1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

TÜR 0812 Presseschau

8 Aralık 2010

Wikileaks sitesinin kurucusu Julian Assange’nin göz altına alınması, bu yılki Nobel Barış Ödülü'nün yol açtığı tartışmalar, Dünya İklim Konferansı ve Euro Bölgesi'ndeki borç krizi, Avrupa basınında öne çıkan konular.

https://p.dw.com/p/QTDB

Kırmızı bültenle aranın Kırmızı bültenle aranın İsviçre’nin Neue Zürcher Zeitung, WikiLeaks kurucusunun tutuklanmasını konu alan yorumuna ‘dijital çağın gerilla savaşı’ başlığını vermiş:

“Resmî tutuklama gerekçesi Amerikan kriptolarının yayınlanmasıyla bağlantılı değil. Ancak şimdiye kadar oynadığı organizatörlük ve ideolojik rol bakımından, Assange’nin şimdilik de olsa devreden çıkarılması WikiLeaks’ı zayıflatabilir. Böylece ABD de kendi hazırlıklarını tamamlayıp Assange’nin iadesini istemek için vakit kazanmış oldu. Ancak ifade özgürlüğünü her şeyin üzerinde tutan Amerikan Anayasası’nın birinci maddesi yönetimin iade talebine gösterdiği gerekçeyi çürütebilir. Bu açığı hukuki düzenlemelerle kapatmak zor. ABD’nin bilgi hırsızlığını kökünden halletmek için hükümet sırlarının güvenliğine yatırım yapması, daha iyi olur.”

Fransız Le Figaro gazetesi Julien Assange'yi sorumsuzlukla suçluyor:

“WikiLeaks sadece ABD’ni gözüne kestirmişe benziyor. Kamuoyunu bilgilendirmek gibi meşru bir hakkın, demokratik toplumlardaki hür ve çoğulcu haberleşmenin WikiLeaks’ın kural dışı eylemleriyle hiçbir ilgisi yoktur. Yayınlamak amacıyla diplomatik kriptolara el atmak, özel haberleşmenin ihlalinden, dolayısıyla da hırsızlıktan başka bir şey değildir. Londra’da gözaltına alınan Julien Assange, empoze edilmek istendiğinin aksine sempatik internet intikamcısı olamaz. O, sorumluluk bilinci olmayan tehlikeli biridir. Hatta sapık bir mücrimdir.”

İngiliz The Times gazetesi, cuma günü Oslo’da yapılacak Nobel Barış Ödülü törenine Çinli rejim aleyhtarı Liu Şiaobo’nun katılmayacak olmasına şu satırlarla değiniyor:

“Pekin’in Nobel Ödül törenlerine katılmama çağrısına 19 ülkenin uyacağı söyleniyor. Rusya, Venezüella ve Suudi Arabistan’ın da bu yüz kızartıcı boykota katılacakları haber veriliyor. Boykot, 21'inci yüzyılın uluslararası ilişkilerindeki en can alıcı noktalardan birini sembolize etmektedir. Çin usulü ekonomik kalkınma modeli dünya düzenine damgasını vurdu. Acaba bu ülkenin siyasi rejimi de örnek mi alınacak? Hürriyetçi rejimlerin küresel üstünlüğüne inanan hiç kimse böyle bir şeyi arzulamaz. Anayasal demokratik düzenin yerini hiçbir rejim tutamaz. Lakin modern Çin, 1945 sonrasının demokrasi anlayışı önündeki en çetin sınav haline gelmiştir.”

Luxemburger Wort gazetesi Meksika’nın Cancun kentinde devam etmekte olan Birleşmiş Milletler İklim Konferansı'nı konu alan yorumunda, yerkürenin geleceğinin kısa vadeli siyasi çıkarlara feda edilemeyeceğini yazıyor:

“Çağdaş siyasi gerçekçiliğin nasıl işlediği hepimizin malumudur. Bunun formülü, mümkün olduğunca geciktirerek asgari tavizlerde bulunabilmek için açık vermeden azami taleplerde bulunmaktır. Kopenhag’daki son zirvenin fiyaskoyla sona ermesine yol açan taktik oyunlar Cancun’da da tekerrür edeceğe benziyor. İki haftalık müzakere maratonunun ardından dağ yine fare doğurursa, buna kimse şaşmasın. Konferansa katılanlar, ellerinden geleni yapmış olmanın gönül huzuru içinde ülkelerine dönecek ve ‘nasıl olsa 2012’ye daha iki yıl var’ diyecekler. Etkilerini hissettirmeye başlayan iklim değişikliğine mukadderatçılıkla karşılık verilmez. Hele, kısa vadeli siyasi hesapları dünyanın uzun vadeli selametinin üzerinde tutarak hiç verilmez. Cancun’da ortaya çıkmaya başlayan asgari müşterekler insanlığın aczini bir kez daha gözler önüne seriyor.”

Avrupa’daki mali krizi ele alan İspanyol gazetesi El Pais, Almanya’yı pasiflikle itham ediyor:

“Almanya hükümeti bu tutumuyla, Avrupa Birliği’ndeki mali krizin çözümüne katkıda bulunmuş olmuyor. Berlin yönetimi Euro’yu kurtarma mekanizmasının takviye edilmesine ve kamu maliyesi tehlikeye giren ülkelerin borçlarını finanse edecek ortak euro hazine bonosu çıkarılmasına karşı. Böylece inisiyatif kullanma imkanı son derece daralmış oluyor. Krizle mücadelede ne Birlik kurumları ne de büyük üyeler bekleneni verebildi. Piyasalar bu çaresizliği açığa çıkararak dalgalanmaya başlıyor. Söz konusu olan Euro bölgesindeki kriz değil, ortak para biriminin ciddi tehdit altında olması. Euro olmazsa Avrupa Birliği de tehlikeye girer ve bundan da en çok Alman ekonomisi etkilenir.”

© Deutsche Welle Türkçe

Derleyen: Ahmet Günaltay

Editör: Murat Çelikkafa