1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Presseschau

11 Ocak 2010

Avrupa gazetelerinde Hırvatistan'daki cumhurbaşkanlığı seçimleri, Togolu millilere düzenlenen saldırı ve Almanya Başbakanı Angela Merkel'e yönelik eleştirilerle ilgili yorumlar ön planda.

https://p.dw.com/p/LQOH
Fotoğraf: Bilderbox

Milano'da yayımlanan sağ liberal Corriere della Sera gazetesi, Hırvatistan'da Cumhurbaşkanlığı seçimlerini Sosyal Demokratlar'ın adayı Ivo Josipoviç'in kazanmasını yorum sütunlarına taşıyor:

"Sosyal Demokrat Ivo Josipoviç, 2012 yılında ülkenin AB'ne girmesini imzalayabilecek yeni Cumhurbaşkanı. Ülkenin en önemli köşe yazarlarından Davor Butkoviç, Cumhurbaşkanlığı seçimlerininde Avrupa yasalarına riayet eden, medeni bir ülke ile kaosun hakim olduğu, rüşvet ve kayırmacılık politikasıyla yönetilen bir ülke arasında seçim yapıldığını yazıyor. Elbette kültürlü elit kesimin tercihi Ivo Josipoviç'di, bunun için hukukçunun biyografisini okumak yeterli. Ivo Josipoviç tertemiz bir özgeçmişe sahip devletler hukuku profesörü ve Beatles ile ilgili opera yazmak isteyen bir besteci."

Bugünkü gazetelerde geniş yer bulan bir başka konu ise Afrika Uluslar Kupası'na katılmak üzere çıktıkları yolda saldırıya uğrayan Togolu millilerin turnuvadan çekilme kararı. Gazeteler saldırının 2010 Dünya Futbol Şampiyonası'na ev sahipliği yapacak Güney Afrika'yı da zor durumda bırakacağına dikkat çekiyor. Sağ liberal İspanyol El Mundo gazetesinin yorumu şöyle:

"Togo milli takım kafilesini taşıyan konvoya düzenlenen saldırı futbol dünyasına ciddi bir uyarı niteliği taşıyor. Güney Afrika bu yaz Dünya Futbol Şampiyonası'na ev sahipliği yapacak ilk Afrika ülkesi. Şimdi bu saldırının ardından Güney Afrika'nın katılımcılar ve futbolseverlerin güvenliğini sağlamayı başarıp başaramayacağı soruluyor. Ülke aylardır bunun için çabalıyor. Elbette Angola'daki saldırının Güney Afrika'ya mutlaka olumsuz etkileri olacağı söylenemez. Ancak Dünya Kupası organizatörlerinin şampiyonada sadece futbolun konuşulacağından emin olmak için yabancı ülkelerin yardımına ihtiyaç duyacaklar."

Aynı konuyla ilgili olarak İsviçre'nin Tages-Anzeiger gazetesinin yorumu şöyle:

"Cabinda'daki bozgun, yani gerillaların Togo milli takımına saldırı düzenleyebilecek durumda olması, Angola hükümetinin suçu. Angola'nın savaş sonrasında barış ve istikrarın hakim olduğu bir ülke gibi gösterilmesi için bütün uyarılar gözardı edildi. Bu kanlı saldırının faturası Angola için ağır olacak. Gelecekte yatırım yapmak isteyenler Angola ya da Cabinda adını duyduklarında, harika goller ve sevinç içinde tezahürat yapan taraftarlar yerine, silahla taranmış otobüsler ve gözyaşları içindeki futbolcuları düşünecek. Angola hükümeti kendi kalesine çok tehlikeli bir gol attı."

Bugünkü gazetelerin yer verdiği bir başka konu ise Almanya Başbakanı Angela Merkel’e partisinden gelen baskının artması. Hrıstiyan Demokrat Birlik Partisi’nden bazı politikacılar hafta sonunda yaptıkları açıklamalarda Merkel’in liderliğini eleştirerek, genel başkanı ikna edici bir strateji izlememekle suçladılar. Bulvar gazetesi Bild Hrıstiyan Demokrat Birlik Partisi içinde Merkel’ın yönetim tarzıyla ilgili tartışmaları, şu günlerde Almanya ve Avrupa’da hayatı felç eden kötü hava dalgası Daisy'e benzetiyor.

„Daisy ile Hrıstiyan Demokrat Birlik arasındaki fark ne? Daisy ülkeyi felç ediyor, Hrıstiyan Demokrat Birlik ise kendisini. Kardeş CSU şoke olmuş,olup bitenleri izliyor. (…) Angela Merkel partisindeki politikacılar tarafından ağır eleştirilere maruz bırakılıyor. Bundan daha da kötüsü, Hrıstiyan Birlik Parti'nin etkili eyalet Başbakanlardan hiçbiri, ne Rüttgers, ne Wulff ne de Koch ona destek çıkıyor. Partililer haklı olarak, kendilerine başkanlık eden kişiden onları yönetmesini istiyor. Eğer Merkel bunu yapmazsa, o zaman parti içinde başka biri yönetimi eline alacaktır.“

© Deutsche Welle Türkçe

Derleyen: Hülya Topcu

Editör: Ahmet Günaltay