1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

08.07.2005- Avrupa basınından özetler...

Derleyen: Hülya Topcu8 Temmuz 2005
https://p.dw.com/p/Abpz

Bugünkü Avrupa basınında en geniş yer bulan konu dün Londra’da düzenlenen saldırılar. Neredeyse tüm gazeteler, Londra’daki saldırılarla ilgili haberi ve yaralananların fotoğraflarını birinci sayfadan vermiş.

Basın turumuza Alman gazeteleriyle başlıyoruz.

Süddeutsche Zeitung gazetesinin manşetinde “Terör Londra’yı sarstı” başlıklı haberle, dünkü saldırılarda yaralanan sivillerin büyük bir fotoğrafına yer veriliyor. Gazete saldırılarla ilgili yorumunda, neden radikal dincilerin bu tür saldırılar düzenlediği sorusuna yanıt arıyor:

“Öfkeli İslamcılar bu tür saldırılar düzenliyor, çünkü bu sayede kendilerine onurlu ve dopdolu bir yaşam vaad etmiş olacaklarına inanıyorlar. Peki neden bu kadar çok Müslüman Batı’nın ve Hristiyan dünyasının yenilgi almasından ve zayıflamasından mutluluk duyuyor. Çünkü aşağılık kompleksi ve ihmal edilmişlik duygusu hissediyorlar da ondan. Irak’ta din kardeşlerine yönelik olarak düzenlenen intihar saldırılarına öfkelenmiyorlar. Bunu umudun sembolü olarak görüyorlar. Ancak Bağdat’ta müttefik güçlere ya da Madrid ve Londra’da sivillere düzenlenen saldırılar sonrasında umutlanıyor ve dayanışmanının arttığına, güçlendiklerine inanıyorlar. İslam’ın bu öfkeden kurtulmasının formülü; eğitim, aydınlanma, modernleşme ve şiddetin son bulması. G8 Clubü dün politik açıdan çok önemli bir görevi yerine getirmek zorunda olduğunu anladı. Bugüne değin sekiz ülke ve bu ülkelerin müttefikleri terörizmle mücadele konusunda aynı görüşü paylaşmıyordu. Ancak dün yapılan zirve, onlara çok iyi bir ders vermiş oldu.”

Frankfurter Allgemeine Zeitung gazetesinin aynı konuyla ilgili yorumu ise şöyle:

“Londra’nın saldırılarda hedef alınması tesadüf değil. Farklı etnik kökenlerden insanların yaşadığı bu kent sadece uluslararası bankaların değil, aynı zamanda büyük şirketlerin ve dünya genelindeki tüm radikal dinci grupların temsilciliklerinin bulunduğu bir kent olma özelliğini taşıyor. Bu temsilciliklerin çoğu yasalar çerçevesinde kurulmuş. Görünüşte aşırı dinciler ve Ortadoğu’daki teröristlerle hiçbir bağlantıları yokmuş gibi görünüyor. Dün bu saldırı düzenlendi çünkü Blair’in ülkesi ABD’nin Irak’taki en yakın müttefikiydi ve bu yüzden de Londra uzun süredir İslamcı terörün tehdit ettiği kentler listesinin başında yeralıyordu.”

İngiltere’de yayımlanan muhafazakar The Daily Telegraph gazetesi dünkü saldırılarla G8 ülkelerinin yaptığı zirveyi şöyle yorumlamış:

“G8 ülkeleri liderlerinin İskoçya’daki müzakerelerinde terörizmle mücadele konusu, iklimin korunması ve Afrika’daki yoksulluktan daha fazla ön plana çıktı. Çarşamba günü olimpiyat oyunlarına ev sahipliği yapacaklarını öğrenen ve sevinen Londralılar için dün kara bir gündü. Ancak bu saldırının yapılış biçimi, insanlara uzun soluklu bir mücadele için güç verdi.”

Fransa’nın sol liberal gazetesi Liberation, İngilizlerin saldırı sonrasında soğukkanlılığını koruduğunu yazıyor:

“Bu ne kontrast. Blair’in dün adeta maske takarak kararlı bir tavır sergilediği yüzünü görenler, Londra’nın 2012 olimpiyatlarına ev sahipliği yapacağının belli olduğu bir gün öncesinde sevinçten ışıldayan yüzünü gözünün önüne getirmeli. Blair’in terörizme karşı başlattığı savaşta hiçbirşey değişmeyecek. Nitekim Blair’in bu saldırıların gözlerini korkutmayacağını söyleyen açıklaması, dün Londra sokaklarında soğukkanlığını koruyan İngiliz halkına da oldukça uyuyordu.”

