1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

TÜR 0701 Presseschau 2

7 Ocak 2011

Avrupa basınında bugün Cezayir ve Tunus'taki protesto gösterileri ile Almanya'da Hür Demokrat Parti Genel Başkanı ve Dışişleri Bakanı Guido Westerwelle'nin politik geleceği ile ilgili yorumlar dikkat çekiyor.

https://p.dw.com/p/zuhF

Fransa'dan Dernieres Nouvelles d'Alsace, Tunus ve Cezayir'de vatandaşların düzenlediği protestoları ele alıyor. Yorumda her iki ülkede de huzursuzluğun arttığına dikkat çekiliyor:

"Otoriter rejimler, herşeyi kontrol edebilme kuruntusuna kapılıyorlar ama şimdi karşılarındaki bu sosyal harekete karşı tamamen çaresiz, ne yapacaklarını bilemez durumdalar. Protestocu yeni nesil gelecekleri konusunda kendilerine bir perspektif sunulmamasını protesto ediyor. Gençler için işsizlik ve kendilerinin yeterince dikkate alınmaması, her an patlayabilecek bir barut fıçısı gibi. Buna ekonomik kriz sırasında Fransa'nın Tunus ve Cezayir'deki üniversite mezunlarının, Fransa'da iş bulmalarına yeterince ilgi göstermemesinin yarattığı hâyâl kırıklığı da ekleniyor. Oysa bu gençler Fransa'da çalışmayı, hayatta bir kez sahip olabilecekleri harikâ bir şans olarak görüyorlar. Avrupa, bu eşi benzeri olmayan isyana ilgisiz kalamaz ve gözünü, kulağını, kapılarını kapatamaz."

Bağımsız Le Monde ise aynı konuyla ilgili şu yorumu yapıyor:

"Devlet Başkanı Ben Ali'nin partisinin herşeyi kontrol edip, bu durumdan memnun olmayanlara hiçbir biçimde hareket alanı tanımadığı Tunus'ta son haftalarda düzenlenen protestolar, sürpriz değil. Ben Ali rejimi, Avrupa tarafından destekleniyor. Adı yolsuzluğa karışan bu aile, yani Ben Ali aşireti, ekonomiyi kontrol altında tutuyor ve ülkeyi kendi zenginliğine zenginlik katmak için kullanıyor. Wikileaks internet platformunun yayımladığı belgelerde, ABD'nin Tunus büyükelçiliğinin bu sistemi, 'mafya'ya benzettiği' yazıyor. Radikal İslamcılara karşı mücadele kisvesi altında medya, sendikalar ve muhalefet partileri baskı görüyor. Fransa ve AB'nin diğer büyük ülkeleri susuyor. Oysa Ben Ali'nin acil olarak uyarılmasının tam zamanı."

Bir başka Fransız gazetesi Ouest-France ise Çin ekonomisinin giderek büyümesini ve şu günlerde AB'de ekonomik sıkıntı çeken ülkelere mali yardım yapmasını ele alıyor:

"Mali bir güç olan Çin, İngiltere'nin geçen yüzyılda ya da ABD'nin geçen yıllarda yakaladığı seviyeye henüz erişmiş değil. Ancak Çin ekonomisinin büyüme hızı, etkileyici. Çin üç yıl içinde yurtdışındaki yatırımlarını on kat artırdı. Üstelik bunu Çin'e yerleşip ticaret yapmak isteyen yabancı firmalara konulan engelleri ortadan kaldırmadan yapabildi."

Polonya'dan muhafazakâr Rzecpospolita gazetesi, Alman Hür Demokrat Parti'nin Stuttgart'ta düzenlediği geleneksel toplantısını yorum sütunlarına taşıyor. Yorum şöyle:

"Genel Başkan Guido Westerwelle'nin ayağı kaydırılamadı. Böyle bir mucize nasıl oluyor? Stuttgart'daki toplantıda yaptığı konuşmada özeleştirinin zerresi yoktu. Hür Demokrat Parti Genel Başkanı partili arkadaşlarına kötü çıkan kamuoyu yoklamalarının sonuçlarının, partinin planları üzerinde hiçbir etkiye sahip olmayacağını savundu. Sesini yükselterek, Hür Demokrat Parti'nin başarısız olmasının, parlamentoda 'bir sol çoğunluğun oluşmasına' neden olabileceği uyarısında bulundu. Konuşmasında hiçbir biçimde özür dilemezken Liberallerin geçen yıl içine düştüğü krizin nedenlerini analize etmek için de hiçbir çaba sergilemedi. Bunun yerine güçlü olunması çağrısında bulunarak, partinin başındaki isim olarak kendisine güvenilmesini istedi. Bu yöntem bir parti kongresi için iyi olabilir. Ancak parti ile ilgili kamuoyu anketlerinin sonuçları kısa süre içinde iyileşmezse, işte o zaman Kral Guido'nun tahttan indirilmesinin gerekip gerekmediği sorusu sorulacaktır."

Son yorumuzu Neue Zürcher Zeitung adlı İsviçre gazetesinden aktarıyoruz. Gazete bugünkü sayısında AB Dönem Başkanlığı'nı, şu günlerde tartışmalı Basın Yasası nedeniyle eleştirilen Macaristan'ın devralmasını ele alıyor:

"Macaristan'da hükümet partisi Fidezs Nisan ayındaki zaferinden sonra çatışmacı politikasını ve güzel hitabet sanatını hiç değiştirmeden sürdürdü. Her ne kadar parlamentoda üçte ikilik çoğunluğa sahip olsa da ülkedeki bütün devlet kurumlarına hakim olmak ve muhalefeti her yerde bastırmak için çabalıyor. Fidezs partisine göre halk için en iyi olanı sadece o iyi biliyor. Bu başına buyruk davranış çok hızlı biçimde politik bir otoriterliğe dönüşebilir. Hükümet partisinin Macaristan'ın büyük çoğunlunca desteklendiği biliniyor. Birçok kişi sosyalist kötü yönetimin ardından, düzenleyici bir yönetimi istiyor. Buna rağmen Fidezs, bir partinin çıkarlarının ulusun çıkarları ile aynı kefeye konulmasının, Macaristan için iyi olmayacağını anlamak zorunda."

© Deutsche Welle Türkçe

Derleyen: Hülya Topçu

Editör: Murat Çelikkafa