1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

08.03.2005 - Avrupa basınından özetler...

Derleyen: Elmas Topcu8 Mart 2005
https://p.dw.com/p/AbrN

Alman ve diğer Avrupa basınında bugün, Euro İstikrar Paktı’nda reforma gidilmesi önerileri, Lübnan – Suriye hattında yaşanan gerginlik ve Türkiye’de 8 Mart Kadınlar Günü nedeniyle ile hafta sonu düzenlenen ve polisin müdahale ettiği gösteriler göze çarpan konular arasında...

Frankfurt’ta yayımlanan liberal Frankfurter Rundschau gazetesi, Dünya Kadınlar Günü vesilesi ile hafta sonu Türkiye’de düzenlenen gösterilere polisin müdahale etmesi konusuna değiniyor. Gazete, Avrupa Birliği’ne girmek için kapıya dayanan Türkiye’de göstericilere müdahale edilmesini eleştiriyor.

“Türkiye’de, devletin düşünce ve gösteri özgürlüğüne izin vermemesi ve bu hakları ihlal etmesi ilk kez yaşanmıyor. Hem azınlıkların özgürlükleri hem de kişilerin özlük hakları Avrupa Birliği standartlarından daha kilometrelerce uzakta. Siyasetçiler ve mevcut stratejinin taraftarları uzun yıllardır sürdürülen politik geleneğin bir çırpıda değişmeyeceğini anlamalılar.“

Düsseldorf’ta yayınlanan Handelsblatt adlı gazete bugün satırlarında Euro İstikrar Paktı’nda reforma gidilmesi önerilerine değiniyor. Bilindiği gibi Almanya Başbakanı Gerhard Schröder ve Fransa Cumhurbaşkanı Jacques Chirac, dün Almanya’nın Blomberg kasabasında biraraya gelip İstikrar Paktı’nda reform yapılması konusunu görüştüler. Almanya ve Fransa’ya Euro İstikrar Paktı’nın öngördüğü borçlanma sınırını 2002 yılından beri aştığı için yaptırımlar uygulanması söz konusu. Bu nedenle de Pakt’ta değişikliğe gidilmesini talep ediyorlar. Handelsblatt gazetesi Almanya ve Fransa’nın bu talebini eleştiriyor.

“Euro İstikrar Paktı 1,5 yıldır zaten sararmış solmuş bir vaziyette hasta yatağında yatıyordu. Görünen o ki, şimdi ölmek üzere. Aslında bu Pakt 2003 yılında Almanya, Fransa ve Avrupa Birliği arasında varılan uzlaşma ile sözde canlandırılacaktı, ama Almanya ile Fransa İstikrar Paktı’nı geçersiz kılmaya çalışıyor. Anlaşılan Almanya Başbakanı yarım iş yapmak istemiyor, amacı Euro İstikrar Paktı’nı tamamen mezara gömmek.“

Münih kentinde yayımlanan Süddeutsche Zeitung adlı gazete de yorumunda İstikrar Paktı’nda reforma gidilmesi önerisini alaycı bir biçimde ele alıyor:

“Alman hükümeti, Euro İstikrar Paktı ve kuralları söz konusu olduğunda şöyle düşünüyor olmalı: Ya, aslında biz bu İstikrar Paktı’nı İtalya, İspanya ya da Yunanistan için hazırlamamış mıydık? Böylesi bir paktı Almanya’ya karşı kullanmak ne ayıp! İşin ilginç yanı bu Pakt, yıllar önce Avrupa Birliği içindeki büyük direnişe karşı, Almanya tarafından zorla kabul ettirilmişti. Şimdi de koyduğu kuralları çiğnemeye çalışan yine Almanya.“

Avusturya’nın başkenti Viyana’da yayımlanan Kurier adlı gazete, Almanya’nın yıllardır ekonomik ve sosyal alanda yaptığı reformlara rağmen ekonomisinin düzelmemesine ve bu nedenle Euro İstikrar Paktı’nı çiğnemesine şöyle değiniyor satırlarında.

“İnsan yavaş yavaş Berlin hükümetine acımaya başlıyor. Reformdan reforma koşmasına rağmen bütçedeki açık bir türlü kapanmıyor ve işsiz sayısı azalmıyor. Almanya’nın ekonomisini düzeltmesi için elden ne geliyorsa yapılmalı, çünkü Alman ekonomisi düzelmedikçe Avrupa Birliği bundan olumsuz etkilenmeye devam edecek. Reforma gidilmesi zaten uzun zamandır komada yatan Pakt’ın hayatını bir süre daha uzatabilir, ancak Birliğe yeni katılan ülkelerin kalkınmasına getirisi olmaz, ki bu da büyük haksızlık. Bu ülkeler zaten şimdiye dek kalkınma çabalarında kendi yağlarında kavruldu, ilginçtir başka çareleri olmadığı için belki de başarılı da oldular.“

Lüneburg şehrinde yayımlanan Landeszeitung adlı gazete sütunlarında Suriye-Lübnan gerginliğine yer veriyor. Suriye’nin, askerlerini sınırlarına kadar çekeceği sözü gazete tarafından şöyle yorumlanıyor:

“Washington, Paris ve Berlin, Suriye’ye askerlerini en kısa zamanda Lübnan’dan geri çekmesi için baskı yapıyor. Şam ise Lübnan’daki 14 bin askerini önce ülkenin doğusundaki Bekaa Vadisi’ne çekeceğini duyurdu. Bu karar batıyı tatmin etmiyor, ama dikkat! Acelecilik devletleri yanlış ve tehlikeli kararlara sürükleyebilir.“

Danimarka’nın başkenti Kopenhag’da çıkan liberal Politiken gazetesi ise yorumunda, Lübnan’ın batıdan gördüğü yoğun desteğe dikkat çekerek aynı hakka Suriye halkının da sahip olması gerektiğine değiniyor:

“ABD, Suriye’yi İsrail ve Irak’taki terör eylemlerinden sorumlu tutuyor. Bu nedenle de Lübnanlılar’ın özgürlük taleplerini destekliyor. Lübnan halkı bu konuda kendini şanslı hissetmeli. Şanslı hissetmesi gereken bir diğer konu da bağımsızlık taleplerine ABD dışında Suudi Arabistan, Fransa, Rusya, Birleşmiş Milletler ve hatta Avrupa Birliği tarafından da destek geliyor olması. Şimdiye dek hiçbirinden bu konuda ses çıkmamıştı, artık Suriye’nin Lübnan’da asker bulundurmasına karşı çıkıyorlar. Neyse, geç olması hiç olmamasından iyidir! Lübnanlılar, ülkelerinde değişikliğe gitme konusunda dış güçlerin etkisinde kalma hakkını kullanıyor. Peki ama bu hak, Suriye için de geçerli değil mi? Sanki Suriye halkı Beşar Esad’ı ya da babasını seçme şansına sahip oldu mu? Lübnan’ın bağımsızlığa kavuşması için nara atanlar, Suriyeliler’in bağımsızlığı söz konusu olduğunda susuyorlar.“