1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

06.07.2005 - Alman basınından özetler...

Derleyen: Elmas Topcu6 Temmuz 2005
https://p.dw.com/p/Abq1

Alman ve Avrupa basınında bugün göze çarpan konular, Almanya’da erken seçimlerin yapılması halinde Sosyal Demokrat Parti’nin Türk seçmenlere ulaşma planları, İskoçya’da bugün başlayan G-8 Zirvesi ve Türk yazar Orhan Pamuk’un eserlerine ve Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne üyeliğine bakışı.

Frankfurt’ta yayımlanan Frankfurter Allgemeine gazetesinde Almanya’da erken seçimlerin yapılması halinde şu an Yeşiller Partisi’yle birlikte iktidarda olan Sosyal Demokratlar’ın gözünü Türk seçmenlere diktiğine ilişkin bir haber göze çarpıyor. Almanya’daki Türk kökenli seçmenlerin diğer partilere oranla Sosyal Demokrat Parti’ye daha fazla sempati duyduğunun belirtildiği haberin devamında şu satırları okuyoruz.

“Yaklaşık iki hafta önce, Berlin’de aralarında Türk kökenli Sosyal Demokrat Partili politikacıların da bulunduğu bir grup toplandı. Erken seçimlerin yapılması halinde Türk seçmene ulaşma konusunda kafa yordular. 2002 yılındaki seçimlerde Sosyal Demokrat Partili Ozan Ceyhun, Türk seçmenlere ulaşmak için kampanyalar yürütmüştü. Toplantılar, paneller düzenleyip Türk seçmenin sorularını yanıtlamıştı. Böylesi bir düşünce önümüzdeki seçimler için de söz konusu. Sosyal Demokratlar, vatandaşların çoğunun tatilde olduğu Ağustos ayında bile seçmene ulaşmak amacıyla Türk derneklerine, Türkler’in yoğun kaldığı mahallelere gidecekler. Türk kökenli Federal Meclis milletvekili Lale Akgün, Almanya çapındaki 800 bin Türk kökenli seçmenin Sosyal Demokrat Parti’yi tercih edeceğine inanıyor. Akgün, Sosyal Demokrat Parti’nin bir işçi partisi olduğunu, Türkler’in de çoğunun işçi olması nedeniyle bu partiye sempati duyacağını belirtiyor.“

Alman ve Avrupa basınında, İskoçya’da bugün başlayan G-8 Zirvesi geniş yer tutuyor. İngiltere’nin öncülüğünde hazırlanan zirve öncesinde, iklim koruma anlaşmasına ABD’nin imza atıp atmayacağı ve yoksul Afrika ülkelerinin borçlarının silinip silinmeyeceği ateşli bir şekilde tartışılmıştı. Şimdi bu konular liderler arasında karara bağlanacak. Münih’te yayımlanan Süddeutsche Zeitung gazetesi örneğin, G-8 Zirvesi hakkındaki yorumunda, Afrika ülkelerine yapılan yardımların zirvede sıkı bir biçimde tartışmaya sebep olacağına değiniyor:

“İngiltere, Afrika ülkelerine yapılan yardımları iki katına çıkarmak istiyor. Paranın nereden sağlanacağı konusu ise açık. İngiltere aynı zamanda borçlandırma sistemin değiştirilmesini öneriyor, bu teklife ABD karşı çıkıyor. Uçak biletlerine Afrika’ya yardım amaçlı vergi uygulaması fikri de söz konusu, ancak bu konuda uzlaşma sağlanacağa benzemiyor. Tartışmaların en acı boyutu ise zengin ülkelerin hala tarım teşviklerine inat etmesi, bu da fakir ülkelerin adil bir ticaret ortamından yararlanamamasını beraberinde getiriyor. Zengin ülkelerin ulusal çıkarlarını kayırdığı bencil politika o kadar güçlü ki, yoksul devletlerin ticaret imkanını iyileştirmek için adım atmak mümkün görünmüyor.“

İngiltere’de yayımlanan The Times gazetesinin konuya ilişkin yorumunda ise G-8 Zirvesi’nde ilerleme kaydedilebilmesi için Hindistan ve Çin’in de G-8 grubuna alınması gerektiği söyleniyor:

