1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Alman basınından özetler

11 Temmuz 2012

Endonezya'nın zırhlı tank talebi, bankacılık sistemi ve Almanya'da yalnız yaşayanların sayısının rekor seviyeye ulaşması, Alman basınından seçtiğimiz yorum konularını oluşturuyor.

https://p.dw.com/p/15Vc6
Fotoğraf: Fotolia

Süddeutsche Zeitung gazetesinin Almanya Başbakanı Angela Merkel’in Endonezya ziyaretinde gündeme gelen zırhlı tank satışına ilişkin yorumu şöyle:

"Güneydoğu Asya’da hızla Çin lehine gelişen güç dengeleri karşısında, Endonezya'ya zırhlı tank satışı büyük önem taşıyor. Diğer yandan Endonezya hükümeti, ordusunu kuvvetlendirerek genç demokrasinin istikrarını sağlamak istiyor. Ülkede gelişmeye devam eden demokrasinin daha güçlü bir adalet kurumuna, kendine güveni tam bir sivil topluma ama her şeyden önce dinî hoşgörü ve istikrarlı siyasi kurumlara ihtiyacı var.  Peki bu savaş tankları kötü bir amaç için de kullanılamaz mı? İşte sınır burada başlıyor. Bu ülkeye zırhlı tank ihracatı Cakarta yönetimine bir anlamda güven kredisi anlamına geliyor. Bunun riskleri gerçi düşük ama elbet bir gün geri ödenmesi gerekiyor.”

Die Zeit gazetesi ise yorum sütununda günümüz bankacılık sistemine sert eleştiride bulunuyor:

“Büyük bir şevkle üniversiteye gidip ardından buna uygun bir kariyer yapmayı hedefleyen gençler, hâlihazırda neler öğrenebilir? Örneğin şirketlerin yönetici kademelerindeki milyonluk maaşlara ulaşmanın yolunun sadece karakter bozukluğundan geçtiğini. Yıllar önce Alman ekonomisinin bir sloganı vardı: ‘İyi yapılmış bir iş mutlaka ödüllendirilmelidir’. O zamanlar çalışkanlık, zeka, eğitim ve tecrübe akıllara geliyordu. Ama bugün hepimiz biliyoruz ki, günümüzde başarıya giden yolda başka değerler bulunuyor. Onlar ise saygısızlık, yalan, arsızlık ve dolandırıcılık.”

Essen merkezli Westdeutsche Allgemeine Zeitung (WAZ) gazetesi ise yorum sütunlarında Federal İstatistik Dairesi'nin Almanya’da yalnız yaşayanların sayısının rekor seviyeye ulaştığı açıklamasına yer veriyor:

“Nasıl yaşamak istiyoruz? Yalnız mı, çift olarak mı yoksa çocuklarla mı? Buna Almanya’da verilecek cevap çok açık: Paşa gönlümüz nasıl isterse! Federal İstatistik Dairesi'nin verileri, bizim aşama aşama yaşadığımızı gösteriyor. Kesin olan tek şey, hiçbir şeyin kesin olmadığı. Bu özellikle de iyi eğitim almış gençler için söz konusu.  Onlar mümkün olduğunca uzun süre bağımsız olmak istiyor. Amaç yurtdışında eğitime devam etmek, küresel pazarda staj yapıp en iyi fırsatları kaçırmamak. Bu da demek oluyor ki, kendilerini duygu ve mekan  bakımından hiçbir yere bağlamamak, sürekli mobil yaşamak. İş için Berlin’e, aşk için New York’a gidip hayatın sonunda da hep beraber Dorsten kasabasında yaşlanmak... Bugün her beş Almandan birinin yalnız yaşaması, dediğimiz gibi sadece bir aşama. Bir sonraki aşamada yani önümüzdeki 20 yıl içerisinde de ev arkadaşlıkları kurarak yaşayacağız. Yani daha doğrusu paşa gönlümüz öyle isterse.”

Heidelberg’de çıkan Rhein-Neckar Zeitung’un aynı konuya ilişkin yorumu ise şöyle:

“Almanya'da her beş kişiden biri yalnız yaşıyor. Bunların çoğunun kendini birine bağlamaktan çekinen 35 yaş altı gençlik olduğu düşünülebilir. Ama bu çok hızlı bir çıkarım olur. Yalnız yaşayanlar, sadece gençler değil. Bunların dışında da iki grup saymak mümkün: Boşanmış 40 yaş üstü Almanlar ve dul kalmış yaşlı kadınlar. Tıpkı ekonominin çoktan farkına varıp ona göre, kruz gemilerinde single kamaralar oluşturarak, süpermarketlerdeki paketlerin hacmini küçülterek yanıt verdiği gibi. Peki ya siyaset? Onlar yalnız yaşayanları yalnız bıraktı. Bekarlardan oluşan yaşlanan bir toplumun sadece daha fazla daireye değil aynı zamanda yeni birlik ve dayanışmaya ve bakıma ihtiyacı vardır.”


© Deutsche Welle Türkçe

Derleyen: Başak Demir


Editör: Beklan Kulaksızoğlu