Avrupa basınından özetler

Barcelona’da yayımlanan El Periodico gazetesi, İspanyol bankaları için düşünülen AB kurtarma paketinin “hafif” versiyonu ile ilgili tartışmaya dair şunları yazıyor:

“İspanyol hükümetinin sürekli değişen politikalarında şimdi tek bir şey belirginlik kazandı: Madrid, banka sektörü için AB’den yardım almak istiyor, ancak İrlanda, Portekiz ve Yunanistan’da olduğu gibi ülkeye dışarıdan müdahaleye kesinkes karşı. İspanyol hükümeti, son dönemdeki yalpalamalarıyla epeyce şaşkınlık yarattı. Ancak Madrid, Brüksel’in diğer kurtarılmış ülkelere yazdığı ilaçları reddetmekte haklı. Sonuçlara şöyle bir göz atıldığında, AB reçetelerinin söz konusu ülkelerin ekonomik hastalıklarına iyi gelmediği açıkça görülüyor. Hatta tam tersi bir durum var. O ülkelerin vatandaşlarının yaşam şartları sürekli kötüye gidiyor.”

Hollanda gazetesi de Volkskrant da aynı konudaki “İspanya iflas ederse, Avrupa da eder” başlıklı yorumunda şu görüşlere yer veriyor:

“Eğer mevcut kargaşa ortamı, baş gösterecek paniğin ilk habercisi ise o zaman İspanya gerçekten de hızlı bir tempo ile asabîleşecektir. İspanya’ya 24 milyar euroluk masrafa yol açacak olan ülkenin büyük bankası Bankia’nın batması, atmosferi boğucu hale getirdi. İspanya’da hemen her yerde, sokaklarda, metroda insanların konuştuğu konular para, bankalar, gelecekleri, Angela Merkel ve ülkenin iflasla karşı karşıya olması... İspanya, Avrupa’daki malî ve ekonomik krizin en ön saflarında bulunuyor ve hiç kimse bu mücadelenin nasıl sonuçlanacağını kestiremiyor. Ancak herkesin kestirebildiği bir şey var: İspanya kaybedilirse, Euro kaybedilir, Avrupa kaybedilir. O zaman da dünya ekonomisinin emsalsiz bir ekonomik buhrana düşme tehlikesi büyük olur.” 

Sol liberal Bulgar gazetesi Sega ise yorumunda, Yunanistan’da yeni seçimler öncesinde ülkedeki sol ve anarşist grupları irdeliyor:

“Yunanistan'daki sayısız sol parti ve grup, AB'yi ve Euro Bölgesi'ni terk etme konusunda hemfikir. Ancak bu durum onları çoğu kez aynı hedef etrafında bir araya getiremiyor, hatta aralarında çatışmalar bile görülebiliyor. Her parti ve grup, diğerlerinden ayrı olarak, kendi başına, kendi doğru bildikleri doğrultusunda mücadele veriyor. Yunanistan şu sıralarda kuşkusuz sokak çatışmalarının organize edildiği en iyi alan konumunda. Bu aşamada tuhaf bir turizm etkinliği de ortaya çıkıyor; eğer sizi şimdilerde müzeler, doğal güzellikler ve antik yapılar çok fazla ilgilendirmiyorsa, o zaman sokak çatışmalarına katılabileceğiniz Atina turu yapmanız da mümkün!”

Liberal İsveç gazetesi Dagens Nyheter, UEFA EURO 2012'nin Ukrayna’daki bölümünü politikacıların boykot edip etmemesi konusundaki yorumunda şu görüşleri savunuyor:

“Şu anki duruma göre AB’nin üst düzey politikacılarının Ukrayna’daki şampiyonaya katılmamaları doğal olurdu. Ama Ukrayna yönetimini asıl sıkıştıracak ve Devlet Başkanı Viktor Yanukoviç’e darbe indirecek olan şey, planlanan serbest ticaret anlaşmasını bir süreliğine rafa kaldırmak olurdu. Bu noktada AB ülkelerinin cesaretini toplaması ve bu konuda ciddi olduklarını sergilemeleri gerekir. Yulya Timoşenko'nun mahkûmiyeti ve yargının muhalefet güçlerinin gırtlağını sıkması devam ettiği sürece bu anlaşma imzalanmamalıdır.”

©Deutsche Welle Türkçe

Derleyen: Çelik Akpınar

Editör: Ercan Coşkun