Roma’da yayımlanan La Repubblica gazetesinin yorumu:

“G8 Zirvesi gibi dünyanın en büyük ülkelerinin üye olduğu kulübe ev sahipliği yapan İngiltere dün teröristlerin saldırısına sahne oldu. Londra’da dün sık gördüğümüz ambulanslar, polis, asker ve kanlı sivillerin görüntüleri, Madrid’i hatırlattı. Barışın ortasında yaşadığımız anda bizi vuran ölümlü saldırıları.”

Varşova’da yayımlanan muhafazakar Rzecpospolita gazetesinde şu satırlar göze çarpıyor:

“Profesyonel bir korunma sistemi herşey demek değil. G8 liderleri dün şiddetin, toplumu ve sahip olunan değerleri yıkmasına izin vermeyeceğini açıkladı. Ancak İspanya geçtiğimiz yıl Mart ayında düzenlenen terör saldırıları sonrasında teslim olmuş ve Irak’tan birliklerini çekmişti. Avrupa toplumunun kararlılığı kendinden emin görünmüyor. Çünkü Avrupa bir değerler krizinin tam ortasında bulunuyor. Kesin olan Avrupalıların her ne pahasına olursa olsun refah düzeyini ve huzurunu korumak isteği. Zaten ‘bizim değerlerimiz’ diye konuşmaya başladıklarında aslında kastettikleri çoğu zaman ‘rahatları ve refahları’oluyor. Böyle bir ahlak anlayışına sahip olunduğunda, terörizmin kökenleri ve sonuçlarıyla karşı karşıya gelmek de kolay olmuyor. Avrupa buna karşı harekete geçmek için gereken gücü ve inancı bulmalı.”

Viyana’da yayımlanan Die Presse gazetesi Londra’daki saldırılar yüzünden bugün dünya genelinde panik yaşanabileceği uyarısında bulunuyor. Yorum şöyle devam ediyor:

“Paniğe kapılmak yerine Avrupa kendi değerlerini korumalı. Avrupa terörizmle mücadele çerçevesinde temel değerlerini bir kenara bırakmamalı. Çünkü bu, fanatik Cihad taraftarlarının işine yarar ve Batı giderek zayıflar.”

İsviçre gazetelerinden Basler Zeitung’un konuyla ilgili başlığı, “Şiddet şiddeti doğuruyor.” Yorum şöyle:

“Başbakan Blair İngiliz birliklerini Körfeze gönderdiğinden bu yana Londralılar aşırı dincilerin saldırılarından korkuyordu. Halkın sadece küçük bir bölümü İngiltere’nin Irak’a asker göndermesine destek veriyordu. Çünkü savaş karşıtı gösteriler yapan milyonlar, şiddete yine şiddetle karşılık verileceğini biliyordu.”

Madrid’de yayımlanan muhafazakar ABC gazetesinde şu satırlar göze çarpıyor:

“El Kaide tarafından desteklenen İslamcı teröristler demokrasinin sabırsız ve insafsız bir düşman tarafından tehdit edildiğini ispatladı. Üstelik bu düşman amacına ulaşmak için çok kararlı ilerliyor. New York, Washington ve Madrid’den sonra Londra da Batılı demokrasiyi yıkmak isteyen fanatizmin kurbanı oldu. Ancak bu güçler aynı zamanda Müslüman dünyasındaki özgürlüğü de yoketmek istiyor.”

Moskova’da yayımlanan Nesawissimaja Gaseta, Londra’daki saldırılar sonrasında uluslararası terörizme karşı kararlı bir mücadele yürütülmesi gerektiğinin altını çiziyor. Yorum şöyle devam ediyor:

“Londra’daki patlamalar, ikinci bir 11 Eylül etkisi yarattı. G8 ülkeleri terörizmi yenmekten çok uzaklar. Sadece sözlerle değil, uygulama ile de terörizmle mücadele edilmeli. Çünkü Londra, New York ve Moskova’dan sonra teröristlerin saldırı düzenlememek istediği G8 ülkesi başkentlerinden biriydi.”