1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

10.03.2004 - Alman basınından özetler...

Derleyen Attila Azrak10 Mart 2004
https://p.dw.com/p/AbvQ

Almanya’da Göç Yasası konusundaki görüşmeler ve şimdiye dek varılan sonuçlar ve Rusya’da Devlet Başkanı Vladimir Putin’in kabinesini ekonomik reformların sürekliliğini gözönünde bulundurarak yeniden düzenlemesi, bugünkü Alman gazetelerinde yeralan yorumların başlıca konularını oluşturuyor:

Başkentte yayınlanan "Berliner Zeitung" gazetesi, koalisyon hükümetiyle ana muhalefet Hristiyan Birlik partileri arasında sürdürülen Göç Yasası görüşmelerinde Yeşiller‘in pozisyonunun çok güçsüz olduğunu öne sürüyor. Gazetede yer alan yorumda, kapalı kapılar ardında gerçekleştirilen görüşmelerde tam olarak nelerin ele alındığının bilinmediği vurgulansa da Yeşiller‘in iş göçü ya da sığınmacıların hakları gibi konularda ilerleme kaydedemediğinin anlaşıldığına yer veriliyor. Yorum kısaca şöyle:

”İçişleri Bakanı Otto Schily, uzlaşma uğruna partisinin göç konusundaki görüşlerinden hergün yeni tavizler verirken, Yeşiller iki arada bir derede kalıyor. Parti tabanını memnun etmek için Yeşiller‘in görüşmelerden çekilmesi durumunda, koalisyon içinde ciddi bir kavga çıkabilir. Eğer görüşmelere devam kararı alınırsa, o zaman da parti tabanıyla önemli anlaşmazlıklar belirecektir. Yeşiller‘in bu sorunu nasıl çözecekleri henüz belli değil. Partililer daha çok, Sosyal Demokratlar‘ın, Hristiyan Birlik partilerinin taleplerini aşırı bularak görüşmeleri sona erdirmesini bekliyor.”

Bulvar gazetesi "Bild"te ise Alman Sanayicileri Birliği eski Başkanı Hans Olaf Henkel’in kaleme aldığı bir yorumda, Almanya’nın bir göç yasasına gereksinimi bulunduğu vurgulanırken, bu yasanın üç ana noktayı açıklığa kavuşturması gerektiği yer alıyor. Yorumda şu satırları okuyoruz:

”Öncelikle Almanya’ya gelecek olan göçmenlerin bu ülkeye uyum sağlaması ve Almanca öğrenmesi gerekiyor. İkincisi, bu göçmenlere hukuki garantiler verilmesi gerekiyor ki, uzun yıllardır burada yaşayan göçmenler, statüleri hakkında güvenebilecekleri bilgiye sahip olsunlar. Son bir nokta da yalnızca gereksinimimiz olan yabancıların uzun süreli olarak Almanya’ya göçüne izin verilmesidir. Almanya yalnızca malların ihracı alanında dünya birincisi değil, uzman kişilerin ihracatında da en önde gelen ülkelerden. Her yıl yüksek derecede eğitim almış 100 bin Alman yurtdışına çıkmaktadır. Yabancı uzmanlar ise ülkemize gelmiyor. Önceliğimiz, bu nitelikli üşgücünü Almanya’da tutmanın yanısıra, yurtdışından da nitelikli işgücünü Almanya’ya çekmek olmalıdır. Yoksa kendi yağımızda kavruluruz.”

Yine Berlin’de yayınlanan "Die Tageszeitung" gazetesi de, göç yasası konusunda hükümetin sabrının sonsuz olduğuna işaret ederek, bunun hatalı bir yol olduğuna dikkat çekiyor:

”Bazı durumlarda tarafların mutlaka anlaşmaya varması gerekir. Örneğin, vergi reformunda, hem federal meclis, hem de eyalet temsilcileri meclisinin onayı gerektiğinden, tarafların uzlaşması kaçınılmazdır. Ancak göç yasası konusunda uzlaşma ya da taviz verilmesini gerektirecek bir durum yoktur. Eyalet Temcilcileri Meclisi‘nde onay gerekmeyen göç yasası bölümlerini zorla görüşme masasına getiren koalisyon ortakları, hala uzlaşma konusunda ümitli. Bundan üç yıl önce göç yasası konusunda partiler arası görüşmeler başladığında, Hristiyan Birlik Partileri taviz vermeye hazır gözüküyordu. Şimdiyse bunun bir rüya olduğu ortaya çıktı. Hristiyan Birlik partileri, koalisyonun sabrını kötüye kullanıp, göç konusunda kendi planlarını gerçekleştirmek istiyor. Koalisyon hükümetinin muhalefete karşı tavrı takınıp, taleplerine hayır demesi cesur bir tavır olur, ancak bunu beklemek boşuna olacaktır.”

Rusya’da Devlet Başkanlığı seçimleri öncesinde kabinesini yeniden düzenleyen Devlet Başkanı Vladimir Putin’in bu adımı ise başkent gazetelerinden "Der Tagesspiegel"de şöyle yorumlanıyor:

”Vladimir Putin’in ikinci görev süresi başladı. Aslında küçük bir formalite daha var önünde: Seçimler – ancak bu gerçekten de çok küçük bir formalite. Sonuç zaten belli. Neden o zaman Putin yeni kabinesini sunmasın? Putin böylece aktif bir Devlet Başkanı oolduğunun altını çizerek, yorgun personelinin görevine göz kırpmadan son veren bir yönetici rolünü de üstleniyor. Önce uzun yıllar Başbakanlık yapmış olan Kasyanov’un yerine Michail Fradkov getiriliyor, sonra da yılların dışişleri bakanı İvanov’un yerine Lavrov. Peki yeni bakanlar eskilerden daha mı iyi? Başkan Putin yalnızca aktif olduğunu göstermek istiyor, hem de seçimlere birkaç gün kala."

Son olarak Hamburg’ta yayınlanan ekonomi gazetesi "Financial Times Deutschland"ta yer alan Rusya’daki kabine değişikliğini ele alan bir yorumu sunuyoruz:

”53 yaşındaki Sergey Lavrov, Rusya’nın Birleşmiş Milletler nezdindeki büyükelçisiydi. Avrupa Birliği’ndeki Rus diplomat Fradkov’un Rusya Başbakanı atanmasından sonra, Lavrov’un da Dışişleri Bakanlığı’na atanması, batıya, Avrupa Birliği’ne bir işaret olarak algılanmalı: Putin, batıyla yoğun ilişkiler içinde bulunmayı istiyor, ancak bunu yaparken kendi çizgisini de terketmeyecek, Rusya’nın dünya politikasındaki rolünü sürdürecek. Lavrov, Rus dış politikasının kendine yeniden güvendiğinin bir işareti.”