1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

08.02.2010 - Avrupa basınından özetler

8 Şubat 2010

Bugünkü Avrupa gazetelerinden seçtiğimiz yorumlar arasında İran’ın nükleer programına ilişkin olarak yeniden başgösteren kriz ile Ukrayna’daki başkanlık seçimleri konulu bir değerlendirme bulunuyor.

https://p.dw.com/p/LvfZ
Fotoğraf: AP

Viyana’da yayımlanan Avusturya gazetesi Die Presse yorumunda, İran’ın gizli nükleer programının 2002 yılında ortaya çıkartıldığını belirterek, o zamandan bu yana BM’nin yaptırım kararları aldığını, İsrail ve ABD’nin neredeyse her hafta İran’ın bu konudaki faaliyetlerini sürdürdüğü takdirde savaş tehdidinde bulunduğunu anımsatıyor. Gazete yorumuna devamla şu görüşleri savunuyor:

"Tahran ise zikzak çizgisini sürdürüyor. Önce uranyum zenginleştirmesini durduracağını ima ediyor, ya da dış ülkelere kaydıracağını söylüyor, daha sonra bu sözleri geri alıyor. Bunları üç-dört yıl önce de duyduklarını söyleyen Almanya’nın güçlü Dışişleri Bakanı, Batı'nın sabrının tükenmekte olduğunu vurguluyor. Ahmedinejad’ın adamları ise bu nükleer oyunu öyle bir ısrarla sürdürüyor ki, adeta elektrik lambaları için nükleer enerji üretmedikleri mesajını vermek istiyorlar. Göstergeler onların aleyhine çalışıyor: Ama onların en azından istedikleri şey, ciddi bir durumda birkaç gün içerisinde atom bombası üretecek teknik donanıma sahip olmak.”

İtalyan La Stampa gazetesi, Münih'teki Uluslararası Güvenlik Konferansı hafta sonunda sona erer ermez, bu defa İran’ın dinî lideri Ali Hamaney’den propaganda gürültüsü koptuğuna işaret ediyor. Gazete, “Bu misilleme ile birlikte, hafta sonundan bu yana İran ile dünyanın diğer ülkeleri arasında devam eden restleşmenin nahoş tadı hafızalarda kaldı” diye ekliyor. Yorumun devamı şöyle:

“Böylece nükleer anlaşmazlık tamiri mümkün olmayacak bir biçimde bir kez daha başarısızlığa uğrarken, -ister istemez- önümüzdeki dönemde yaptırımlar rotası da çizilmiş oluyor. Endişeler gittikçe artarken, altı ay, ya da en geç bir yıl içerisinde uygulanacak tek bir seçenek kalıyor: O da, İran’daki din devletinin nükleer projelerine dur demek için askeri harekâtta bulunmak… .”

Paris’te yayımlanan muhafazakâr Le Figaro, İran Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad’ın son açıklamalarının, İran’ın uluslararası topluluğa meydan okuma isteğinde olduğunu açıkça belli ettiğini ve bunun yeni bir krize davetiye çıkartabileceğini belirtiyor. Yorumun devamında şu satırlar göze çarpıyor:

"Cumhurbaşkanı Ahmedinejad’ın yüksek derecede zenginleştirilmiş uranyum üretme kararı BM Güvenlik Konseyi’nde İran’a karşı yaptırım kararı alma yönündeki tartışmaları hızlandıracaktır. Ancak ekonomik yaptırımlarla Tahran’daki gibi bir rejimin tavrını değiştirebilmek pek geçerli bir yöntem değil. Ancak uluslararası topluluğun elinde başka inandırıcı bir seçenek de yok. Uluslararası toplum sadece izleyici rolü oynayamaz. İran halkını hedef almayan, baskı rejiminden ve nükleer programdan sorumlu olanlara yönelik önlemler gerekiyor.”

Polonya gazetesi Rzeczpospolita, Polonya’nın Ukrayna’daki Turuncu Devrim'i sadece Avrupa yanlısı olduğu için değil, bu hareketin seçim hilelerini protesto ettiği, özgürlükler ve demokrasinin sınırlandırılmasına da karşı çıktığı için desteklediğini belirtiyor. Gazete yorumunda şu görüşlere yer veriyor:

"Viktor Yanukoviç ise gerçi Rusya yanlısı ama, pragmatik bir politikacı. Eğer seçildiği kesinleşirse, bu durumda Ukrayna’nın gelecekteki siyasi çizgisi kesinkes belli olacaktır anlamı çıkmaz. Temel konularda ülkede tartışmaların devam etmesi beklenebilir. Bizim ise Ukraynalıları Avrupa yanlısı politikaların kendileri için avantajlı olduğu, Polonya’nın AB ve NATO içerisinde Ukrayna’nın savunucusu olarak kalacağı ve Kiev’de kim iktidara gelirse gelsin bizim Ukraynalılar ile işbirliği içinde olacağımız konusunda ikna etmemiz gerekiyor.”

© Deutsche Welle Türkçe


Derleyen: Çelik Akpınar

Editör: Murat Çelikkafa