1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

TÜR 1211 Presseschau 2

12 Kasım 2010

Bugünkü Avrupa basını 20'ler Grubu Zirvesi ile Irak'ta seçimlerin üzerinden sekiz ay geçtikten sonra hükümet konusunda sağlanan uzlaşmaya ağırlık veriyor.

https://p.dw.com/p/Q6x8

İsviçre'den Neue Zürcher Zeitung bugünkü sayısında Türkiye'nin AB üyeliği sürecini analiz ediyor. Yorum şöyle:

"Türkiye'yi din, kültür, büyüklük ve coğrafi koşullar nedeniyle doğan zorluklara rağmen Avrupa'ya bağlamak, stratejik açıdan ileri görüşlü, politik açıdan da doğru. Avrupa bunu yapamayacak gibi görünüyor. Burada hiç de akıllıca olmayan nokta, Türkiye'nin kalıcı biçimde düpedüz bekletilmesi. AB'ye tam üyelik, Türkiye için zaman içinde aşağılayıcı, zorlama bir iş haline gelen ve görünen bir zamanda da amacına ulaşmayacak bir düşünce. Türkiye için gerekli olan, AB'ye tam üyeliğin dışında, inanılır bir perspektif verilmesi. Buradaki ikilem açık: Türkiye'nin Avrupa'ya ait olmadığı söyleniyor, ancak Türkiye'yi dışarıda tutmak da artık mümkün değil."

Fransız Le Figaro, Güney Kore'nin evsahipliği yaptığı 20'ler Grubu Zirvesi'ni değerlendiriyor. Gazeteye göre zirve ABD açısından başarısızdı:

"Seul'deki 20'ler Grubu Zirvesi'nde Amerika dikkat çekici biçimde dışlandı. Washington önemli partnerlerini birbiri ardına huzursuz etti. Bu, Amerikan Merkez Bankası'nın dolar basmasıyla başladı. Bu karar genel olarak dolar kurunun düşürülmesi, bununla da kur savaşının körüklenmesi olarak yorumlandı. ABD dünyanın geri kalanıyla karşı karşıya kalmış gibi görünüyor. Ve Amerika tartışılmaz otoritesini kaybetmiş izlenimi uyandırıyor."

İsviçre'den Tages-Anzeiger, Irak'ta aylar süren tartışmaların ardından hükümet konusunda sağlanan uzlaşmayı yorum sütunlarına taşıyor. Gazete uzlaşmaya rağmen ülkede çatışmaların devam edeceği görüşünde:

"İlk bakışta dengeli görünen uzlaşma, içinde çatışmaların devam edeceği potansiyelini barındırıyor. Allavi zorla bu uzlaşmaya uydu, bu demokratik seçimi az bir farkla kazanmasının, ülkede kabine kurmak için yeterli olmadığını görmek zorunda kaldı. Maliki ise buna karşılık seçim sonuçlarını gözardı ederek, inatçı bir biçimde Başbakanlık makamında ısrar etti. Allavi ve yandaşları haklı olarak kendilerini aldatılmış hissedecektir. Arkasında özellikle Sünni isyancıların bulunduğu gözönünde bulundurulacak olunursa, gerçek bir barıştan sözedilemez. Tam tersine, Şii-Sünni iktidar mücadelesi şimdi hükümetin içine de yerleşti ve muhtemelen kurumsallaşacak."

Hollanda'dan de Volkskrant gazetesi aynı konuyla ilgili yorumunda, Irak'ta bulunan çözümü Lübnan'la kıyaslıyor:

"Bu Lübnan çözümünü içinde barındıran bir uzlaşma. Makamlar etnik ve dini şartlara ve ilişkilere uygun olarak dağıtıldı. Şii Maliki Başbakan olarak kaldı. Cumhurbaşkanlığı yine Kürt olan Talabani'ye verildi. Parlamento Başkanlığı'nı Allavi'nin grubu aldı, muhtemelen bir Sünni bu göreve gelecek. Allavi'nin kendisi ise yeni kurulacak, güvenlik güçlerini denetleyecek Danışma Meclisi'nin Başkanı olacak. Bu yapıda kısa süre içinde yeni bir çatlak oluşacağını düşünmek için büyük bir hayal gücüne gerek yok. Ancak bir noktada Iraklılar'a hakkını teslim etmek lazım: Ne zaman tam herşey tepetaklak olacakmış gibi görünse, son anda kendilerini birbirlerine bağlayacak bir çözüm buluyorlar."

© Deutsche Welle Türkçe


Derleyen: Hülya Topcu

Editör: Beklan Kulaksızoğlu