”

Fransız gazetesi Le Monde, farklı bir konuya AB’nin Portekiz için hazırladığı mali yardım paketine değiniyor:

“Ufku dar egoizm, kriz içindeki ülkelere çıkartılan faturayı daha da kabartabilir. Nitekim böyle bir durum, Almanya’nın Euro kuşağının zayıf konumdaki üyelerini gönülsüz bir biçimde desteklediği dönemde yaşanmıştı. Yunanistan’ın borçlarını yeniden yapılandırma girişimi çok tartışmalı. İrlanda’nın canlanması, ancak ve ancak banka sektörünü baştan sona yeniden yapılandırması durumunda mümkün görünüyor. Ve bugün yazılan reçetelerin yarın Porteakiz'i daha derin bir mali krize sürüklemeyeceğini de kimse garanti edemez. Sonuçta memnuniyet vermese de, Avrupa’nın her halükarda yükümlülüklerini yerine getirmesi bir zarurettir.”

Lüksemburg’ta yayımlanan Luxemburger Wort'dan seçtiğimiz benzer yorumda ise Avrupa’nın istikrar mekanizmalarına değiniliyor:

“AB, kurtarma paketi hazırlayarak, euro kuşağındaki çok sayıdaki ülkeyi bir itfaiye edasıyla devlet iflasından kurtardı. Yunanistan, İrlanda, Portekiz ve İspanya’nın iflasa terkedilmemesi doğruydu. Euro kuşağı maliye bakanlarının aldığı, sürekli istikrar mekanizmaları oluşturma kararı ise yeni birtakım soruları gündeme getiriyor. İstikrar mekanizmasının kendine göre kabul edilebilir mantığı olmasına ve inceden inceye düşünüldüğü kuşku götürmemesine rağmen, ortaya çıkan meblağın üst sınırı, hangi finans araçlarına yatırım yapıldığının en ince ayrıntısına kadar aydınlatılmasını gerektiriyor.”

© Deutsche Welle Türkçe

Derleyen: Çelik Akpınar

Editör: Murat Çelikkafa