1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

TÜR 0902 Presseschau 2

9 Şubat 2011

Bugünkü Avrupa basını Mısır'daki siyasi gelişmeler, Sudan'ın iki ayrı devlete bölünecek olması ve Euro Bölgesi'nin güçlendirilmesi için kurulması planlanan rekabet paktıyla ilgili yorumlara ağırlık veriyor.

https://p.dw.com/p/10E5N

İspanya'dan El Pais gazetesi bugünkü sayısında, Tunus'la başlayan, Mısır'la devam eden Ortadoğu ve Kuzey Afrika ülkelerindeki protestoları ele alıyor:

"Teslimiyetçilik aşıldı. Arap ülkelerindeki gençler, protesto ve gösterilerin itici gücüydü. Fosilleşmiş görünen bir dünyayı sarstılar. Lider ve ideoloji olmaksızın yapılan bu şekli şemali olmayan kitle gösterilerinin düzenleneceğini, kimse hesap etmedi. Bu ülkelerde yaşayanlar siyasi baskı altında. Yoksullukları, kendilerini yönetenlerin zenginlikleri ve açgözlülükleri ile büyük bir çelişki oluşturuyor. Gösteri ve protestoların başlamasının ardından hükümetlerin ilk olarak cep telefon hatları ile interneti devre dışı bırakması, tesadüf değildi. Modern teknoloji, Arap ülkelerindeki genç insanların, dünyanın geri kalanında yaşanan değişime katılmalarını mümkün kıldı."

Macaristan'ın sol liberal Nepszabadsag gazetesi bugünkü sayısında yıllardır Fransa'nın istediği, son dönemlerde Almanya'nın da destek verdiği, Avrupa Ekonomi Hükümeti kurulması önerisini ele alıyor. Yorum şöyle:

"Uluslararası basında Batman ve Robin olarak adlandırılıyorlar, gerçekten de kurtarıcı melek rolü onlara çok uzak değil. Almanya Başbakanı Angela Merkel'le tarihi partneri Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy, diğerleri izin verirse, Avrupa'yı kurtarabilirler. Almanya'nın reçetesinin kabul ettirilmesi mümkün olsa bile, çıkarılacak yeni yasaya uyulup uyulmadığını, yaptırımların gerekip gerekmediğini kimin kontrol edeceği hâlâ belli değil. Merkel, belirlenen 17 ülkeye planı hakkında düşünmeleri için bir ay süre tanıdı. Bu sürenin sonunda Batman, Robin'le ya da onsuz yine gelecek."

Fransız Le Monde gazetesi bugünkü sayısında, Sudan'ın iki ayrı devlete bölünmesini ele alıyor:

"9 Temmuz'da Afrika 54. devletine kavuşacak. Güney Sudanlılar demokratik, barışcıl ve coşkulu bir biçimde kararlarını verdiler. Referandumdan, ayrı bir devlet olma yönünde çıkan sonuç, olağan karşılanmaktan başka her anlama geliyordu. Çünkü hiçbir hükümet halkının beşte birini ve sınırlarından toprak kaybetmeye sevinmez. Üstüne üstlük kaybedeceği topraklarda Afrika'nın en büyük üçüncü petrol üreticisinin rezervleri bulunuyorsa. Hatta her iki taraf (Kuzey ve Güney) son derece uzlaşma ve anlaşma içinde. Gerçi ülkenin petrol rezervlerinin yüzde 75'i Güney'de ancak petrol boruları bu petrolü Kuzey'e taşıyor. Ayrıca petrol rafinerileri ile liman kenti Port Sudan'ın ihracat terminali de Kuzey'de bulunuyor."

Luxemburger Wort aynı konuyla ilgili yorumunda şu satırlara yer veriyor:

"Tarihi kavramı, politikada fazla ya da kötüye kullanılan bir kavram. Güney Sudan'dan çok belirgin bir biçimde çıkan bağımsızlık yönündeki seçim sonucu, tarihi açıdan şüphesiz önemli. Sudan Devlet Başkanı Beşir sözünü tutarsa, Sudan Temmuz ayında bağımsız olacak. Bu, 1960 yılında Afrika'da sömürge dönemindeki sınırlardan vazgeçilmeyeceği prensibinden dönülmesi anlamına gelecek. Güney Sudan'ın Kuzey'den yıllar süren iç savaşın ardından barışçı bir biçimde ayrılacak olması, Afrika tarihinde bir istisna teşkil ediyor. Buna emsal teşkil edecek bir başka olay, Eritre'nin 1993 yılında aynı şekilde iç savaş ve düzenlenen referandumun ardından Etiyopya'dan ayrılması gösterilebilir. Etnik ve dini sorunların musallat olduğu bu kıtada böylesine bir uzlaşma ile sağlanan ayrılık, emsal teşkil ediyor."

© Deutsche Welle Türkçe

Derleyen: Hülya Topcu

Editör: Ahmet Günaltay