1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

09.10.2006 - Alman basınından özetler...

Derleyen: Cem Sey9 Ekim 2006
https://p.dw.com/p/Abkn

Alman basınında bugün, geçtiğimiz gazetecilere yönelik saldırılar, Alman siyasetinde Türkiye’nin yeniden şiddetle tartışılmasını ve İran’ın nükleer programı hakkındaki yorumlar dikkat çekiyor.

Deutsche Welle adına görev yapan iki gazetecinin Afganistan’da vurularak öldürülmesi, sadece Almanya’yı değil, tüm Batı dünyasını üzüntüye boğdu. Süddeutsche Zeitung, bu cinayetin ciddi siyasi sonuçlara yol açabileceğini savunuyor bugünkü yorumunda:

„Alman ordusunun oradaki görev süresinin uzatılması öncesinde yaşanan tartışmalar, kamuoyunun Afganistan harekatı konusundaki kuşkusunun büyüdüğünü gösteriyor. İki gazetecinin öldürülmesi bu geri çekilme eğilimini güçlendirebilir. Burada siyaset ancak çelişkili tezler getirebiliyor.“

Rusya’da cesaretiyle tanınan kadın gazeteci Anna Politovskaya’nın öldürülmesi de, Alman basınını meşgul ediyor bugün. Politovskaya’nın yorulmak bilmeden Kaflasya’da yapılan işkenceleri, adam kaçırmaları ve işlenen cinayetleri okurlarına duyurduğunu hatırlatan Tageszeitung gazetesi, artık Rusya’da birilerinin intikam almasından duyulan korkunun heryeri sardığını belirtiyor ve şöyle diyor:

„Artık kimse kafasını camdan uzatmıyor, herkes kafasını çeviriyor ve ilgisizliğe gömülüyor. Politovska’yla birlikte farklı, ahlaklı bir Rusya da nihai şekilde öldü.“

Berliner Zeitung da “bugünlerde Anna Politovskaya gibi ulusal azınlıklardan, hele Kafkas azınlıklarından yana tavır alırsa, karşısında Rus serserilerini buluyor” diye yazıyor.

Die Welt gazetesiyse, Politovskaya’nın çalıştığı Novaya Gazeta’dan söz ederek, „bu küçük, gerçeğe kendini adamış gazete, büyük, egemen Rusya’da kimi korkutuyor?“ diye soruyor ve devam ediyor:

“Bu, Almanya’da da Vladimir Putin’e sorulması gereken bir soru. Çünkü cinayet, basın özgürlüğüne yönelik baskıların en korkunç biçimidir.”

Alman Başbakanı Angela Merkel’in Türkiye gezisinin ardından bu hafta sonu ülkede yine Türkiye sert tartışmalara yolaçtı. Avrupa Birliği Başkan Yardımcısı Günter Verheugen, Bild am Sonntag gazetesinde Almanları uyararak, Türkiye’nin reformlara teşvik edilmemesi halinde, dünya politikasında birinci sınıf bir başarısızlığa yol açma tehdidi oluşturan tehlikeli bir spiral başlayacağını söyledi. Sosyal Demokratlar’ın lideri Kurt Beck de benzer bir tavır sergiledi. Buna karşılık Hristiyan Demokrat politikacılar Türkiye’ye ayrıcalıklı ortaklık verilmesi gerektiğini vurguladı.

Bu ağız dalaşını Frankfurter Allgemeine gazetesi bugün şöyle yorumluyor:

“Şimdilik koalisyonu çelişkili şekilde ayakta tutan, ortaklığın aksi. Birlik partilerinin ve Sosyal Demokratlar’ın farklı Türkiye politikaları. Başbakan Türkiye’nin tam üyeliğini istmiyor, ama bunu ilke haline getirmeye cesaret edemiyor. Beck üyeliği istiyor ve bu yasama döneminde karar alınması gerekirse Alman hükümetinin oyunu belirleyen koalisyon anlaşmasını koruyor. Beck koalisyonu, ancak kendi başbakanlığı ve Sosyal Demokrat Parti’nin Türkiye politikası güvenceye alınırsa terk eder.”

İran’ın nükleer programı konusunda Süddeutsche Zeitung, Birleşmiş Milletler’deki güçlü devletlerin bugüne kadar ortak hareket etmesinin Avrupalıların başarısı olduğunu vurguladıktan sonra “fakat” diyor, “gerçek sıkıntılar daha önümüzde, birgün daha sert yaptırımlar başladığında ortaya çıkacak. Rejim, o zaman karşıtlarının cephesinde çatlamalar olacağını umuyor ve bu nedenle de yaptırım kararından korkmuyor.”

Tagesspiegel gaztesi de, bazılarının harekete geçmek istediğini yazarak şu yorumu yapıyor:

“Birliktelik, sabır ve devamlılık, eylemcilikten daha fazla işe yarayan değerler. Diktatörlüklerin stratejik avantajını dünyanın geri kalan kısmı ancak bunlarla dengeleyebiliyor.”