1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

08.04.2009 - Avrupa basınından özetler

8 Nisan 2009

8 Nisan 2009 tarihli Avrupa gazetelerinde Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Barack Obama’nın Avrupa turunun yankılarının yanı sıra Türkiye - Avrupa Birliği ilişkileri de değerlendiriliyor.

https://p.dw.com/p/HSnz
Fotoğraf: dpa - Bildfunk

Avrupa gazetelerinden derlediğimiz basın özetlerine Fransız gazetesi Nord Eclair'in yorumuyla başlıyoruz. Gazete, ABD Başkanı Obama’nın Türkiye’nin AB üyeliğine destek vermesini şöyle yorumluyor:

“ABD’nin iç ve dış politikaları gerçekten değişmeye başlıyor. Bunda küresel kriz ve Obama faktörü önemli rol oynuyor. Ancak, devamlılıklara değişim bahanesiyle tenezzül etmeme saflığı da gözden kaçmıyor. Obama sadece büyük bir demokrasinin değil, aynı zamanda üstünlük dolu siyasi bir anlayışın da varisi. Böyle bir anlayış kendi çıkarları söz konusu olduğunda kadife eldivenleri bir kenara atabilir. Türkiye, coğrafi konumu kadar ABD ile olan sürekli ve sadık işbirliğiyle de bir Amerikan çıkarıdır.”

Budapeşte’de yayımlanan Nepszabadsag adlı Macar gazetesi, "AB’nin bekleme odasında geçen ömür" başlığıyla yayınladığı yorumda şu görüşlerle yer veriyor:

“AB, Türkiye'nin üyelik müzakerelerinin uzayıp gitmesi yüzünden Alman Hıristiyan Birlik partileri tarafından dayatılmak istenen imtiyazlı ortaklık formülünü benimsemenin daha iyi olacağına kanaat getirmesi stratejisini izliyor. Prensip olarak Türkiye’nin Avrupa’da yeri var. Ama bunun için, AB bünyesindeki gelişmenin farklı hızlarda seyrettiğinin kabul edilmesi gerekir. Euro bölgesi ve Şengen örneklerine rağmen kimse bunu teslim etmeye yanaşmıyor. Farklı tempolar Avrupası’na siyasi ad vermek zor. Büyük gayretler sonunda kulübe dâhil edilen yeni üyeler, Birliğin bünyesindeki farklılıklar nedeniyle tam eşit olamıyor. Bu üyeler de ebediyen bekleme odasına alınan Türkiye kadar hayal kırıklığı içindeler.”

Nürnberger Zeitung gazetesi Barack Obama’nın dün sona eren Türkiye ziyaretine şu satırlarla değiniyor:

“ABD Başkanı’nın, Ankara’da yaptığı ‘birleşmiş Avrupa’ çağrısında ne kadar samimi olduğu tartışma götürür. AB’nin Türkiye’nin tam üyeliğini kaldıramayacak olması bir yana, Obama, ‘Türkiye’yi AB’ye alın’ çağrısında bulunmakla en azından bu konuda, Avrupa’ya öğrenmek için değil, selefleri gibi bilgiçlik taslamak için geldiği izlenimini uyandırdı.”

Sol liberal İngiliz gazetesi The Independent, ABD Başkanı Barack Obama’nın Avrupa turunu şu satırlarla değerlendiriyor:

“Mukayese yapabilmek için bir kez daha John F. Kennedy’e kadar uzanmamız lazım. Barack Obama ABD’yi, diğer kültürlere açık ve ortaklığa yatkın bir global oyuncu olarak prezante etmek istediyse, bunda başarılı olmuştur. Görevde daha yüz gününü doldurmamış olan genç bir Başkan'dan bundan fazlasını beklemek haksızlık olur. Bakalım acaba Obama’nın kişiliğiyle ve siyasi anlayışıyla kazandığı bu zaferi somut adımlar da izleyecek mi? Çünkü bütün tarafları tatmin etmek kolay olmayacaktır. Hitabet gücü yüksek mükemmel bir politikacıyla tanıştık. Obama’nın, dünya siyasi liderliğine yükselip yükselemeyeceği ise ayrı bir konu. “


Salzburger Nachrichten gazetesi de güveni siyasi icraata dönüştürmenin kolay olmadığını yazıyor:

“Obama’nın somut konularda olumlu neticelerle ülkesine dönmemiş olması ziyaretin önemini azaltmaz, sadece ABD Başkanı'nın da mucize yaratamayacağını gösterir. Beyaz Saray çok farklı milli çıkarları dengelemek zorunda olduğu için Obama büyük beklentiler uyandırmamaya çalıştı. Şimdi dünya ondan topladığı güven kredisini siyasi akçeye dönüştürmesini bekliyor.”

Derleyen: Ahmet Günaltay

Editör: Hülya Köylü