11.11.2009 - Alman basınından özetler

Frankfurter Rundschau gazetesi Başbakan Angela Merkel tarafından dün açıklanan hükümetin dört yıllık hedeflerini konu alan yorumunda, "Merkel açıklamasına hükümet 28 Ekimde göreve başlamıştır” sözleriyle giriş yaptığını" vurgulayarak şöyle devam ediyor:

“Merkel’in ilk cümlesi hiç kuşkusuz ki gerçeği yansıtıyor. Ancak insan aynı zamanda kendine ‘tüm bunlar bu kadar kısa sürede mi oldu?” sorusunu sormadan da edemiyor. Koalisyon içinde vergilerin indirilmesiyle ilgili anlaşmazlık, sağlık politikası alanındaki tartışmalar. Başarılı başlangıç böyle olmaz. Yeni koalisyon bu zor günlerde toplum içindeki dayanışmaya zarar vermeden ekonomik büyümeyi teşvik etmeli. Tüm bu söylemler kulağa hoş gelse de şimdiye kadar hükümet bu tür söylemlerin içini inandırıcı bir biçimde dolduramadı.”

Rostock’ta yayımlanan Ostsee Zeitung ise “Somut hedef ve sözler vermemek her zaman farklı hareket edebilme serbestliğini de beraberinde getirir” diyerek ekliyor:

“Merkel kendisine Hür Demokrat Parti ile koalisyonda da geniş bir hareket alanı bırakıyor. Şimdiye kadar günlük politikalardaki pragmatizmi işe yaradı. Ama zaman artık değişti. Başbakan şimdi eski hükümetten muhalefet sıralarına taşınan ve mücadeleye hazır Sosyal Demokrat Parti muhalefetiyle karşı karşıya. Frank Walter Steinmeier, güçlü bir muhalefet lideri olabileceğini kanıtladı. Steinmeier’in dünkü performansı aslında günün sürpriziydi, denebilir.”

Die Welt gazetesi de eski Başbakan Yardımcısı ve şimdiki ana muhalefet lideri Frank Walter Steinmeier’i taşıyor yorum sütunlarına:

“Yeni muhalefet lideri Frank Walter Steinmeier, hükümetin dünkü açıklamasına konu olan dört yıllık eylem planlarını ‘iktidarın yeni bilmecesi’ diye yorumladı. Ancak planların o kadar belirsiz olduğunu söylemek de doğru değildir. Zira krizle mücadele, demografik yapı, çevre koruma, güvenlik, eğitim ve büyüme gibi hükümetin hedefleri arasında gösterdiği gerçeklere kim itiraz edebilir? Hükümetin vurguladığı bir konuysa dikkat çekiciydi; Merkel, vatandaşlarla devlet arasındaki ilşikiyi iyileştirmek istiyor. Bu da büyümeyi hızlandırma kanunuyla olacak. Ancak yakında cebine 10 Euro fazla girecek olan orta sınıf, sosyal kesintiler artacağından bu 10 Euroyu diğer cebinden aynı hızla çıkarmak zorunda kalacak.”

Bugünkü Alman basınında geniş yer bulan bir diğer konuysa 32 yaşındaki milli kaleci Robert Enke'nin intiharı. Hannover 96'da forma giyen oyuncunun ölüm haberi Almanya’da büyük şok yarattı. Hamburger Morgenpost gazetesinin konuya ilşkin yorumunda şu satırlar dikkat çekiyor:

“Bu nasıl bir trajik sondur böyle. Müthiş reaksiyon kabiliyetiyle göz dolduran file bekçisi, 32 yıllık ömrünü bir tren geçidinde sonlandırdı. Bu istemli ölüm bazı soru işaretlerini de beraberinde getirdi. Kaleci kızının ölümünü kabullenmiş görünüyordu. Enke’nin ağır sağlık sorunları olmasına rağmen, milli takıma geri dönmesi ihtimali yüksekti. Peki neden? Dışarıdan bakıldığında Bundesliga’nın bir yıldız oyuncusunun daha üzerindeki baskıyla baş edemediği söylenebilir. Bu olay bir zamanlar artan baskı ve yaşadığı depresyon nedeniyle Bayern Münih’ten ayrılan Sebastian Deisler'i hatırlatıyor. Ya da Çek oyuncu Jan Simak’ı. Kendisi Hannover’deki baskıya dayanamayıp alkole sığınmış ve sonra da ülkesine geri dönmüştü. Profesyoneller sirki Bundesliga Robert Enke’nin ölümü hakkında iyice düşünüp bu trajediye neyin yol açmış olabileceğini sorgulamalıdır.

Neue Osnabrücker gazetesinin aynı konudaki yorumunda da şunları okuyoruz:

“Robert Enke ve karısı kızılarını uzun süren bir hastalığın ardından kaybetmeden önce de milli kaleci sesiz ve sakin bir futbolcuydu. Onu ölüme bu talihsizliğin mi ittiğini bilmiyoruz. Belki de Robert Enke'yi bu sona iten nedenleri asla öğrenemeyeceğiz. Ancak yapabileceğimiz tek şey ölüsüne ve kederli ailesine saygı göstermek, futbol heyecanının abartıldığının ve bu camiada olup bitenlerin farkına varmaktır.”

Derleyen: Meltem Karagöz

Editör: Ahmet Günaltay