1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

TÜR 1102 Presseschau 1

11 Şubat 2011

Alman gazeteleri Mısır'taki siyasi gelişmelerle Winnenden saldırganının babasının 'ihmâl ve tedbirsizlikle ölüme sebebiyet verme' suçundan tecilli hapis cezasına mahkum edilmesiyle ilgili yorumlara ağırlık veriyor.

https://p.dw.com/p/10FZK

Mısır'da Devlet Başkanı Hüsnü Mübarek'in yetkilerini Başkan Yardımcısı Ömer Süleyman'a devretmesini yeterli bulmayan ve istifasını isteyen on binlerce kişi Tahrir Meydanı'ndaki gösterilerini sürdürüyor. Münih'te yayımlanan Süddeutsche Zeitung konuyu şöyle yorumluyor:

"Arap dünyasındaki bu özgürleşme dalgasının gerçekten de daha iyi ilişkileri, öngörülebilen bir politik çizgiyi, modernleşmeyi, özgürlük ve adaleti beraberinde getirip getirmeyeceği, kesin değil. Arap toplumları ataerkil bir yapıya sahip, klan yapısına göre düzenlenmişler, özgür siyasi partinin ne olduğunu bilmedikleri gibi, demokrasiye de ihtiyaç duyan bir cesaretle yeni tanıştılar. Orta Avrupa'daki toplumlar demokrasi için olgunlaşma süreçlerini oldukça sancılı dönemlerle atlattılar. Arap ülkelerindeki devrimin boyutu işte bu nedenle daha alçakgönüllü kalıyor ve albeni içermiyor. Bu devrimde sadece bir tek haber heyecan veriyor: Mübarek dönemi bitiyor. Arap dünyasında bir çığırın açıldığı gözleniyor. Mısır örneği bu konuda ilham olmalı, gözdağı değil."

Berliner Morgenpost'un aynı konuyla ilgili yorumu ise şöyle:

"Mısır'da özgür seçimlerin yapılması ve bununla demokrasinin inşa edilmesi, önümüzdeki hafta ve aylardaki en önemli hedefler. Bugüne kadar demokrasiyi tanımayan bir ülke için bunlar kolay olmayacaktır. Geçici hükümet dürüst bir aracı olarak, demokratik yapılanmaya hazırlık yapmalı, siyasi partileri kurmalı, ülkedeki insanları yeni hak ve özgürlükleri konusunda bilgilendirmeli ve sonuç olarak adil seçimleri organize etmeli. Bütün bunların Anayasa'nın öngördüğü gibi 60 gün içinde yapılıp yapılamayacağından, şüphe duyulmalı. Mısır'da 'çalışkanlık ve titizlik, hızlı olmaktan daha önde gelmeli' prensibi geçerli olmalı. Çünkü Tahrir Meydanı'nda sağlanan özgürlüğün uzun vadeli olacağının garantisi yok. İran örneği, korkutmaya devam ediyor."

Bugünkü Alman gazetelerinin geniş yer ayırdığı bir başka konu ise iki yıl önce Winnenden'de bir öğrencinin, babasının silahıyla okul basarak 15 kişiyi öldürmesinin ardından baba hakkında açılan davada kararın açıklanması. Stuttgart Eyalet Mahkemesi, silahlarını kilitli bir dolapta muhafaza etmeyen babayı 1 yıl 9 ay tecilli hapis cezasına çarptırdı. Märkische Oderzeitung konuyu şöyle yorumluyor:

"Stuttgart'tan çıkan kararla, yargı tarihinde örneği olmayan bir dava sonuçlanmış oldu: Almanya'da böylesine bir saldırının ardından ilk kez doğrudan olaya katılmayan bir kişi hakkında dava açıldı ve mahkumiyet kararı verildi. Sözkonusu kişi hakkında verilen tecilli hapis cezası, atıcılık ya da avcılık sporuyla ilgilenen ve kullandıkları silahları kilitli dolaplarda muhafaza etmeyen kişilere yapılan önemli bir uyarı."

Südwest Presse ise yorumunda, 15 kişinin hayatına malolan saldırıda saldırganın babasının oynadığı rolü şöyle değerlendiriyor:

"Saldırganın babası olmasaydı, böyle bir saldırı da olmazdı. Tehlikeli silahları, başka insanların Noel armağanlarını sakladığı gibi saklayan bir adamın yaptığı bu feci hata, kamuoyunda ele alınıp, değerlendirilmeliydi."

Wetzlaer Neue Zeitung ise şu görüşlere yer veriyor:

"Devlet böylesine kanlı saldırıları engelleyemez, ancak bu gibi saldırılara girişilmesini zorlaştırabilir. Winnenden saldırısının ardından silah yasasının sertleştirilmesi bu konuda sadece bir başlangıç olabilir. Birçok spor derneği artık ateşli silahlar yerine basınçlı silahlar kullanıyor. Bu neden standart hâle getirilmesin ki?"

© Deutsche Welle Türkçe

Derleyen: Hülya Topçu

Editör: Ayhan Şimşek