1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

11.12.2003 - Avrupa basınından özetler

Derleyen: Attila Azrak11 Aralık 2003
https://p.dw.com/p/AbwM

Bugün yayınlanan Alman basınıyla yabancı basınında yer alan yorumlarda Irak ve ihaleler konusuna genişçe değinilmiş. Değerlendirmelere konu olan bir başka konuysa Avrupa Birliği ortak Anayasası.

Frankfurter Rundschau gazetesi Saddam Hüseyin’in iktidarı sırasında ihalelere katılacak yabancı yatırımcıları, BM Güvenlik Konseyi’nde Irak’a karşı sürdürülen yaptırımları gevşetme yanlısı olan ülkelerden seçtiğini hatırlatırken, Washington yönetiminin de benzer bir tarzla hareket ettiği değerlendirmesini yapıyor.

Gazetede savaşa eleştirel bir açıdan yaklaşan Fransa, Almanya, Rusya ve hatta Çin’in Irak’ta açılacak ihalelere alınmamasının, Amerika’nın eski savaş karşıtlarını kendi saflarına çekme tatktiği olarak belirleniyor. Frankfurter Rundschau gazetesinin yorumunda basit bir öc alma olayı olarak nitelendirilen ihalelelere katılma yasağının “yegane zarar verdiği kesim Iraklılardır” deniyor.

Bonn’da yayınlanan General Anzeiger gazetesine. Burada yer alan yorumda, ihalelere Fransa, Almanya ve Rusya gibi ülkelerin dahil edilmemesinin yeni bir gelişme olmadığı belirtilirken, asıl yeniliğin, Amerikan Savunma Bakan Yardımcısı Wolfowitz’in bu yasak için ortaya attığı nedenler eleştiriliyor. Yorum kısaca şöyle:

“Paul Wolfowitz’in, yalnızca bu adımla Amerika Birleşik Devletleri’nin güvenlik çıkarlarının korunabilir şeklindeki açıklaması, düpedüz bir skandaldır. Çünkü Savunma Bakan Yardımcısı böylece savaş karşıtı ülkeleri, Irak’ta sabotaj yapanlarla aynı kefeye koymaktadır. Washington yönetimi Irak’taki yetersizliklerini örtbas etmek için başkalarını suçlamak ihtiyacını duyabilir, ancak Almanya, Fransa ve Rusya’ya karşı böyle bir tavır, büyük bir diplomatik hatadır.”

Paris’te yayınlanan muhafazakar gazetelerden Le Figaro ise Wolfowitz’in büyük bir hata yaptığına inanıyor. Savaş karşıtlarının ihale dışı bırakılmasının eleştirildiği yorumda şu satırları okuyoruz:


“Amerika Birleşik Devletleri ancak geçmişte olan tartışmaları unutup, Irak’ın yeniden yapılandırılmasını ortak bir proje olarak değerlendirdiği zaman diğer ülkeleri de kendi tarafına çekebilecektir. Amerikan Dışişleri bakanı Colin Powell ve Irak’taki sivil yönetici Paul Bremer bunu anlamış görünüyor. Wolfowitz ve yandaşlarının hala savaş karşıtlarını cezalandırmak istemesi üzücü bir durum.”

Londra’da yayınlanan Financial Times gazetesindeki yoruma da göz atıyoruz. Amerikan Savunma Bakanlığı’nın ihalelere savaş karşıtı devletleri sokmama kararına tepki gösterilen yorum kısaca şöyle:

“Amerika Birleşik Devletleri'nin tavrı, nazikçe tanımlamak gerekirse, diplomatik olmayan bir tavır. Washington yönetimi Irak’ta acilen yardıma muhtaç ve bu yardımı bu tür kararlarla hiçbir zaman alamayacak. Londra ve Washington “savaştan önce olanları unutalım” diyorlar. Ancak Almanya Başbakanı Gerhard Schröder’in dün de söylediği gibi – Pentagon’un bu kararı geçmişi geride bırakıp geleceğe bakalım mantığıyla hiç mi hiç uyuşmuyor.”

Şimdiki konumuz ise Avrupa Birliği Anayasası. Hamburg’ta yayınlanan Financial Times Deutschland gazetesi uzun bir yorumda, ortak anayasa konusundaki tartışmalara değiniyor. Gazetede yer alan değerldnirmeden bazı alıntılar şöyle:

“Avrupalı liderlerin hazırladıkları Anayasa’nın 20 yıl işlerliğe sahip olacak bir Anayasa olacağı umutları söndü. Maastricht, Amsterdam, Nice, Brüksel... Anayasa’yı oluşturmak için zirveler süreci muazzam, ancak ortaya çıkan sonuç tatmin edici değil. Anayasa süreci ancak iki temel şart yerine geldiğinde hedefine varmış olacaktır. Bunların ilki, Avrupa’nın frenleyici ulusal vetolardan arındırılmasıdır. Böylece 30 üyeli bir Avrupa Birliği de işler durumda kalabilecetir. İkincisi ise, Avrupa Birliği politik yaşamını çoğunluk ve muhalefetin değişmesi esasına kurmalıdır. Aksi takdirde Avrupalı yurttaşlar, Brüksel’in kendilerini teğet geçerek yönettiği duygusuna kapılacaktır. Avrupa Konvanisyonu’nun haırladığı Anayasa taslağı bile bu iki şartı yerine getirememiştir.”


Hollanda’da yayınlannan Sosyal Demokrat eğilimli Volkskrant gazetesi de, Anayasa görüşmelerinde Fransa ve Almanya’nın ortak görüşlerinin rahatsız ettiğine dikkat çekerek, konuyla ilgili yoprumunda şu satırlara yer veriyor:

“Fransa ve Almanya’nın Avrupa Birliği’ne ivme sağlayan gücü olması karşısındaki tavır, gün geçtikçe eleştirel bir bakış açısına yer ediyor. Bunun ana nedeni de, Almanya’nın Başbakan Schröder liderliğinde ulusal açıdan çok daha bilinçli ve kendinden emin duruma gelmiş olmasıdır. Buna bir örnek, istikrara paktı konusundaki tartışmalardır. Fransa ve Almanya istikrar paktını yalnızca kendi ulusal çıkarlarını korumak için delmiştir. Bu iki ülkenin etkin ortak tavrı, Brüksel’de bazı karşı güçlerinn de oluşmasına neden olabilir.”


Londra’da yayınlanan muhafazakar The Daily Telegraph gazetesi ise, Anayasa tasarısını reddetme önerisini getiriyor. Yorum şöyle:


“Chirac ve Schröder’in, eğer Anayasa kabul edilmezse, Fransa ve Almanya etrafında bir Avrupa Birliği çekirdeği kurma yönünde çabalayacaklarını açıklamaları, İngilttere Başbakanı’nı da zor duruma soktu. Bu durumda Giscard D’Estaing başkanlığında hazırlanan taslağı reddetmekten başka yol yoktur. Ama görünen o ki, yine uzun süren pazarlıklar yapılacak ve bu pazarlıklar yarım yamalak bir çözüm getirecek.”