1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

12.07.2004 - Avrupa basınından özetler...

Derleyen: Ahmet Günaltay12 Temmuz 2004
https://p.dw.com/p/Abu5

İsrail hükümetinin, Filistin bölgelerini tecrit eden güvenlik duvarını Uluslararası Adalet Divanı kararı hilafına tamamlayacağını duyurması Avrupa basınındaki yorum konularının başında geliyor. Muhafazakar Norveç gazetesi Aftenposten gazetesi yorumunda, Telaviv’deki bombalı saldırının Adalet Divanı kararının açıklanmasından hemen sonra düzenlenmesinin düşündürücü olduğunu belirtiyor ve devamla şöyle diyor.:

”İsrail hükümeti bombalı saldırının güvenlik duvarının ne kadar gerekli olduğunu gözler önüne serdiğini savunurken radikal Filistinliler duvara rağmen terörü sürdürebilecek durumda olduklarını dünyaya ilan ediyorlar. İsrail düşmanına karşı duvarla korunmaya çalışan ilk ülke değil. Bu girişimlerin ortak özelliği uzun vadede beklentileri boşa çıkarmış olmalarıdır.”

Hollanda’nın hükümet merkezi Lahey’de yayımlanan de Volkskrant gazetesinin güvenlik duvarıyla ilgili yorumu ise özetle şöyle.:

”Filistinliler Adalet Divanı kararını tarihi bir zafer gibi göstermeye çalışırken BM bünyesinde İsrail aleyhtarı polemiklerin başgöstermesinden ne kadar endişe edilse yeridir. Bu ortamda barış umudunun yeşermesini beklemek acaba gerçekçi olabilir mi? Ariel Şaron, Adalet Divanı’nın siyasi karar aldığı tezine sığınacaktır. Filistinliler de, şiddeti tırmandırarak güvenlik duvarına malzeme sağlayan teröristleri yakalamak yerine mazlum rolüne bürünecektir. AB Dış Politika Yüksek temsilcisi Javier Solana’nın dile getirdiği gibi, İsrail’in nefsi müdafaa hakkı tartışma götürmez. Lakin Adalet Divanı aldığı kararla, AB’nin, güvenlik duvarının meşru olmadığı ve barış arayışına engel çıkardığı şeklindeki görüşünü tasdik etmiştir.”

Konuyla ilgili son yorumu Cenevre’de yayımlanan Neue Zürcher Zeitung gazetesinden aktarıyoruz.:

”Uluslararası Adalet Divanı kararı, İsrail’in terörist saldırılardan korunma hakkını tartışma konusu etmiyor. Öyle olsaydı. Çoğunlukla alınan karara kimse değer biçmezdi. Adalet Divanı, Batı Şeria’nın işgal edilmiş bölge olduğuna ve İsrail’in bu topraklar üzerinde keyfi tasarrufta bulunamayacağına dikkat çekmek istedi."

İngiliz The Times gazetesinden aktaracağımız satırlar da BM ile ilgili ama bu kez Irak savaşını konu alıyor. Yorumda BM’in başarısızlığının savaşa gerekçe oluşturduğu görüşüne yer verilmiş.:

"Milletler, kendi çözemedikleri sorunlarla ilgilenmek üzere büyük kuruluşların çatısı altında birleşirler. Bu kuruluşlar da zamanla sorun olmaya başlarlar. Bu başarısızlığa katlanmak insan tabiatına aykırıdır. Kosova ve Irak BM’in çözemediği sorunlardı. ABD ve İngiltere, BM’in iradesi dışında hareket etmelerini devletler hukukuna göre ancak böyle gerekçelendirebilirlerdi."

İngiliz basınından seçtiğimiz bir diğer yorum da Financial Times gazetesinde yayınlandı. Türkiye’nin AB üyeliğini savunan yorum özetle şöyle.:

"AB öncelikle stratejik bir karar alacak. Türkiye, Batı ile İslam alemi arasındaki anlaşmazlığın giderek büyüdüğü bir dönemin parlayan yıldızı olabilir. Müslüman bir demokrasi, dünyevi bir Cumhuriyet ve geleceği parlak bir ekonomi. Kapıyı Türkiye’nin suratına kapatıp Türkiye’nin batı yanlısı tutumunu bozmak Türk sağındaki karanlık güçleri hareket geçirip bu ülkeyi, dikta yönetimi ve bozgunun hakim olduğu Yakın Doğu’ya sürükler. AB’nde istikrarı bozabilecek en büyük tehlike, tecrit edilmiş hiddetli bir Türkiye’yi Avrupa’nın dışında bırakmak olabilir."

BM Aids ile mücadele konferansı öncesinde açıklanan korkunç rakkamlar Avrupa basınının yorum sütunlarına da yansıdı. Paris’te yayımlanan Fransız gazetelerinden Les Echos’un yorumu özetle şöyle.:

”Aids, bu hastalığı dizginleyecek ilaçlardan çok daha hızlı yayılıyor. Güney yarı küre ülkelerinin ihtiyaçlarına cevap verebilecek düzeyde olmasa da yardım muslukları akmaya başladı. Ama para her derde deva olamaz. İnsanlığın kazanmaya mahkum olduğu bu mücadelenin kaybedilmemesi kafaların değişmesine bağlıdır. Kültürel ve dini engeller kadar cehalet te önleyici tedbirlerle Aids testlerinin önüne dağ gibi dikiliyor.”

İsviçre’nin Tages-Anzeiger gazetesi Bangkok’taki Aids ile mücadele konferansına şu satırlarla değiniyor.:

”Hastalığı kapanların tedavi masraflarından sorumlu tutulamayacağı bilinci yerleşmeye başladı. Aids ahlak havarilerinin işine yaradı. Risk gruplarının bulunduğu başka hiçbir hastalıkta sosyal sorumlulukları terk etmemiz istenmiyor. Buna göre sigara tiryakisinin akciğer kanseri tedavisinin masraflarını bizzat üstlenmesi gerekirdi. Spor yapmayanlardan kalp hastası olduklarında cüzdanlarını çıkarmaları istenirdi. Sorumluluk kıstası, sosyal çevreyi dikkate almadığı için salt tıbbi açıdan Aids’te de beklentilerin gerisinde kalıyor.”

Son yorumu Kieler Nachrichten adlı Alman gazetesinden aktarıyoruz. Alman futbol milli takımına teknik direktör arayışının ele alındığı yorum şöyle.:

”Futbol Federasyonu kendi ayağıyla çıkmaza girdi. 2006’da milli takımı zafere ulaştıracak bir teknik adam mı arıyor, yoksa dünya şampiyonasında elenme pahasına sistematik bir şekilde yepyeni bir kadro yaratacak bir hoca mı? 2006’da ev sahibini dünya şampiyonu yapacak antrenör aranıyorsa, o zaman kaliteli aday çıkmamasına şaşmamak gerek. Ama yeni teknik direktörün kısa vadeli başarı şartı aranmadan orta vadede adam gibi bir milli takım yaratması istenirse o zaman büyük isimler de bu göreve talip olabilirler.”