1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

09.02.2010 - Avrupa basınından özetler

9 Şubat 2010

Bugünkü Avrupa gazetelerinden seçtiğimiz yorumlar arasında İran’ın nükleer programıyla ilgili yeniden başgösteren kriz ve Ukrayna’daki devlet başkanlığı seçimlerini konu alan değerlendirmeler öne çıkıyor.

https://p.dw.com/p/LwrZ
Fotoğraf: AP

İtalyan La Repubblica gazetesi, seçimden mağlup çıkan Julia Timoşenko’nun ‘turuncu’ yandaşlarının, sayılmayan oylara itiraz edebilmek için tüm bir gece boyunca oy pusulalarını büyük bir titizlikle gözden geçirdiklerini belirtiyor ve yorumuna şöyle devam ediyor:

“Turuncu Lady’nin taraftarları, seçime hile karıştırıldığını ve bunu kanıtlayabileceklerini söylüyorlar. Ancak şapkayı önlerine koyarak düşünmeleri gerek: Viktor Yanukoviç’i zafer kazanmamış gibi göstermek gerçekten bir işe yarayacak mı? Çünkü ülkede atmosferin değiştiği belli. Halk, ülkenin savaş sonrası tarihindeki en ağır krizinin suçunun Yuşçenko ile Timoşenko ikilisinde olduğunu söylüyor. Bu iki eski halk kahramanının beş yıllık zamanı vardı, ama başarılı olamadılar.”

İspanyol El Pais gazetesi ise Ukrayna’daki seçim sonucunu, bu ülkenin Avrupa ile arasına mesafe koyacağının ilk işareti olarak algılıyor. Gazete, Rusya yanlısı Viktor Yanukoviç’in başkanlık görevini Avrupa yanlısı Viktor Yuşçenko’dan devralacak olmasını, ‘endişe verici’ olarak tanımlıyor ve yorumuna şöyle devam ediyor:

“Ukrayna’nın önümüzdeki dönemde izleyeceği yeni jeo-stratejik çizgisi, sorunun sadece bir parçasını oluşturuyor. Aslolan, ülkenin iç siyasi istikrarsızlık tehdidi ile karşı karşıya olmasıdır. Ukrayna’nın müstakbel Devlet Başkanı Yanukoviç’in yakın muhatabı, turuncu devrimin ve Batı yanlısı güçlerin simge ismi Başbakan Julia Timoşenko olacaktır. Ancak, demokrasileri yerleşmiş ülkeler olan Fransa ya da Portekiz’de bile benzeri ikili ilişkiler sorun yaratabiliyor. Bu durumda Ukrayna’nın yeni seçilen devlet başkanı, ülkesinin dış politikasını bundan böyle Kremlin çizgisinde yürütmek istediği yönünde çıkan haberlerin doğru olmadığını söylese bile, Ukrayna’yı hareketli günler bekliyor.”

Macar gazetesi Nepszabadsag, Ukrayna seçimlerine batının nasıl tepki göstereceğine ilişkin bir yorumu kaleme alımış. Gazete, batının, ekonomik sorunlarla boğuşan ülkeye yardım edip etmeyeceğini, vize uygulamasını kaldırarak, Ukrayna halkına kolaylık sağlayıp sağlamayacağını ve halkın çoğunluğu NATO’ya karşı olsa bile, Rusya’ya bağımlı hale gelmeyi de istemediğini kavrayıp kavramayacağını soruyor. Yorumun devamını okuyoruz:

“Ukrayna başına buyruk bir ülke olduğunun, bir kimliği bulunduğunun tanınmasını arzu ediyor, Avrupa ile Rusya arasında sıkışmış eski statüsünü geride bırakmak istiyor. Ancak hiç de yabana atılmayacak olan soru şu: acaba ülkedeki özgür medya ve muhalefetin hareket serbestisi varlığını korumaya devam edecek mi ve gelecekte de özgür seçimler yapılabilecek mi?”

Son olarak Fransız Le Monde gazetesinin, İran’ın nükleer politikaları nedeniyle batı ile yeniden tırmanan gerginliğe ilişkin konulu yoruma geçiyoruz. Gazete, İran’ın nükleer programı konusunda son sözü söyleyecek olanın Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinecad değil, çeşitli grupların baskısı altında bulunan, ülkenin dini lideri Ayetullah Ali Hamaney olduğunu ileri sürüyor. Yorumda şu görüşler alıyor:

"İran’ın nükleer programı, ülkenin iç siyasetinde öncelikli tartışma konusunu oluşturuyor. Ancak bu programı her kim müzakere konusu edecek olursa, hemen ‘ulusal çıkarlara zarar verdiği’ suçlamasıyla karşı karşıya kalıyor. Bu durumda kendi içinde istikrarlı olmayan ve kendisine sunalan hiçbir teklifi değerlendirme beceresini gösteremeyen bir hükümetle nasıl başa çıkılır? Nükleer tehdit, yaptırımları gündeme getirir. Ancak yaptırımların İran halkını hedeflememesi, aksine, dağılmaya yüz tutmuş iktidar merkezine yönelmesi gerekir.”


© Deutsche Welle Türkçe


Derleyen: Çelik Akpınar

Editör: Murat Çelikkafa