1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

09.02.2004 - Alman basınından özetler...

Derleyen: Nihat Halıcı9 Şubat 2004
https://p.dw.com/p/Abvm

Alman basınında bugün Almanya Başbakanı Gerhard Schröder’in Sosyal Demokrat Parti Genel Başkanlığı'ndan ayrılması, Almanya Dışişleri Bakanı Joschka Fischer’in gündeme getirdiği yeni Ortadoğu Barış Planı ve G-7 Maliye Bakanları Zirvesi'nde gündeme gelen döviz kurlarındaki aşırı hareketlenmeler ön plana çıkıyor.

Frankfurter Rundschau, Almanya Başbakanı Gerhard Schröder’in parti Genel Başkanlığı görevinden ayrılma kararını değerlendiriyor:

“Schröder parti tabanına karşı istifa silahını çok fazla kullanmış, bu yöntemi aşındırmıştı. Şimdi Schröder’in istifasını izlemesi gereken, bakanlar kurulunun da yeniden yapılandırılmasıdır. Sosyal Demokratlar'dan bunun ötesinde bir şey beklememek gerek: Özellikle sosyal politikalar aynı çizgide izlenecektir. Kısacası Gerd’in sunamadığını, Franz hiç veremeyecektir.”

Schröder’in istifasını Financial Times Deutschland şöyle değerlendiriyor:

“Schröder’in genel başkanlıktan ayrılması partiyi rahatlatır. Buna karşılık bundan sonra iktidarın tepesinde oluşacak çift başlılık, hem Almanya hem de Schröder’in kendisi açısından risk anlamına geliyor. Başbakanın istifası aslında son oylarda giderek hızlanan düşüşünü son kez durdurma girişimi. Belki Schröder’in attığı bu adım onu bekleyen üç yılı kurtarabilir; ancak Gündem 2010'da yeralan reform planının harfiyen hayata geçmesi konusunda sıkıntılar ortaya çıkacaktır.”

Berliner Zeitung da Schröder’in istifasına sütunlarında yer veriyor:

“Schröder’in istifasıyla hiçbir zaman biraraya gelmemesi gerekenler sonunda ayrılmış oldu. Ama istifa hiçbir sorunu çözmüş değil. Sosyal Demokrat Parti'nin yeni genel başkan adayı Müntefering, yanlış zamanlamayla koltuğun doğru adayı. Buna karşılık genel sekreterlik için adı geçen Uwe Benneter, herdaim yanlış tercih.”

Bonn’da yayımlanan General Anzeiger de Gerhard Schröder’in genel başkanlıktan ayrılma kararına değiniyor:

“Sosyal Demokrat Parti önümüzdeki aylarda yapılacak seçimlerde bir dizi hezimete uğrayacak gibi görünüyor. Şimdi devreye sokulan Franz Müntefering, Sosyal Demokratların izlediği politikadan memnun olmayan kitleleri ikna edecek. Mümkün mü? Genel Sekreter Uwe Benneter’in ona ne kadar yardımcı olabileceği ortada. Schröder’in istifasını nasıl değerlendirmeli? Sonun başlangıcı mı yoksa başlangıcın sonu mu? Bardağın yarısı boş. Gözler asıl bu boşluğun farkında.”

Düsseldorf’ta yayımlanan Handelsblatt, Sosyal Demokratların yeni genel başkan adayı Müntefering’i şöyle değerlendiriyor:

“Franz Müntefering, Almanya’da reform politikasının süreceğini altını çizerek vurguluyor. Onu böyle konuşturan, son yıllardaki acı deneyim ve birikimleri. Sosyal Demokrat siyasetçi yaşananlardan ders çıkaracak ve hiçbir adımı geri almayacaktır. Çünkü atacağı geri adım, en başta kendisini zayıflatacaktır.”

Sosyal Demokrat partideki değişim, Süddeutsche Zeitung tarafından şöyle yorumlanıyor:

“64 yaşındaki Müntefering, Sosyal Demokrat partinin geçiş süreci başbakanı olacaktır. Sürecin uzunluğu Gerhard Schröder’in siyasi yazgısına bağlı. Schröder Müntefering’in başbakanı değil, Müntefering Schröder’in Genel Başkanı. Aslında her iki siyasetçinin yazgısı da birbirine çok bağlı."

Berlin’de yayımlanan Tagesspiegel, Almanya Dışişleri Bakanı Joschka Fischer’in gündeme getirdiği Ortadoğu barış planını yazıyor:

“Arap ülkelerinde demokrasi ve reformların hayata geçirilmesini öngören Fischer planına tahmin edildiğinden daha hızlı bir şekilde tepki geldi. Almanya Dışişleri Bakanı, aslına bakılırsa bölgede terör ve şiddetin kaynağını siyasi anlamda geri kalmışlık olarak değerlendiren Amerika Birleşik Devletleri’nin planını değerlendirmesini bekliyordu. Ancak Washington sessiz kaldı. Buna karşılık henüz resmi anlamda kurulmamış olan Filistin devletinden değerlendirme geldi: Filistinliler, Avrupa Birliği’ne dahil olmak istiyordu. Avrupa Birliği’ne üye olacak ülkede bilindiği gibi Kopenhag kriterleri aranıyor: Aday ülkede demokrasinin sağlam, hukuk devletinin işler, milli ekonomininse rekabet edebilir yapıda olması bekleniyor. Bölgede orta vadede Avrupa Birliği’ne üye olabilecek bir ülke varsa o da İsrail’den başkası değildir. Avrupa Birliği ve Amerika Birleşik Devletleri Arap ülkelerine yalnızca modernleşme çalışmalarında yardım sunabilirler. Elbette bunu Arap ülkelerinin samimi olarak istemeleri lazım.”

Viyana’da yayımlanan Die Presse, önde gelen sanayileşmiş yedi ülkenin maliye bakanları ve merkez bankaları toplantısında ortaya çıkan sonuçları değerlendiriyor:

“Zirvede döviz kurlarındaki aşırı hareketlenmelere karşı eyleme girişileceği vurgulandı. Avrupa Birliği Maliye Bakanları ve Avrupa Merkez Bankası tarafından daha önce uygulanan müdahaleler euronun dolar karşısındaki yükselişini durdurmuştu. Yediler Grubunun sözkonusu müdahaleleri uygulamaları, döviz piyasalarında geçici bir düzelme sağlayabilir. Ancak orta vadede zayıf dolar, güçlü euro çizgisinde değişen bir şey olmayacaktır. Çünkü verilen büyük sözlere rağmen, her ülkenin çıkarları çatıştığından ortak bir tavır belirlemek ve deviz kurlarındaki aşırı hareketlenmelerin önüne geçmek mümkün değil.”