1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

12.04.2011 - Avrupa basınından özetler

12 Nisan 2011

Libya’daki gelişmeler, Avrupa’ya mülteci akını sorunu ve Fildişi Sahili’nde askerî operasyonun ardından gelen iktidar değişikliği, bugünkü Avrupa basınından seçtiğimiz yorum konuları.

https://p.dw.com/p/10rq8

Avusturya'dan Kurier gazetesi, AB'nin Libya'da oynadığı askerî rolü irdeliyor:

“AB'nin harekete geçmeye hazır olduğunu göstermesi doğru. Çünkü Avrupa, diktatör Kaddafi'ye karşı savaşan insanları yüzüstü bırakmanın sorumluluğunu uzun vadede göğüsleyemez. AB birliklerinin devreye girmesi doğrudur. Dışarıda kalmak ve seyretmek, AB'de ortak dış politika ve güvenlik politikaları geliştirme yönündeki tüm çabaları kalıcı bir şekilde yok ederdi. İnsanları katliamla karşı karşıya bırakıp hiçbir şey yapmamak, Avrupa'nın değerleri ile bağdaşmaz. AB, daha fazla masum insanın öldürülmesi gibi daha büyük bir tehlikeyi önlemek için müdahale riskine girmelidir.”

İtalyan La Stampa gazetesi ise Kuzey Afrika'dan mülteci akını sorununun Avrupa'da ulusçuluğu körüklediği görüşünü savunuyor:

“Lüksemburg'daki AB içişleri bakanları toplantısından sonuç çıkmaması ve İtalya'nın, işbirliğinin artırılması çağrısına net bir şekilde ‘hayır' denmesi Avrupa açısından çok anlamlı. Sorunun bir parçası ise, aslında herkesin eşit derecede haklı olması. İtalyan hükümeti, 25 bin mülteci ve daha gelmesi beklenen yüzbinlercesinin İtalya için gerçek bir alarm durumu olduğu konusunda haklı. Schengen'in arkasındaki düşünce, Avrupa'yı insanların içinde serbestçe hareket edebildiği ve çalışabildiği bir alan haline getirmekti. Ama İtalya gibi 57 milyon nüfuslu bir ülke için 25 bin mültecinin çok büyük bir sorun olmadığını savunanlar da haklı.”

Avusturya'dan Der Standard gazetesi ise deprem ve tsunaminin ardından nükleer felaketle pençeleşen Japonya'daki enformasyon politikasını ele alıyor.

“Deprem, tsunami ve Fukuşima nükleer santralindeki kazanın ardından geçen bir ayda kamuoyuna ulaşan bilgiler, pek çok kişide elle tutulur korkudan çok, huzursuzluk yaratmış olsa gerek. Santral işletmecisi Tepco şirketi ya da Japon makamlarının sızan radyasyon miktarı ile ilgili verdiği sürekli değişen değerler, nükleer enerji uzmanlarını bile bir bilmeceyle karşı karşıya bırakıyor. Yetkililer panik yaratmaya çalışmakla suçlanamaz tabii ki. Ancak bu tür bir bilgilendirme politikası, durumla ilgili tüm verilerin sorgulanmasına yol açıyor, kriz iletişiminde taktik düşüncenin de rol oynadığı kuşkusu yaratıyor. Binlerce insanın sağlığı bu bilgilere bağlıyken, yanlış bir yöntem.”

Fransız Le Figaro gazetesi ise Fildişi Sahili'nde seçim yenilgisini kabul etmeyen devlet başkanı Laurent Gbagbo'nun tutuklanmasını konu alıyor. Eski sömürgeci güç Fransa, BM barış gücüyle birlikte 4 Nisan'da ülkeye askerî müdahalede bulunmuştu.

“Gbagbo'nun devrilmesi, tüm dünyaya verilmiş önemli bir mesaj: Seçimleri kaybeden, iktidardan çekilmek zorundadır. Bu, ilk başta Afrika için geçerli. Ve Fransa'nın genel uluslararası desteği arkasına alarak müdahale etmesine değdi. BM barış güçleri başkanı Alain Le Roy'un hakkını teslim etmek gerek. BM'nin meşruiyetini Fransa'nın müdahalesi ile birleştirmeyi başardı ve böylece BM'nin imajını cilalamaya katkıda bulundu. Ama aynı zamanda Fransa'nın ağır bir krizi çözebilmesini mümkün kıldı.”

© Deutsche Welle Türkçe


Derleyen: Beklan Kulaksızoğlu

Editör: Murat Çelikkafa