1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Alman basınından özetler

12 Nisan 2012

Suriye’deki ateşkese bağlanan umutlar ve Selefi hareketinin Almanya’da başlattığı bedava Kur'an-ı Kerim kampanyası bugünkü yorum konularımız.

https://p.dw.com/p/14dD6
Fotoğraf: picture-alliance/dpa

Frankfurter Allgemeine Zeitung, halkına savaş açan Suriye’deki Esad rejiminin muhtemel akıbetini konu alan yorumunda, Suriye için nihai hedefin çoğulcu çözüm olması gerektiğini vurguluyor:

“Esad sonrasının siyasi sürecini başlatma zamanı artık gelmiştir. Silahların susmasını, başka yöntemlerle muhalefeti yerle bir edip iktidarını sağlamlaştırmak için suistimal etmesi, Suriye liderinden beklenebilir. Suriye’deki muhalefet, farklı seslerin yükseldiği yanardöner bir muhalefettir ve aralarına cihatçılar da karışmıştır. Kofi Annan, Esad’ın geleceğine sadece Suriye halkı karar vermelidir, diyor. Doğru söylüyor. Suriyeliler keşke bunu yapabilseler. En iyi durumda bile Suriye içindeki zıtlıklar ortadan kalkmayacağına göre, geleceğin devlet düzenine bütün siyasi, sosyal, dinî ve etnik grupların katılımıyla şekil verilmelidir. Yeni düzende gerginlikler giderilmeli ve patlama noktasına varıncaya kadar tırmandırılmamalıdır.”

Berlin’de yayımlanan Tagesspiegel gazetesinin yorumunda özel temsilci Annan’ın Suriye’ye iç barışı getirme planı sorgulanıyor:

“Günün galibi Kofi Annan'dır, denebilir mi? Suriye misyonunda ona kimse başarı şansı tanımamıştı. Görünüşe göre, ateşkese uyuluyor. Bütün kaygılara rağmen, bunu denemekle ne de iyi yaptı. Tabii ki, kuşkular tamamen dağılmadı. Yönetim askerleri ve tankları kışlalara çekmedi. İktidarın paylaşılmasıyla sonuçlanacak bir diyalog başlatmaya da niyetli değil. Yeniden kan dökülür dökülmez ‘şahinler' tıpkı Libya'daki gibi muhalefetin silahlandırılmasını talep edecek ve ‘barış güvercinlerini' alaya alacaklardır. Bu gibi anlaşmazlıkların konuşarak çözümlenemeyeceğini söyleyeceklerdir. Müzakerelerin sadece baskı eşliğinde ya da inandırıcı tehditlerle işe yarayabileceğini savunacaklardır.”

Lübecker Nachrichten gazetesi, Beşar Esad'ı müttefiklerinin bile gözden çıkardıklarını yazıyor:

“Esad'ın süresi doluyor. Ateşkes tutarsa, muhalefetle görüşmesi kaçınılmaz olacak ve müzakerelerin Esad'ın iktidardan uzaklaşmasıyla sonuçlanması gerekecek. Kanlı iç savaşın ardından Esad'lı Suriye modelinin sürmesi artık herhalde Kremlin için de gerçekçi bir beklenti olamaz. Beşar Esad artık geçici ama gerekli bir devlet başkanıdır.”

Lüneburg'un Landeszeitung adlı gazetesi Suriye, Türkiye, Avrupa Birliği üçgenindeki durumu ele alıyor:

“Kalk çağrıları böyledir: Başbakan Erdoğan, Suriye'nin son olarak sınırın karşı yakasındaki mültecilere ateş açmasında olduğu gibi Türkiye'nin egemenliğini ihlal ettiği takdirde, konunun NATO'yu da ilgilendireceğini söylüyor. Haklı. Sallantıdaki ateşkes Avrupa hükümetleri için, Türkiye'nin Batı'nın güneydoğudaki kalesi olma özelliğini yeniden değerlendirme fırsatı yaratmıştır. NATO'nun ikinci büyük ordusu olmadan, Suriye'de insani yardım koridoru oluşturma opsiyonu gündeme gelemezdi. Türkiye, Arap ülkelerine köprü ve çoğu isyancı için de bir örnektir. Bu durum, Türkiye'nin tam üyelik başvurusunu 25 yıldır askıda tutan Avrupa Birliği'nin oturup düşünmesine vesile olmalıdır.”

Almanya’daki bütün hanelere bedava Kur'an-ı Kerim dağıtma iddiasıyla kampanya başlatan Selefilerin bu eylemi kamuoyunda ve siyaset sahnesinde tartışmalara yol açtı. Frankfurter Rundschau gazetesinin yorumu:

“Selefilerin kutsal kitap dağıtma kampanyasının arkasındaki vaiz Ebu Naci güvenlik birimlerinin bilgilerine göre, hiç de görünmeye çalıştığı gibi masum bir işadamı değil. O, bilakis İslâm’ın bilhassa katı, acımasız ve gerici yorumlanış şeklini benimseyen ve sayıları sürekli artan Selefiler safındaki fanatik bir dinci. Selefilerin doktrini, kendilerini eleştirenlere saldırganca tepki göstermek ve temel insan haklarını tanımamaktır. Bu nedenle, bedava Kur'an’a sevinenler, bu hediyeyi kimden aldıklarını bilmelidirler.”

Stuttgarter Zeitung aynı konuya şu satırlarla değinmiş:

“Köktendinci Müslümanlar Almanya'da 25 milyon Kur'an-ı Kerim dağıtacakmış. Ne var bunda? Bunu yasaklatmaya çalışmak hem orantısız bir tepki göstermek, hem de bütün Müslümanlara kötü bir sinyal vermek olur. Bu nedenden ötürü, kaş yapayım derken göz çıkartılmamalıdır. Din hürriyeti, Anayasamızın teminatı altındadır.”

©Deutsche Welle Türkçe

Derleyen: Ahmet Günaltay

Editör: Banu Wöltje