1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

07.12.2005 - Avrupa basınından özetler...

Derleyen: Yeşim Kasap7 Aralık 2005
https://p.dw.com/p/AboF

ABD’nin terörle mücadelede başvurduğu yöntemler ve bu bağlamda ABD Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice’ın resmi temasları, birkaç gündür olduğu gibi bugün de Batı medyasında geniş yer buluyor. Avrupa basını, ayrıca Avrupa Birliği bütçe görüşmelerini de mercek altına alıyor...

İsveç’te yayımlanan liberal Dagens Nyheter gazetesi, ABD Dışişleri Bakanı Rice’in Avrupa ziyaretini şöyle yorumluyor:

“Çoktan beri hiçbir dışişleri bakanının ziyareti Batı’da bu denli heyecan yaratmamıştı. Ne var ki ziyaretin sebebi aslında pek de hoş değil. CIA’in terörle mücadele adı altında terör zanlılarına işkence yapmadığını anlatmak için Avrupa’ya gelen Rice, terör zanlılarının hukuk sisteminde yeri olmadağını söylerken haklıydı elbette. Ama bu CIA’in yöntemleri aklamaya yetmiyor. ABD, sırf sorunlarla hukuk çerçevesinde başedemiyor diye, hukuku kendi istediği şekilde yorumlama hakkına sahip değil. Eğer dünyanın tek süpergücü bile hukuk kurallarına uymuyorsa, kim bu uysun?”

Almanya’nın yerel yayın organlarından Berliner Zeitung’da, aynı konuya ilişkin olarak şu satırlar göze çarpıyor:

“ABD, terörle mücadele ederken, sadece Avrupa’yla değil, İslamcı teröristlerle de işbirliği yapıyor farkında olmadan. Teröristler değil, bizzat Bush hükümeti temel hak ve özgürlükleri ihlal etti. Çok sözü edilen ve sözde korunmaya çalışılan Batılı değerler uğruna işkence yapıldı. Terörle mücadele, teröre başvurarak yürütülemez. Bunu hem ABD, hem de Avrupa iyice anlamalı. Ancak ondan sonda sağlıklı bir işbirliği yeniden mümkün olabilir.”

Financial Times Almanya gazetesi ise dün gerçekleşen Almanya Başkanı Angela Merkel-Rice görüşmesini yorumlamış:

“Merkel ve Rice görüşmesinde, CIA tarafından Afganistan’a kaçırılıp hapse atılan Lübnan kökenli Alman vatandaşı Halid el Masri konusunda, bir hatadan söz edildi. Fakat bu, hata diye geçiştirilebilecek bir mesele değil. Hukuk devleti olma iddiasındaki her ülke için ciddi bir suçlama. Bu olay, Almanya’da da terörle mücadele konusunun yeniden gözden geçirilmesini gerektiğini gösteriyor. Eski hükümetin iki yüzlü tavrı tali bir mesele olarak karşımıza çıkıyor. Bir taraftan Amerika karşıtı sloganlar, gizliden gizliye Amerika’yla işbirliği yapmış eski hükümet. Evet belki, devletler çıkarları için bazı gizli faaliyetler yürütebilir, ama bu faaliyetler meşru olmalı. Suçsuz birinin kaçırılıp işkence görmesi kabul edilemez. Neyse ki en azından Almanya’da adalet işlemeye başladı. Başbakan Merkel, Dışişleri Bakanı Steinmeier’i bu konuda rapor hazırlamakla görevlendirdi.”

İsviçre’de yayımlanan Tages-Anzeiger de Alman hükümetinin tavrını eleştiriyor:

“CIA’in adam kaçırması karşısında beklendiği gibi sert tepki gösterilmeli, olay protesto edilmedi. Merkel, gizli servisleri engellemek istemiyor. CIA skandalından çıkan tek sonuç, bundan böyle kaçırma gibi olayar yaşandığında, milletvekillerinin gizlice durumdan haberdar edilmesi kararı. Özetle, Berlin yönetimi adam kaçırma ve işkenceye karşı değil. Ortak basın toplantısında, demokrasi ve hukuk devletinden söz eden Merkel ve Rice, temel insan haklarını tarihe gömdü.”

CIA skandalını geride bırakıp, Avrupa basınında Avrupa Birliği bütçe görüşmelerine ilişkin yer alan yorumlara bakıyoruz şimdi de. Fransız ekonomi gazetesi La Tribune, bir türlü sonuçlanmayan, katma değer vergisinin düşürülmesi tartışmalarına ilişkin şu yorumu sayfalarına taşımış:

“Avrupa Birliği üyesi 25 ülkenin devlet ve hükümet başkanları, gelecek perspektifiyle ilgilenlenmek yerine, bütçe sorunlarıyla boğuşmak zorunda. Oysa Avrupa zor bir yol geçirdi. AB Anayasası sorunu halledilemedi. Eskiden, zirvede katma değer vergisi oranının düşürülmesi konuşulmaz, daha mühim konular ele alınırdı. Devlet ve hükümet başkanları bir an önce akıllarını başlarına alıp, mali meselelerin çözümünü, bundan sorumlu olan maliye ve ekonomi bakanlarına devretmeliler.”

Almanya’nın yüksek tirajlı gazetelerinden Frankfurter Allgemeine, bütçeye ilişkin Avrupa Birliği dönem başkanı İngiltere’nin önerisi analiz ediyor:

“İngiltere’nin bütçe krizindeki bencil tutumu kabul edilemez. Ama bu konuda son söz henüz söylenmiş değil. Diğer üyelerin milyanlarca eurodan vazgeçmesini isteyen İngiltere Başbakanı Blair, tepki çekti. Ama kim bilir, belki bu İngiltere’nin başvurduğu bir blöftür. Belki Brüksel Zirvesi’nde yumuşatılmış önerilerle gelecektir... Fakat eğer Blair, bu önerisinde ciddisyse, bu, Avrupa Birliği gemisini karaya oturtmaya kararlı olduğunu gösterir.”