1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

12.04.2005 - Avrupa basınından özetler...

Derleyen: Nihat Halıcı12 Nisan 2005
https://p.dw.com/p/Abqz

Alman ve diğer Avrupa basınında bugün, Almanya’da çifte vatandaşlık meselesi, töre cinayetleri tartışması, Ermeni soykırımı iddiaları, Berlin’de asgari ücret tartışmaları ve Çin-Hindistan yakınlaşmasına ilişkin haber ve yorumlar yer alıyor.

Almanya’da onbinlerce Türk’ü ilgilendiren çifte vatandaşlık meselesi konusunda dün önemli bir gelişme yaşandı. Almanya Federal İçişleri Bakanı Otto Schily, Türk meslektaşı Abdülkadir Aksu’dan, Alman yasalarına aykırı olarak 1 Ocak 2000 tarihinden sonra Türk vatandaşlığını edinenlerin listesini resmen talep etti. Süddeutsche Zeitung gazetesi, konuya sütunlarında şu ifadelerle yer veriyor:

“Otto Schily, kimin Alman kimin Türk vatandaşı olduğunun bir an önce açıklığa kavuşturulması için Ankara’ya baskı yapıyor. Alman makamlarının yasadışı bu uygulamaya göz yumup genel af ilan etmesini kimse beklemiyor. Bazı eyalet içişleri bakanları da ortaya çıkan bu olağanüstü durumu bir fırsat olarak değerlendirecek ve Alman vatandaşlığına kabul edildikten sonra aşırı İslamcı olduğu anlaşılan kişilerin Alman vatandaşlığını gözden geçirecektir.“

Töre cinayetleri tartışması, Alman basınında yer verilen bir başka konu. Almanya'nın Stuttgart kentinde, 19 yaşındaki bir Türk, namus adına işlediği cinayetten dolayı Stuttgart Eyalet Mahkemesi tarafından 9 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Mahkeme, sanığı, geçen yılın Ekim ayında Esslingen kentinde, eşinden boşanan ablasının 27 yaşındaki sevgilisini 40 yerinden bıçaklayarak öldürmekten suçlu buldu. Sanık Türk, ifadesinde, söz konusu kişiyi ablasını rahat bırakması konusunda uyardığını, kendisini ciddiye almayan bu kişiyi, ''ablasının namusunu temizlemek için'' öldürdüğünü söylemişti. Berliner Zeitung gazetesi, mahkeme kararını ve namus cinayetleri konusunu şöyle yorumluyor:

“Esslingen’deki cinayet, namus ve töreden çok ‚kayda alınmama’ meselesinden kaynaklanmıştır. Bilindiği gibi bu gerekçe yalnızca Türkler’e ya da Müslümanlar’a mahsus bir özellik değil. Bu tür vakalara ‚töre’ ya da ‚namus cinayeti’ yaftası vurarak gerçeklerden uzaklaşıyoruz. Görmemiz gereken, cinayetlerin pek çoğunun ardında ‚kıskançlık’ duygusunun yattığıdır. Belki biz sıradan insanlar olarak bu tür gerekçelere biraz daha anlayışla yaklaşabiliriz. Ancak adaletin cinayete hangi gerekçeyle olursa olsun göz yumması söz konusu olamaz.“

Alman medyasında yer bulan bir başka tartışmalı konu ise Ermeni soykırımı iddiaları. Alman Sosyal Demokrat Parti'nin (SPD) Federal Meclis Grubu Başkan Yardımcısı Gernot Erler, Hristiyan Demokrat Birlik (CDU) partisi tarafından önümüzdeki hafta federal meclise sunulması kararlaştırılan Ermeni soykırımı tasarı önergesinin kabul edilmeyeceğini söyledi. Sosyal Demokrat Parti'nin dış politika, güvenlik, insan hakları ve kalkınma politikası sözcülüğünü de yürüten Gernot Erler, Tagesspiegel gazetesine verdiği demeçte, komisyonlarda yapılacak tartışmaların seyrine göre Hristiyan Demokratlar ile ortak bir önerge konusunda karar vereceklerini söyledi. Erler, Hristiyan Demokratlar’ın da soykırım yerine katliam kavramını kullanmayı tercih ettiğine dikkat çekti. Aynı konuya ilişkin görüşlerini açıklayan Yeşiller Partisi’nin dış politika sözcüsüyse „Ermeni soykırımının 90. yıldönümü olan 24 Nisan hak ettiği şekilde anılmalıdır. Ancak diğer yandan bu yapılırken, bu, Türkiye’deki değişim sürecinde sıkıntıya yol açmamalıdır“ görüşünü dile getirdi.

Basın turumuzda sırada, özellikle doğu Avrupa kaynaklı düşük ücret baskısının Alman istihdam piyasasında neden olduğu değişim yer alıyor. Die Welt gazetesi, „asgari ücret“ uygulamasıyla bu alanda yapılmak istenen düzenlemeyi eleştiriyor. Gazete, rekabete dayalı serbest piyasa ekonomisini savunması gereken Hristiyan Demokratlar’ın dahi, sosyal demokrat uygulamalar arasında kabul edilen düzenlemeye meylettiğine dikkat çekiyor ve „Alman özel sektörünün talebi, kaçak işçilerin üzerine yasal yollardan gidilmesidir. Bu yeterlidir. Bunun ötesinde, Alman firmaları ücret rekabetine karşı yeterli potansiyele sahiptir“ değerlendirmesine yer veriyor.

Çin Halk Cumhuriyeti ile Hindistan arasında yapılan anlaşmalar da Avrupa basınında dikkat çeken bir başka konu. Fransız Les Echo’nun değerlendirmesi:

“Dünya nüfusunun üçte birini barındıran iki dev Çin ve Hindistan barış ve ticaretten söz ettiğinde elbette bütün dünyanın nefesini tutup bu gelişmeden ötürü heyecan duyması normaldir. Peki eşikte duran, dünyanın çehresini yeniden şekillendirecek bir siyasi birlik mi? Her iki ülkenin geçmişteki tecrübeleri, böyle bir yakınlaşmadan kalıcı ittifak çıkmasını zorlaştırıyor. Çin’le onyıllardır devam eden sınır ihtilafları bir yandan, Pekin’in el altından Pakistan’a verdiği destek diğer yandan, bu yakınlaşmayı köstekleyecek unsurlardan… Buna karşılık Çin’in olağanüstü ekonomik büyümesi, Hindistan’ın gözünü kamaştırıyor. Üstelik Çin-Hint sınırında istikrarın korunması Yeni Delhi’nin de çıkarına… Bütün bunlar göz önünde tutulduğunda Pekin’in Hindistan açısından bir pusuladan çok, bir esin kaynağı teşkil edeceğini söyleyebiliriz. Ve uzun vadede Asya’nın kaplanı ile fili, bir partnerden çok rakip kalacaktır.“