“Hindistan ve Çin’in ekonomik gelişimine ve gayrisafi yurtiçi hasılalarındaki artışa bakılırsa, önümüzdeki 10 ya da 20 yıl içinde ne kadar büyük güce sahip olacaklarını görebiliriz. Bu nedenle, bu ülkeleri G-8’e almak akıllıca olur. Böylece, birçoklarının ’zenginler kulübü’ olarak değerlendirdiği Sekizler Grubu milyonlarca fakir vatandaşı içine alan bir yapılanmaya dönüşür. Hindistan ya da Çin gibi ülkelerin ekonomik büyümesinde serbest ticaret ve açık Pazar sistemi etkileyici oldu. Bu ülkelerin temsilcilerinin ateşli ve duygusal gücü G-8’lerin yenilenmesine de ivme kazandırabilir.“

Alman Kitapçılar Birliği’nin, Barış Ödülü’nü bu yıl Türk yazar Orhan Pamuk’a vereceğini duyurmasının ardından, Alman basınında Orhan Pamuk’a ilgi arttı. Yazarın eserlerinden, Türkiye’nin AB’ye üyeliği konusuna bakışına kadar sıkça yazılıp çizildi. Konu, Frankfurter Allgemeine gazetesinin bugünkü baskısının kültür bölümünde de geniş yer alıyor. Gazeteci yazar Hubert Spiegel’in sorularını yanıtlayan Orhan Pamuk, kendisinin Almanya’da birkaç yıl öncesine dek pek de tanınmamasını nasıl karşıladığı sorusunu şöyle yanıtlıyor:

“Roman, edebi biçim olarak daha çok orta tabakadan, eğitim seviyesi ve maddi durumu iyi olan kesimin ilgi gösterdiği bir tarz. Bu kesim, daha bir kaç yıl öncesine dek doğu edebiyatını ciddiye almaya yanaşmıyordu. Doğu edebiyatında ilgi gösterdikleri konular, genelde bizlerin kurban rolünü üstlendiği eserlerdi. Benim gibi yazarlar da batılıların istediği kurban rolünü oynamadılar. Bu da bizlerin buralarda tanınması ve kabul görmesi sürecini geciktirdi. Ama bu eğilim değişeceğe benziyor. Hindistan’dan, Çin’den esecek edebi rüzgarlar bu anlayışı hızla değiştirecek.“

Frankfurter Allgemeine gazetesindeki söyleşi de Orhan Pamuk’a Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne üyeliği konusuna nasıl baktığı sorusu da yöneltiliyor. Orhan Pamuk, üyelik tartışmalarının bile Türkiye’de bir çok olumlu değişikliğe neden olduğunu, bu nedenle üyeliği olumlu değerlendirdiğini söylüyor:

“Ben, yıllarca sanatçıların, yazarların politikaya karışmasına eleştirel baktım. Bu nedenle de kendimi politikadan uzak tuttum. 90’lı yıllarda romanlarımın dışarıda ve içeride popüler hale gelmesi ve bizdeki insan haklarının zedelenmesi beni politik anlamda taraf olmaya itti. Önceleri politik tutumumu sadece bildirilere imza atmakla, çağrılarda bulunmakla sınırlı tuttum. Son olarak da ’Kar’ adlı romanımda bir aşk hikayesi çerçevesinde politik ortamı biraz yansıttım. Türkiye’nin AB’ye tam üyeliği konusuna gelince, evet tam üyeliğini destekliyorum, çünkü Avrupa Birliği’ne tam üyelik demek insan hakları ihlallerinin son bulması demek. Bu nedenle ’imtiyazlı ortaklık’ gibi teklifleri doğru bulmuyorum. Baksanıza, AB’ye üyelik tartışmaları bile bizde ne kadar olumlu gelişmeler sağladı. Türkiye’nin AB’ye alınması konusundaki tartışmalar, Türkiye’de de şüphelere neden oluyor. Bu da Avrupa karşıtı güçlerin ülkemizdeki sınırlı demokrasiye zarar vermesine neden olabilir.“