1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

10.11.2003 - Alman basınından özetler...

Derleyen: Beklan Kulaksızoğlu10 Kasım 2003
https://p.dw.com/p/Abwi

Suudi Arabistan’ın başkenti Riyad’da dün düzenlenen intihar saldırısı bugünkü Alman basınında geniş yer aldı. Riyad’daki saldırının ABD’nin Irak ve genel anlamda Ortadoğu politikası açısından ele alındığı görülüyor. Neue Osnabrücker Zeitung gazetesinde konuyla ilgili şu değerlendirme yer alıyor:

‘’Bir bölge alevler içine sürükleniyor. Kim yardım edecek? Riyad’daki saldırı Ortadoğu’yu kemiren siyasi yangınları bir kez daha öne çıkardı. Ariel Şaron ile Yaser Arafat arasındaki özel savaş İsrail-Filistin çatışmasını kontrol dışına sürüklüyor. Irak’ta Amerikan yönetiminin hesapları tutmadı. Suudi Krallığı’nın tartışmalı yönetim biçimi, meşruiyet sorunları ve bunun sonuçları kestirilemeyecek nitelikte. Irak’taki Amerikan işgal rejimi, İslami terör potansiyelini daha da genişletiyor, ek terörist çevreler oluşturuyor. Bölge ülkeleri Mısır, İran, Lübnan ve Suriye’nin etrafında da koruyucu duvar yok. Irak’ta kum gibi sürüklenen ABD’nin Suudi Arabistan politikası da sallanıyor. Ya AB? Bölgeye para pompalıyor ama pek bir işe yaramıyor. Çünkü Avrupa’da süt ürünlerine uygulanan kotalarla ilgili tartışma, Ortadoğu’dan yayılan şiddetli riskle nasıl başa çıkılacağı sorusundan daha çok ilgi çekiyor.’’

Köln’de yayınlanan Kölner StadtAnzeiger gazetesinin yorumunda ise şu satırlar yer alıyor:

‘’Irak Saddam Hüseyin’den kurtarıldığında demokrasi Ortadoğu’da meşale ateşi gibi yayılacaktır. Amerikan Başkanı Bush’un bu vizyonunun bir hayal olduğu belli oldu, Riyad’daki saldırı da bunun göstergesi. Şiddet, küçük, ama şimdiye kadar istikrarlı olan Katar, Bahreyn ve hatta Kuveyt gibi komşu ülkeleri de tehdit ediyor. Amerika’nın Irak politikasının içiboşluğu sadece bölgedeki Amerikan düşmanlığını beslemiyor, aynı zamanda tüm Doğu’yu bir barut fıçısına dönüştürüyor.’’

Ulm’de yayınlanan Südwest Presse gazetesinde şu satırları okuyoruz:

‘’Irak’ta Amerikan hedeflerine yönelik saldırıların sayısı günde 30’a yükselirken Bush için bir bu eksikti. Terörün stratejik öneme sahip bir müttefiki vurması. Kurbanların ağırlıklı olarak Müslüman ülkelerden gelen masum siviller olması Arap dünyasında teröristlere sempatiyi azaltacaktır. Ancak Amerikalılar’a sempatiyi de artırmayacaktır. Suudi kraliyet ailesinin yıllardır göz yumduğu köktendincilik terörizm için bir beslenme alanı oluşturuyor. Ancak Amerikalılar bunu petrol uğruna onyıllardır görmezden geldi.’’

Berlin’de yayınlanan Tagesspiegel gazetesi ise Irak’taki gelişmelere dikkat çekiyor:

‘’Dışişleri Bakan Yardımcısı Başkan’ın dediğini çürütüyor. Başkan Bush 1 Mayıs’ta Irak savaşının mutlu sonunu ilan ediyordu. Şimdi Richard Armitage çıkıp Irak’ta bir direnişten sözediyor ve bunun neredeyse bir savaş olduğunu söylüyor. 1 Mayıs’tan bu yana 250 Amerikan askeri öldü. Amerikan hava kuvvetleri yeniden Saddam’ın doğum yeri Tikrit’i bombalıyor. Bu şu anlama geliyor: Irak’ta savaş sonrası dönem daha başlamadı.’’

Almanya’da dün Nazi döneminde Yahudi Soykırımı’nın başlatılmasının 65’inci yıldönümü anıldı. Cumhurbaşkanı Johannes Rau, olağanüstü güvenlik önlemeleri altında Münih Yahudi Merkezi’nin temelini attı. 9 Kasım tarihi aynı zamanda Almanya tarihinde önemli bir başka olayın da yıldönümüydü. 14 yıl önce 9 Kasım 1989’da Berlin duvarı yıkıldı, eski komünist Doğu Almanya Cumhuriyeti tarihe karıştı ve Almanya yeniden birleşti. Neue Osnabrücker Zeitung'da yer alan değerlendirme şöyle:

‘’9 Kasım bir anma günü olarak iki çehreye sahip. Berlin Duvarı’nın yıkıldığı 14 yıl öncesi düşünüldüğünde bir sevinç günü. 65 yıl öncesine, süslenip kristal gece olarak adlandırılan Yahudi katliamına bakıldığında ise bir dehşet günü. Dünkü kutlamalarda Almanya’nın yeniden birleşmesinin sevinci fazla hissedilmedi. 9 Kasım’ın korkulu saatleri ise yoğun bir şekilde hatırlandı. Sadece tarihten değil, çok taze güncel gelişmelerden de ders çıkarılmak zorunda. Bunun en büyük kanıtı, Münih’teki Yahudi Merkezi’ne planlanan saldırının ortaya çıkarılması ve törenin olağanüstü güvenlik önlemleri altında gerçekleştirilmek zorunda olması. Antisemitizm ve azınlıklara karşı duyulan nefret, sadece pazar günü konuşmalarının konusu değil, günlük hayatın bir parçası haline gelmiş bir sorundur.’’

Nürnberger Nachrichten gazetesi Almanlar’ın yüzde 79’unun Yahudi Almanlar’a karşı hiçbir önyargıya sahip olmadığını gösteren kamuoyu yoklamasını 9 Kasım çerçevesinde şöyle yorumluyor:

‘’Almanlar için çok değişik anlamlar taşıyan 9 Kasım şimdi yeni bir çehreye kavuşuyor. Münih Yahudi Merkezi’nin temelinin atılması barış içinde birlikte yaşamın bir işareti olabilir. Kamuoyu araştırması da Almanlar’ın Yahudi vatandaşlara karşı sorumluluk bilincinin önemli oranda normalleştiğini gösteriyor. İyimser bir teşhis. Sadece polisin yoğun gözlemi altında yaşanan birliktelik normal midir? Kutlamalar, aşırı sağcıların ortaya çıkarılan saldırı planları nedeniyle olağanüstü güvenlik önlemeleri altında gerçekleşti. Sadece kutlamalar değil. Yahudi toplumunun tüm yaşamı koruma altında. Çünkü, araştırmaya tersinden bakarsak Almanlar’ın yaklaşık yüzde 20’si Yahudiler’e karşı hala önyargılı.’’

Augsburger Allgemeine gazetesinde ise şu satırlar yer alıyor:

‘’Yeni Yahudi Merkezi’nin temelinin atılması etkileyici, ama bir o kadar da kasvetliydi. Kasvetliydi, çünkü bir dini kuruluşu korumak için yüzlerce polisin hazır bulunması gerekiyordu. Tüm demokratik partilerin, kilise temsilcilerinin, iş dünyası ve toplumun bu projenin arkasında durması, onu desteklemesi ise etkileyiciydi.’’